Ergenle nasıl iletişim kuralım

 

02 Ocak 2016 11:58
Ergenle nasıl iletişim kuralım




Ergenlik yaşına gelmiş çocuğumuzla sağlıklı iletişim kurmak için neler yapabiliriz


   Gözlerinizi
kapatın ve ergenlik döneminizi hatırlayın: Hayatınızın en harika, coşkulu,
heyecan dolu tutkulu, ama aynı zamanda da en kaygılı, huzursuz ve depresif
dönemlerinden biri olduğunu anımsamakta zorlanmayacaksınız. Kimi zaman
“delikanlı, kanı kaynıyor” diye övüldüğümüz, kimi zaman da, “şimdiki gençlerin
akılları da bir karış havada canım”, diye ayıplandığımız bir dönemdi ergenlik
dönemimiz. Değişen bedenimizi tanıdığımız, aslında kendimiz üzerinden dünyayı
tanıyıp yeniden adlandırmak istediğimiz bir dönemdi aynı zamanda. Çocukluktan
erişkinliğe geçerken bütün insanların yaşadığı sorunları yaşıyorduk, ama
nedense yine de kimse bizi anlamıyordu. Hem yalnız kalmak istiyorduk hem de bir
yerlere ait olmak, kimsesiz kalmamak... Aşkı, üzüntüyü, öfkeyi, hayal
kırıklığını o dönemde tattık. Hatta aramızda bazılarımız, keşke olmasaydı dediğimiz
şeyleri de yaptık. İyisiyle kötüsüyle bizi biz yapan şeyleri, daha da önemlisi
yaşam boyu sürecek dostlukları bu dönemde bulduk. Bu dönem bizim ergenlik
dönemimizdi.

 Ergenlik
döneminde, genç bir yandan büyümek için sabırsızlanır ancak çocuksu
davranışlardan sıyrılamaz. Bu dönemde genç ne çocuktur, ne de yetişkin... Bazı
durumlarda genç ailenin gözünde “sen çocuksun, anlamazsın” diye eleştirilirken,
bazen de “sen artık adam oldun, bunları yapabilmen lazım” şeklinde uyarılır.
Aileler kendi gençlik dönemlerinde yaşadıkları zorlukları kolayca unuturlar.
Genç ile aile içinde çatışmalar başlar. Bu evrensel ve doğal bir süreçtir.

Ergenler
neden aileleri ile çatışır?

Ergenler bağımsızlık arayışındadır. Kendi
seçimlerini yapmak, kendi yaşamını düzenlemek ve bunu da kendi başına yapmak
istemektedir. Aileden ayrılıp bağımsızlığı başarabilmek için, gencin gözünde
anne baba ideal olma niteliklerini kaybeder. “Annem babam her şeyi bilir”
düşüncesinin yerini yavaş yavaş, “annem babam nereden bilecek, onların dönemi
geçmişte kalmış, ben onlardan daha iyi bilirim” düşünceleri alır. Bağımsızlığa
gereksinim duyan genç için ev, çoğu zaman anlaşmazlığın ve çatışmaların ortaya
çıktığı bir yer olarak görülmeye başlayabilir. Ergen, bağımsızlık arayışında
davranışları ile şunu söylemektedir ‘’ Ben sizden farklıyım, bunu göstermek
istiyorum, sizin olmamı istediğiniz kişi değil, kendi istediğim kişi olmak
istiyorum". Yaşadıklarını anlamak ve kendilerini dinlemek için yalnız
kalma gereksinimleri vardır.

