1. Öz eleştiriÖz eleştiri genelde dinmez bir iç ses şeklinde ortaya çıkar. Ne düşünürseniz düşünün, ne söylerseniz söyleyin veya ne yaparsanız yapın, ruhunuzun bu kısmının o konuda yapacak iğneleyici bir yorumu olur. En iyi planlarınız bile eleştiri denizinde boğulabilir. Yapılacaklar: Basit. Eleştirel sesinizi, söyleyecek önemli bir şeyi olan arkadaşmış gibi dinleyin. İnsanların içsel eleştirmenlerine direnmeyi bırakıp onları sadece dinlediklerinde, sonra daha fazlasını istediklerinde olanlar hayret vericidir. Daha fazlası? Kesinlikle. En başta kendinizi eleştirmek için çaba sarf edecekseniz onu anlamaya da pekâlâ çaba sarf edebilirsiniz. Altta yatan niyeti kavramak için eleştiriyi yeterince uzun süre tolere edin. Eleştiriyi gerçekten takdir ettiğinizde ve hedeflenen mesajı hesaba kattığınızda onu tamamen anladığınızı bilirsiniz.2. SuçlamaBütün ilişki sorunlarının anası olan suçlama hatalarınızın sorumluluğunuzu kabul etmenizden veya hatalı olduğunuzu kabul etmekten sizi mucizevi biçimde alıkoyar. Maalesef böyle bir mucizenin değeri sarptır, çok mutsuz olursunuz. Çoğu kronik suçlayıcı kendilerini yetersiz, samimiyetsiz, aptalca başarısızlıklar dünyasındaki kurbanlar olarak görürler. Başkaları yetersiz ve samimiyetsiz davrandığında fark etmek bir şeydir. Kendilerini kurban olarak konumlandırmaları tamamen başka bir meseledir. Başkalarını sorumlu tutmak bir şeydir. Onları suçlayarak sinirlenmek başka bir şeydir. Yapılacaklar: Herhangi bir sonuca varmadan önce kendinizi başkalarının yerine koyun. Başkalarını suçlamayla değil sevgiyle sorumlu tutun.3. Otomatik düşünmeTıbbi araştırmacılar, beynin varsayılan kip ağıyla ilişkili otomatik düşünmenin bir sürü zihinsel ve fiziksel stres yarattığını ileri sürüyorlar. Zihniniz sürekli dırdır ettiğinde size iyi gelmez. Otomatik düşünmeye genelde önemli ölçüde vücut gerilimi eşlik eder. Vücudunuz sakin değilken beyniniz de sakin değildir. Yapılabilecekler: Bilinçli zihninizi devreye sokun. 60 saniye boyunca otomatik düşüncelerinizi not edin, sonra onu bir beyaz sese (buzdolabının uğultusuna, pervanenin üfleme sesine) ayarlayın. Zihninizin ve vücudunuzun nasıl sakinleştiğine şaşıracaksınız.4. Felaket senaryosu yazmaFelaket senaryosu yazma, stresli bir düşünme benimseyip onu aşırı olumsuz sonuçlara sürüklemektir. Örneğin, işe geç kaldım düşüncesine sahipsiniz. Zihniniz bu düşünceyi kavrayıp onunla kaçar. Ah hayır, gerçekten geç kaldım! Patronum çok sinirlenecek. Gerçekten bana uyuz oluyor, anlayabiliyorum. Muhtemelen kovulacağım. Sonra param olmayacak ve kimse benimle takılmak istemeyecek. Evimi kaybedeceğim ve köprü altında yaşamaya başlayacağım. Yapılacaklar: Bunları not alın. Direnmek yerine kalemle kağıdı çıkarıverin. Felaketi yazın. Bu, kaçak düşünce trenini yavaşlatır. Ona nesnel olarak bakın ve korkan yanınızı kabullenin. Hepimizin korkuları var; tamamen normal. Derin bir nefes alın ve hayatınıza devam edin.5. İçe atmaBu, erkekler arasında yaygındır. Bir şey canlarını sıkar ve onu ifade etmek yerine içe çekip birkaç saat, birkaç gün, ömür boyu kara kara düşünürler. Düşüncelerinizi ve hislerinizi başkalarından saklamak sizinle herhangi bir çözüme ulaşma olasılığını engeller. Bu, içe atan kişiyi kronik bir pişmanlık ve stres durumunda tutan pasif agresif bir cezadır. Yapılacaklar: Bunu (olgun olarak) ifade edin. Kinlere tutunmak ve kendini geri çekmek muazzam miktarda enerji gerektirir. Duygular fizikseldir ve onları geri tutmak için kas gerilimi gerekir. Duygusunu tutan birine hiç dikkat ettiniz mi? Nefes almayı bırakıp kaslarını kasarak duygusal enerji akışını fiziksel olarak engeller. Duyguyu tutmak için gereken kas gerilimi kısa sürede kronik kas gerginliği haline gelir. Yorucudur. Zihninizi kontrol etmeyi öğrenmek, sağlığınız için yapabileceğiniz en iyi şeylerden biridir!
21 Aralık 2014 18:55