Bir dizi önlemlerle, unutmamayı azaltabiliriz
Trabzon Özel İmperial Hastanesi Nöroloji Uzmanı Uz. Dr. Özlem Acar, unutkanlığın her yaştan insanın en sık yakınması olduğunu belirterek, “Unutkanlık kişinin etkinliklerinde kısıtlılığa yol açan bellek bozukluğudur. Unutkanlık her yaştan insanın en sık yakınmasıdır ancak çoğunlukla bir hastalık belirtisi olarak görülmemektedir. Oysa unutkanlık altta yatan bir hastalığın belirtisi olarak düşünülmeli ve uzman bir hekim tarafından araştırılmalıdır” dedi.Unutkanlığın bunamanın ilk belirtilerden biri olduğuna dikkat çeken Dr. Acar, 65 yaş üzeri insanlarda unutkanlığın yüzde 15, 80 yaş üzeri insanlarda ise daha arttığını söyledi.Dr. Acar, “Unutkanlık bunamanın ilk belirtilerinden biridir. Bunama (demans) orta ileri yaşlarda başlayan zihinsel beceriler de ilerleyici kayıplara neden olan bir hastalıktır. Hastalığın ortaya çıkışı yaşla birlikte çarpıcı bir şekilde artmaktadır. 65 yaşın üzerinde olan insanların yaklaşık yüzde 15’inde görülür. 80’li yaşlarda bu oran daha da artmaktadır. Gelişmiş ülkelerde 65 yaşında her 10 kişiden birinde, 85 yaşında ise her üç kişiden birinde demansiyel bulgular ortaya çıkmaktadır” dedi.Kalp hastalığı, beyin damar hastalıkları, travmatik beyin hasarları, depresyon, uzun süreli stres, sigara, yaşam tarzı, düşük eğitim düzeyi gibi faktörlerin hastalığın ortaya çıkışında rol oynadığını ifade eden Dr. Acar, "Uzun süren hipertansiyon beynin hemodinamisini bozarak zihinsel işlevlerde yıkıma neden olur. Bu nedenle tansiyon kontrol altında tutulmalıdır. Diabetes Mellitus (şeker) hastalığı demans riskini artırmaktadır. Bu nedenle kan şekeri normal sınırlar içinde tutulmalıdır. Hem düşük hem de yüksek vücut ağırlığı yaşa bağımlı olarak unutkanlık riskini artırmaktadır. Bu nedenle düzenli egzersiz yapılmalıdır. Çalışmalar fizik egzersizin beyin sağlığını olumlu yönde etkilediğini göstermiştir. Hiperlipidemi damarsal hastalık riskini artırarak unutkanlık riskini artırabilir. Kan kolesterol seviyesi takibi yapılmalıdır. Depresyon, uzun süreli stres unutkanlık riskini artırmaktadır. Özellikle depresyon gibi psikiyatrik hastalıklar varsa tedavi olmalıyız. Alüminyum, bakır, demir, gümüş, çinko, cıva, selenyum, kurşun gibi çok sayıda element demans riskinde artışa neden olduğu tespit edilmiştir. İçme suyunun Al içeriği suçlanmıştır. Çocuklukta maruz kalınan kurşun risk faktörlerindendir. Eğitim düzeyi yüksek yaşlı bireylerde demans riskinin daha düşük olduğu gösterilmiştir. Bu nedenle öğrenme, okuma, oyun oynama gibi faaliyetlere zihinsel fonksiyonları uyarıcı etkisinden dolayı ağırlık verilmelidir" diye konuştu.UNUTKANLIĞIN BESLENMEDEKİ ÖNEMİBeslenmenin unutkanlıkta önemli olduğunu kaydeden Dr.Acar, “Diyetteki kolesterol demans gelişiminde önemli risk faktörüdür. Diyetteki yağ sadece serumdaki kolesterol ve TG düzeyini etkilemez beyindeki düzeylerini de etkiler. Buna karşılık balık, sebze ve meyvelerde yüksek oranda bulunan antioksidan özellik taşıyan yağ asitleri yaşla ilgili kognitif etkilenmeyi azaltmaktadır. Bu nedenle balık, sebze ve meyve tüketimini artırmalıyız. Zeytinyağı, bitkisel gıdalar, balık, hafif düzey de kırmızı et içeren Akdeniz tipi diyetin demans riskini azalttığı bilinmektedir. Antioksidan özellik gösteren Vit E, C kullanımının, yaşlılarda diyete vitamin ilave edilmesinin zihinsel kapasitede artışa yol açtığı ileri sürülmüştür” dedi.STRES BEYNİMİZİ NASIL ETKİLİYOR?Stresin beyni etkilediğini ifade eden Dr. Acar, şunları söyledi: "Uzun süreli stres beyin morfolojisini bozar. Hipocampus-hipotalamus-hipofiz aksı uyarılır. Glukokortikoidler aşırı salınır, seks hormonları, tiroid hormonların aktiviteleri etkilenir. İmmün sistemi uyarır, melatonin düzeylerinde azalmaya neden olur. Sonuç olarak stres hipocampus-hipotalamus-hipofiz aksında neden olduğu değişikliklerle nörobiyolojik- endokrinolojik- immünolojik etkileriyle demans riskini artırır. Stresten korunmak için neler yapılmalı? Stres ruh ve beden sağlığını olumsuz yönde etkiler. Spor yapmalı, beslenmeye dikkat etmeli, çok fazla kafein, alkol tüketiminden uzak durulmalı. Mükemmelliyetçilikten vazgeçilmeli, mükemmelliğe ulaşmak yerine iyi bir iş çıkarmayı hedef olarak belirlemeliyiz. Bazı durumların stres oluşturacağı önceden bilinmeli ve bu durum kabul edilmelidir. Bir sorun karşısında olası tüm olumlu sonuçları göz önünde bulundurmalıyız. Zaman yönetimi yapılmalı. Kişi ne zaman ne yapacağını belirlerse daha az stres yaşar."Dr. Acar, şöyle devam etti: "Yaşadığımız psikolojik travmalar genel olarak hayatımızı ve ruh halimizi etkileyerek günlük yaşantımızda sorunlar yaşamamıza neden olur. Yaşanılan olumsuzluklar yaşamın her alanında mutsuzluğa buda depresyona yol açabilir. Depresyon yaşayan kişi daha önceden severek isteyerek yaptığı işleri artık yapmak istememeye yapsa bile bunlardan zevk almamaya başlar. Yaşama sevincinin yerini, üzüntü, keder, mutsuzluk, isteksizlik, karamsarlık, umutsuzluk, yerli yersiz kendini suçlama duyguları alır."
27 Ocak 2015 18:49