Mahremiyet
arayışı

 ‘Mahremiyet’
kendine ait özel bir dünyası olması demektir. Artık aile ile her şey
paylaşılmaz her şey anlatılmaz. Ergen ebeveyne bağımlılıktan kurtulup kendi
kimliğini bulmak ister. Bunun için de aileden uzaklaşmaya, yalnız kalmaya
ihtiyacı vardır. Zaman zaman içine kapanır. Odasına kapanır, kimseyle konuşmaz,
odasına kimseyi sokmaz. Ergen yalnız kalmayı ister, ancak arkadaşlarından
kopmaktan, arkadaşları tarafından dışlanmaktan korkar. Seçilmiş arkadaşlar çok
önemlidir. Seçilmiş sırdaşlarla bütün sırlar paylaşılır. Mahremiyetine saygı
duyulmasını ister, onun için odasına girilmesi notlarının okunması, sakladığı
şeylerin araştırılmasına büyük tepki verir. Aile bu evrede çocuklarının
kendilerinden uzaklaştığını görür ve ne yapacağını bilemez. Ailenin de kaygıları
artar. Mahremiyetle saklanan şeylerin ne olduğunun bilinmemesi ailenin
korkusunu artırır, çocuğunu kontrol etmeye çalışır. Ergen ailenin her istemini
baskı olarak algılar, ailede ergenin her istediğini isyan olarak algılar.
Çatışmalar başlayabilir..

 Kimlik
Arayışı Bedeni, çok kısa bir süre içinde yetişkin görünümü alan ergen, artık
anne babadan ayrı bir kimlik geliştirmeye çalışır. "Ben kimim?",
‘Nasıl biri olmalıyım?’ "Yaşamdaki amaçlarım neler olmalıdır?" gibi
sorularla kendini sorgular. Geleceğe dönük kararlar almaya ve benliğini
oluşturmaya çalışır. Daha önceden güvenilen ve kabul edilen her şey yeniden
sorgulanır. Geçmişteki özdeşim örneklerini (kendine örnek aldığı kişiler, anne
baba, öğretmen vb.) yeniden değerlendirir, süzgeçten geçirir. Kendine yeni
özdeşim örnekleri bulur (arkadaşlar, sporcu, pop yıldızı…) Özdeşim denemeleri,
gencin kendi üstüne en yakışacak elbiseyi bulana kadar elbise çıkarıp giymesine
benzer. Kimliğin oluşması süreci aslıda ergenlikten çok önce başlar. Önceki
dönemlerde başarılı sonuçlar alınmış olması, aile ile iyi bir iletişiminin
olması, yetişkin kimliğine geçişi kolaylaştırır. Genç, toplum içinde kendine
uygun bir rol bulursa sağlıklı bir kimlik kazanır. Bunu başaramayan
ergenlerdeyse kimlik krizi devam eder. Pek çok denemeyle bu kriz çözülmezse,
ergen kimlik kargaşasına düşebilir ya da olumsuz bir kimlik geliştirebilir.

 Kimlik gelişiminde arkadaşlar
neden önemlidir?

Arkadaş edinememek, bir ergen için son derece
önemli bir başarısızlıktır. Ergen için arkadaş edinmek gereklilik değil
zorunluluktur. Bağımsızlık arayışında, ailenin güvenli kollarından
uzaklaşırken, karşılaşacağı tehlikelere karşı onu kimin koruyacağı korkusunu da
yaşar. Ergen bir yandan bağımsız olmak isterken, bir yandan da nasıl bağımsız
olacağını, bağımsız olanların ne yaptığını, nasıl davrandığını bilememektedir.
Bunun için kimlik modellerine (arkadaşlar, yaşıt grupları) ihtiyaç duyar. Yakın
arkadaşlıklar ergenlerin kendilerini ve diğerlerini anlamalarını, ergenlikteki
stresle baş etmelerini sağlar. Ergenlerin kendisini tanıması için benzerlerine
ihtiyacı vardır. ‘Ben kimim?’ sorusunun cevabını aramaktadır. En rahatlatıcı
cevap "Ben onlardan biriyim" olacaktır. Ergen grupları, konuşma
tarzları, giyimleri ve davranışlarıyla birbirlerinden ve yetişkinlerden ayrılır.
Benzeşme döneminde arkadaşları gibi yapar, onlar gibi giyinir, onlar gibi
konuşur, onların güldüğüne güler, kızdığına kızar. Artık o grubun üyesidir. Bu
gruplar, ergenin kendine uygun bir "kendilik" duygusu oluşturmasında
aileden bağımsız bir ortam sağlar.

