Şifa kaynağı bal ile yapılan pansumanın yaraları iyleştirdiği bildirildi
Kur'an-ı Kerim ile Hadis-i Şeriflerin ilahi mesajlarından yola çıkan bilim insanları, balın yara, yanık ve mikrobik rahatsızlıkları tedavi ettiğini ifade ediyor. Malezya’da kronik yarası olan 102 hastaya uygulandığında iyileştirici özelliği gösteren bal sargısı Samsun Canik Başarı Üniversitesi’nde karşılaştırmalı yöntemle yapılan deneyde de kimyasal ilaçlara oranla daha iyi sonuçlar verdiği gözlemlendi. Canik Başarı Üniversitesi Rektör Prof. Dr. Yunus Bekdemir, Küresel Doktorlar Malatya Derneği’nin davetlisi olarak geldiği Malatya’da düzenlenen ‘Tıbbi Nebevi’de Bal’ konulu konferansta bu alanda yapılan çalışmalarla ilgili bilgiler verdi. Arıların çiçeklerden elde ettikleri nektarı yutarak oluşturdukları balın anti bakteriyel özelliği ile birçok rahatsızlığı iyi geldiğini anlatan Bekdemir, şunları dile getirdi: “Kur’an-ı Kerim’de Nahl Suresi’nde 'Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: ‘Dağlardan, ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut. Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır'(Suat Yıldırım meali) şeklinde belirtiliyor. Balın şifa kaynağı olduğuna ilişkin Hz. Peygamber'in(SAV) hadisi şerifleri de var. Bir hadisi şerifte Hz. Peygamber (SAV) 'Kim her ay üç sabah yalamak suretiyle bal yerse, birçok belâ (hastalık) ona dokunmaz' buyuruyor.” 'ÖLÜ HÜCRELERİN VE MİKROBİYEL ARTIKLARIN TEMİZLENMESİNİ DE SAĞLIYOR'Balın çok güçlü bir anti bakteriyel sisteme sahip olduğunu savunan Prof. Dr. Bekdemir, “Bu sistem, MRSA gibi dirençli bakteriler de dâhil, tüm patojenik bakterileri öldürebilmektedir. Yüksek şeker konsantrasyonu, asidik yapısı, güçlü bir anti bakteriyel ajan olan hidrojen peroksit salınımı ve bitki kaynaklı organik anti bakteriyel bileşikleri içermesi gibi faktörler nedeniyle bir ‘sistem’ olarak isimlendirilmektedir. Bu 4 bileşen var. Matriks sistemi gibi. Ağır enfeksiyon nedeniyle kronik yaraların iyileşmesi zor olmaktadır. Bal öncelikle enfeksiyonlu yaradaki tüm bakterileri birkaç gün içerisinde öldürerek yarayı steril hale getirmektedir. Daha sonra bal ölü hücrelerin ve mikrobiyel artıkların temizlenmesini sağlar. Sonrasında, hücre gelişimi için gerekli tüm mikro besinleri (vitaminler, mineraller, aminoasitler) içeren bal, yeni hücre oluşumunu teşvik edebilmektedir. Bunların yanında bal, yeni kan damarlarının oluşumunu ve doku yenilenmesini desteklemektedir” diye konuştu. 'KRONİK YARASI OLAN 102 HASTA ÜZERİNDE DENENDİ'Melazya’daki Malaya Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde ülser ile kronik yarası olan 102 hasta üzerinde denendiğinin altını çizen Bekdemir, bal pansumanının iyileştirici etkisinin ilk kez ortaya konduğunu ifade etti. 4 haftalık deney süresince yaraların ballı su ile temizlendiğini, bal sürülerek sarıldığını aktaran Bekdemir, hastaların çoğunluğunun 3 hafta sonunda taburcu edildiğini vurguladı. 'YAPILAN ÇALIŞMALAR SONUCU ANTİ BAKTERİYEL OLDUĞU İSPATLANDI'Canik Başarı Üniversitesi bünyesinde Türkiye’de ilk kez Bal Uygulama ve Araştırma Merkezi’ni kurduklarını belirten Bekdemir, bu merkezde de Malezya’daki araştırmanın benzeri şeklinde karşılaştırma yöntemiyle balın yaraları iyileştirici etkisini araştırdıklarını ve gayet başarılı sonuçlar elde ettiklerini açıkladı. Hayvanlarda da deney yapıldığını anlatan Bekdemir, Bal Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde karşılaştırmalı tedavi yöntemi ile balın yaraya tesirini test ettiklerini ifade etti. 65 yaşındaki iki hastanın yaralarına bal ve normal kimyasal ilaçlarla sargı uyguladıklarını aktaran Bekdemir, bal ile yapılan tedavinin olumlu sonuç verdiğini bildirdi. Bu deneyin henüz tamamlanmadığını, tamamlandığında makalesinin bilimsel yayınlarda görülebileceğini ekliyor. Bekdemir, “Kur’an’daki işaret ile yola çıktık. Yapılan çalışmalar sonucu anti bakteriyel olduğu ispatlandı. Artık bal için sadece iyi gelir demiyoruz. Yayınlar ortadadır.” şeklinde konuştu. Türkiye’nin 80 bin tonla dünyanın ikinci büyük üreticisi olduğu bal ile ilgili ülkede yeterli çalışma olmadığının altını çizen Bekdemir, üniversite bünyesindeki merkez ile bunu gerçekleştirmeyi planladıklarını kaydetti. Merkezde, 1988’den beri bal ile ilgili çalışmalar yapan Prof. Dr. Kamaruddin Mohd Yusoff’un görev yaptığını anlatan Bekdemir, Malezyalı bilim adamının bu alanda 30 yıla yakın süredir yaptığı çalışmalarla tanındığını ekledi.
25 Nisan 2015 11:51