 Ergenin
kendisini tanımasının diğer bir yolu da arkadaşları ile yarışmaktır. Bu yarışma
onun kendi gücünü ölçmesi için gereklidir. Arkadaşları arasındaki durumu, onun
bu yarıştaki başarısını veya başarısızlığını belirler. Bu grubun içinde en zeki
midir? En esprili midir? En popüler midir? Bu yarışın içinde kendi hakkında bir
düşüncesi oluşur. Çünkü insanın kendi dışındakiler tarafından nasıl görüldüğüne
ilişkin bilgiye şiddetle ihtiyacı vardır. Henüz kendi kişiliğini tanıyamamış,
kimliğini bulma aşamasındaki ergen için başkaları tarafından değerlendirilmek
son derece önemli bir gereksinimdir. Bu değerlendiriliyor olma ergenin
davranışları konusunda son derece etkilidir. Bu etkiyle ergenler, kendisini de
kendisini tanıyanları da şaşırtan birçok şey yapabilirler.

 Bir
gruba ait olmak, ergen için çok önemlidir. Grup etkisiyle bireysel
özelliklerinden uzaklaşır sanki kendi kimliğini yitirir
"kimliksizleşir" ve gurubun denetimine girer. Bazen grup üyeleri
birbirini cesaretlendirerek yüksek risk almayı kolaylaştırabilir ve grup
içindeki kişiler, kendilerini "grup koruması" denilen bir koruma
duygusu içinde bulabilir. Gurup etkileşimi ile tek başına olduğu zaman
yapmayacakları şeyleri bir grupla birlikte iken yapabilir. Sigara, içki içme
gibi davranışlarda bunun etkisi büyüktür.

 Benzer
sorunlara sahip olmak bir yakınlaşma sebebidir. Ailesi ile anlaşamıyor olmak,
okulla ilgili sorunlar yaşamak, herhangi bir olayla başı derde girmiş olmak,
anne baba ayrılığı yaşamış olmak gibi sorunlara sahip olanların, birbirine
yaklaşması doğal bir sonuçtur. Bu gibi sorunları yaşayanlar büyük olasılıkla
"kendilerini anlayan biri" olarak gördükleri arkadaşlarına
yaklaşmaktadır. Bu gruplarda benzer sorunları olanlar birlikte bulunmaktan çok
hoşlanmaktadır. Ancak çoğunlukla sorunlarını konuşmayı, çözüm bulmayı tercih
etmezler. Havadan sudan, onları eğlendirecek, sorumluluklarından uzaklaştıracak
şeylerden bahseder, böylelikle sorunlarından ve sorumluluklarından kurtulmuş
gibi hissederler.

 Aileler ne yapmalı, ne yapmamalıdır?

Ergenlerin arkadaşlığı her düzeyde
desteklenmelidir, arkadaşlarla geliştiği ve sosyalleştiği bilinmelidir.
Arkadaşların olumlu etkileri yanında, grup etkisiyle yanlışlar yapılabileceği
konusunda ergen bilinçlendirilmelidir. Aileler çocuklarının arkadaşlarını,
çocukları ile konuşarak tanımalıdır. Bunun için çocuğun cep telefonu,
bilgisayar, günlük benzeri özel eşyalarını karıştırmak yanlıştır. Sorumluluk
gelişimi kazanmış genç, her yaptığından kendisinin sorumlu olduğunu;
mazeretlerin, suçu başkalarına atmanın bireyin sorumluluğunu ortadan
kaldırmadığını bilir. Bize göre çocuğumuzun yanlış arkadaş seçmek gibi bir
tutumu varsa, çocuğumuzda nasıl bir sorun olduğunu düşünmenin zamanı gelmiştir.
Oğlumuz ya da kızımızın neden böyle arkadaşlar seçtiğini anlayabilmek çözümün
anahtarıdır. Çocuğumuzda ya da kendimizde hata bulamıyor, "arkadaşlarına
uydu aslında böyle bir çocuk değil" diyor ve bu konuda yardım almayı
erteliyorsak bunun sebebi çocuğumuzla ilgili beklentilerimiz nedeniyle
çocuğumuzu kusursuz görmeye çalışmamız olabilir.

 Yanlış
bir arkadaş grubunda olan bir gençle sürekli tartışmak, arkadaşlarına uyuyorsun
demek onları kötülemek çocuğumuzu bizden uzaklaştırır. Yalnızlık ve mutsuzluk
nedeniyle o gruba daha fazla bağlanmasına sebep olur. Anne baba olarak sakin
olup çocuğumuzun sıkıntısını anlamaya çalışmak, ona sevgimizi göstermemiz
gerekir. Arkadaşlarını eleştirmeden onun sorunlarına destek olmak, işbirliği
ile sorunların nasıl çözüleceğini bulmaya çalışmak, bu konuda kendi
yanlışlarımızı da düşünmek ve gerekirse sorunlar daha da büyümeden aile olarak
çocuk ve ergen psikiyatristinden destek almayı ertelememek önemlidir.

 Bugün
ergenler ebeveynlerinden daha iyi imkânlarda yaşıyor, daha çok şey istiyor,
daha çok seçeneğin karşısında olduğunu biliyor. Ama daha çok korkuyor, daha çok
kaygı duyuyor. Çünkü geçmişe göre daha karmaşık bir dünyada yaşıyor. Ellerinde
daha çok iletişim aracı var ama gençler daha yalnız. Bu nedenle çocuğumuza
sadece ondan beklediğimiz istediğimiz şeyleri, korkularımızı bildirmek değil, onunla
konuşmak, daha çok paylaşmak gerekir. Yani çocuklarımızla sağlıklı iletişim
kurmamız gereklidir.

 Ergenle sağlıklı iletişim

Ergenlik döneminde çocuğunuzun artık
eskisinden farklı ve kendine özgü bir birey olduğunu kabullenmelisiniz. Onunla
iletişim kurma tarzınızda ve tutumlarınızda belirli değişiklikler yapmalısınız.
Bu dönemi sakin ve huzurlu bir biçimde çocuğunuzla birlikte ancak bu şekilde
atlatabilirsiniz.

 Ailelerin
çoğu "çocuğumuz bizimle hiçbir şeyi paylaşmıyor, gizliyor" derler.
Gençlerin çoğu da "aileme anlattığım zaman beni dinlemiyorlar, ne söylesem
hemen tepki veriyor kızıyor ya da nasihat ediyor", "beni anlamıyorlar
bende hiçbir şeyi anlatmıyorum" diyor.

 İyi bir
dinleyici olabilmek; iyi bir iletişim için çok önemlidir. Ne kadar kızgın ve endişeli
olursak olalım duygularımızı kontrol edip, ani tepki vermeden, nasihat etmeden,
etiketlemeden, yorum yapmadan, sözünü kesmeden, hemen öneri getirip çözüm
bulmaya çalışmadan dinleyebilmeliyiz. Onunla konuşurken geçirdiğiniz zamanın en
az 2 katını onu dinleyerek geçirin. O konuşurken başka bir işle uğraşmadan,
onunla göz teması kurarak onu dinleyin. Bunlar çocuğunuzu bir şeyleri paylaşma
konusunda cesaretlendirir. Çocuğunuzu dinlemek, ‘’Ben ailem için önemliyim,
benim düşüncelerime değer veriyorlar, beni anlamaya çalışıyorlar" diye
düşünmesini sağlar. Daha sonra çocuğunuz da sizin konuşmanızı dinleyip anlamaya
ne düşündüğünüzü anlamaya çalışacaktır. Çocuğunuz bir şey anlatırken onun beden
dilini gözlemleyin ne hissettiğini anlamaya çalışın. Onu dinlerken cevaplamaya
çalıştığımız soru, "Çocuğum ne hissediyor, ne düşünüyor, benden beklentisi
nedir?" olmalıdır. Cevabı bulduğunuzda, "-sanırım, -anladığım
kadarıyla, gibi sözlerle başlayan cümleler kurup ve çocuğunuzdan onay alın.
Duygusunun anlaşılması, yani onunla empati yapabilmeniz, bunu ona iletmeniz,
hem çocuğunuzun kendi duygularını adlandırmasına yardım edecek hem de
sakinleşmesini, rahatlamasını sağlayacaktır.

 Yansıtıcı
sorular sorun. "Anladığım kadarıyla söylediğin şey şu" veya
"Şunu mu söylemeye çalışıyorsun" gibi sorularla, çocuğunuzun
söylediğini, anladığınız biçimde tekrar edip, doğru anlayıp anlamadığınızı
kontrol edin. Bu yanlış anlaşılmayı engelleyecektir.

 Çocuğunuzun
sizi dinlemesini istiyorsanız onu anladığınızı ifade ettikten sonra en son
kendi duygu ve düşüncelerinizi paylaşın.

 Kendi
duygu ve düşüncelerimizi nasıl ifade ettiğimiz, konuşma sırasında takındığımız
tavır da çok önemlidir. Konuşmaya çocuğun konu hakkındaki fikirlerini
kötüleyerek suçlayarak başlarsak iletişim baştan kesilir.

 Ben
diliyle konuşabilmek. Ebeveynler çocuklarının beğenmedikleri, onaylamadıkları,
kendilerini ya da başkalarını rahatsız eden davranışları karşısında onlara
uyarılarda bulunur. ‘’Sözümüzü dinleseydin bunlar başına gelmezdi",
‘’çocuk gibi davranıyorsun", ‘’hiç sorumluluk almıyorsun", ‘’eve geç
geliyorsun, beni kızdırıyorsun," gibi. Tüm bu uyarıların ortak noktası -
sen dilini - kullanarak yapılmış olmalarıdır. Bu şekilde iletişimde genç kendi
hatalı olsa bile suçlandığını düşünür, öfkelenir, saldırı olarak görür, direk
savunmaya geçer ve bizi dinlemez. ‘’Ben dili" kullanılarak yapılan
konuşmalarda ise anne babanın gencin davranışı karşısında ne hissettiğini iletir.
(…..yaptığında, ben ….. Hissediyorum, çünkü …..). (davranışın tanımı, ebeveynde
yaratığı duygu, davranışın ebeveyn üzerinde somut etkisi ifade edilmiş olur).
Eve geç kalan gence ‘bu saate kadar nerde kaldın, neden haber vermedin?’
diyerek bağırmamız, onun da direk savunmaya geçmesine ‘’ben çocuk muyum, neden
karışıyorsunuz, herkes bu saatte geliyor" şeklinde kendini savunmaya
geçmesine neden olur. Hem tartışırız hem de bu davranışın tekrarlamasını
engelleyemeyiz. ‘’Eve habersiz geç geldiğinde çok endişeleniyorum, çünkü başına
bir şey geldiğini düşünüyorum, bu sorunu çözmek için ne yapabiliriz" diye
konuşursak bizi dinlemesini, anlamaya çalışmasını sağlayabiliriz.

 Sorunları nasıl konuşmalıyız

 Öfkeli
anımızda yapacağımız konuşma genellikle sonradan çok pişman olacağımız
konuşmadır. Öfke kontrolümüzü sağladıktan sonra, uygun yer ve zamanda
"duygularımı seninle paylaşmak istiyorum, çünkü ilişkimize değer
veriyorum", ‘’Olayları yanlış algılamış veya yanlış yorumlamış
olabilirim", sana konuları ne açıdan ele aldığımı ve ‘’neler hissettiğimi
anlatmak istiyorum", daha sonra senden ‘’kendi bakış açını anlatmanı
istiyorum" diye söze başlarsak çocuğumuzun bizi dinlemesini
sağlayabiliriz.

 Endişelerinizden
bahsederken ne gördüğünüzü, ne duyduğunuzu ve bunu nasıl yorumladığınızı,
duygularınızı ve neye üzüldüğünüzü anlatın. Sizi üzen olaya odaklanın ve sakın
daha önce yaşadığınız benzer olaylardan bahsetmeyin, geçmiş olayların tekrar
gündeme getirilmesi bu olayın da çözümsüz olmasına neden olur.

 Öfkeli ergenle nasıl iletişim kurulabilir?

 Ergenler
hata yapabilir, iyi bir anne baba olmanın yolu ergenler hata yaptığında doğru
davranabilmektir. Çocuklarınız size öfkeyle bağırıp çağırıyorsa kendinize
sormanız gereken soru ‘bu davranışı kimden öğrendi?’ olmalıdır. Çocukların
öfkelerini kontrol altına almak için önce kendi öfkemizi kontrol altına almayı
öğrenmeliyiz.

 Çocuğunuz
öfkesini dışa vuruyorsa soğukkanlılığınızı kaybetmeyin. ‘benimle böyle
konuşamazsın, kes sesini, odana git’ şeklindeki konuşmalar bu öfkeyi daha
artırır.

 Onu sakinleşince
dinleyebileceğinizi söyleyin. Sakinleştikten sonra onu dinleyip ‘sen benim
….yapmama kızmışsın’ şeklinde bir konuşmayla onu anladığınızı gösterdikten
sonra kendi bakış açınızı ve duygularınızı paylaşın.

 Kişiliğine
yönelik ağır sözler söylemeyin, çünkü kendini savunmaya geçer, size öfkesinden
yaptığı hatayı yeterince göremez, ‘ zaten beni hiç anlamıyorlar, baskı
yapıyorlar ben de onların dediklerinin tam tersini yapacağım’ diye düşünür.

 Ben her
şeyi bilirim tavrında olmayın. ‘bence……. yapmalısın’ yerine ‘mesela ….olabilir
mi?’ diyebilmek önemlidir. Ondan farklı düşünüyorsak, ‘kararını verip
sonuçlarını yaşayacak olan sensin ancak bu konuda yaşadığım kaygı ve sıkıntımı
seninle paylaşmak istiyorum, bu yüzden…. yapmanın daha iyi olabileceğini düşünüyorum.’
Şeklindeki ifadeler bizi dinlemesini sağlayacaktır.

 Ergen iletişim kurmuyor, konuşmak istemiyorsa
ne yapalım?

 Anne
babaların diğer bir yakınması da ‘bizimle konuşmuyor, ne düşündüğünü
hissettiğini bilmiyoruz’ dur Anne baba çok müdahaleciyse veya ergen çoğu kez
daha önce konuşmayı denediğinde sürekli eleştirilmiş, dinlenmemişse, ergen
iletişim kurmak istemez. Böyle bir durumda, örneğin çocuk okulda kötü bir gün
geçirmiş eve gelmiş ve eve sıkıntılı gelmişse. ‘gelecek hafta bugün ne olduğunu
hatırlamayacaksın bile’ gibi telkinde bulunmak, ‘surat asıp oturacağına
yürüyüşe çık’ gibi öğüt vermek’ onu rahatlatmaz. ‘Kötü bir gün geçirmişe
benziyorsun "eğer konuşmak istersen ben her zaman buradayım ve seni
dinlemek istiyorum" demeniz yeterlidir

Anne
babanın gençle ilişkisi ondan beklentileri nasıl olmalıdır?

 Günümüzde
anne babalar, anne babalıkla ilgili daha çok okuyor, seminerlere katılıyor,
kendi çektiği sıkıntıları çocuklarının çekmemesi için çaba harcıyor.
Çocuklarımız eskiye göre artık daha çok ‘ilgi odağı’ olmuş durumda. Çocuklar,
bütün emellerin yüklenildiği, bütün beklentilerin üzerine yöneltildiği, aşırı
korunan, her dediği neredeyse yapılan ‘ailelerin biricik gözbebekleri’ olursa,
kendi sorumluluklarını yeterince alamazlar. Çocuklar aşırı övülüyorlar,
pohpohlanıyorlar, bütün bunlar da onların kendilerini oldukları gibi görmesini
engelliyor. Oysa bir çocuk için yetişirken kazanılması gereken en önemli
özellikler birisi "kendini olduğu gibi görebilmektir". Kendi güçlü ve
güçsüz yanlarını görebilmek, doğru ve yanlışlarını fark edebilmek, kendisini
tanıyabilmek, anlayabilmek hangi durumda ne yapacağını ve ne yapmayacağını
kestirmek için önemlidir. Aşırı ve haksız övgü ile yetiştirilen daha önce
hiçbir güçlükle mücadele etmeyen çocuk, yapamadıkları karşısında şaşkına döner,
Kendine kazandırılan yanlış özgüven uçar gider. Çocuk kendini güçsüz, yalnız,
ne yapacağını bilemez durumda bulur.

 Sevilen
bir anne baba olmak adına, anne baba çocuğun her istediğini yaparsa, çocuklar
anne babayı gereksinmelerini karşılaması gereken, her istediğini yaparak onları
memnun etmesi gereken kişiler olarak görür. Bu şekilde yetiştirilen çocuklar
kendi kendini kontrol yetisini kazanamaz, mutlu olamaz

 

 Güvenilir
anne baba olmak önemlidir. Çocuk anne babasına her zaman güvenmeli, desteğini
hissetmelidir. Her yaptığının, yanlışlarının da onlar tarafından
onaylanmayacağını, hatalarının sorumluluğunu kendisinin alması gerektiğini
bilmelidir. Çocuğunuzun sorumluluklarını siz üstlenmeyin, yanlışlarının
güvencesi olmayın.

 Eğer
çok korkulan, tehdit eden bir anne baba olursak, gencin yalan söylenmesine
neden olabiliriz. Doğru olan ise; korkuyla değil, anne babaya duyulan saygıyla,
onlara verilen değerlerle anne babanın söylediklerinin dikkate alınmasıdır.
Gençle yakın olmak onu anlamak adına, sırdaş-arkadaş anne baba olmak da doğru
değildir. Ona arkadaşı gibi değil, bizzat annesi gibi davranın. Her ne kadar
arkadaş gibi davranmak kısa vadede kolay bir problem çözme yöntemi gibi görünse
de, çocuğunuzun asıl gereksinim duyduğu şey arkadaş değil, bir annedir. O bunun
farkına varmıyor olabilir, ancak kendisinden birkaç adım ötede duran bir rol
modelinin paha biçilmez olduğunu zamanla anlayacaktır. Çocuğunuzla aranızdaki
mesafenin yok olmasına asla izin vermeyin. Çocuklarıyla arkadaş gibi
olduklarını, her şeyi konuşabildiklerini iddia eden ebeveynler, genellikle
yapay bir anlaşma ortamı oluşturmak dışında bir şey yapmıyorlardır. Kızınızla
kuracağınız sağlıklı ve güvenilir bir iletişim, uzun vadede onun sağlıklı bir
kişilik geliştirmesinde önemli bir rol oynayacaktır.

 "Aman
baban duymasın" diye idare etmek, sırdaş olmak, yanlışlarını saklamak,
aradaki mesafeyi, gerektiğinde denetleme, sınır koyabilme işlevimizi ortadan
kaldırır. "Çocuğu seven, fark eden, önemseyen, ancak sınır koyabilen"
anne baba olmak çok önemlidir. Çocuğu sevmek önemsemek, onu pohpohlamak, onun
sahip olmadığı nitelikleri övmek değildir. Tam tersine onun yapabileceklerini
desteklemek, yapamadıklarını aydınlatmak geliştirmesi için yol göstermek
demektir. Anne baba olarak; çocukların yaptıkları yanlışları örtbas etmeden
sonuçları ile onları ile karşılaştırmalıyız. Bu yanlışların neler olduğunu
anlamalarına destek olacak biçimde davranmalıyız. Yanlışları yineleyeceği zaman
neler yitireceğin açık biçimde anlatmamız gereklidir. Çocuklarımıza sorumluluk
vermeliyiz. Bencillikten kurtularak başkalarını da düşünmelerini ve onlar için
bir şeyler yapmalarını istemeliyiz. Her isteklerinin olamayacağını, kimsenin
onların her istediğini yapmak zorunda olmadığını anlatmak ve bunları
algılayacak biçimde yetiştirmek önemlidir.

 Çocuklarımızı
hayatımızın değil, refahımızın ortağı yapıyoruz. Gençler onlar hiç bir şey
yapmasa da ailelerinin onlar için her şeyi yapacaklarını öğreniyor, kendisini
hiçbir şey için zorlamıyor, sorumluluk almıyor, en önemlisi kendine güvenmiyor,
sonuçta mutsuz oluyor. Çocuğunuzun sorumluluklarını siz üstlenmeyin. Unutmayın;
çocuğunuz sorumluluklarını üzerine almazsa, asla yetişkin bir birey olamaz.
Çocuğunuz, yetişkin bir birey olmanın yalnızca özgürlük ve bağımsızlık değil,
aynı zamanda sorumluluk da demek olduğunu öğrenmeli. Çocuğunuzun
sorumluluklarını üstlenmesine izin vermeniz, onun büyüdüğünü kabul ettiğinize
dair bir mesajdır.

 Ergenlerin
bağımsız olmaları, sosyal değerlerden yoksun olmaları anlamına gelmez. Bağımsız
olmanın "kendi kararlarını doğru vermeyi öğrenmek, doğru iletişim kurmak,
başkalarının haklarına saygılı olarak kendi haklarını bilmek" olduğunu
öğretmek gereklidir. Sorumluluk duygusuna sahip olmadan, başkaları ile birlikte
yaşadığını kavramadan, doğru hedefler seçmeden bağımsız yaşanamaz. Bunun için
aileler de doğru bir model olmak zorundadır.

 Ergenlik
döneminde gençler tüm bunlarla mücadele ederken bir yandan da orta öğretim
sınavlarına, üniversite sınavlarına hazırlanıyor. Aileler çocuğu ile ilgili
başarı beklentilerini ‘’daha iyi, daha başarılı, daha mutlu olması için"
diye tanımlıyor. Ancak çoğu zaman ‘’anne babanın kendi beklentileri, yapmak
isteyip yapamadıkları, kendi hedefleri ile bağlantılı" olarak çocuğa sınav
konusunda baskı kuruyor, çatışıyor. Çocuğumuzla ilgili beklentilerimiz
çocuğumuzun özellikleri, kapasitesi, kişiliği, amaçları, yetenekleri ile uyumlu
olmazsa, hem kendimiz mutsuz oluruz, hem de çocuğumuzun mutsuz olmasına,
kendini değersiz güvensiz hissetmesine neden oluruz. Beklentimiz başarıya
değil, amaçlı planlı programlı, dürüst çalışmaya yönelik olmalıdır.

 Ergenlik
dönemi, bütün erişkin bireylerin yaşadığı tıpkı tırtılın koza içinde kelebeğe
dönüşmesi gibi büyüme ve başkalaşma dönemidir. Bu dönemde gençlerin gereksinim
duydukları şey, anlayış ve sabır. Kendini bulma yolundaki bir gence, anne
babaların verebileceği en büyük şeyse sevgi ve destektir. Bu dönemdeki gençlerin,
kendi kanatlarıyla uçmak isteyen, dünyayı zorluklarla dolu olsa da tanımak
isteyen kişiler olduklarını unutmayalım. Her doğum süreci sancılı geçer.
Ergenlik dönemi de çocukların, yetişkinlerin dünyasına doğdukları bir süreç. Bu
süreci aşmanın anahtarıysa anlayış ve sağlıklı bir iletişimdir.

  Ailelere Kısa İpuçları, öneriler

 Birlikte
zaman geçirin, eğlence ve sohbet için zaman ayırın.

 Siz
veya ergen çocuğunuz sinirliyken tartışmayın, sakinleşmeyi bekleyin ve daha
sonra yaptığı davranışla ilgili konuşun.

 Okul ve
okul dışında çeşitli faaliyetlere katılmalarını teşvik edin. İyi olduklarını
hissettikleri durumlarda başarılı olmak için sarf ettikleri çabayı takdir edin.

 Kariyer
hedefleri ve seçimleri konusunda ergenlere yardımcı olun. Eğer fikirlerini sık
sık değiştirirlerse hayal kırıklığına uğramayın. Yetişkinleri çalışırken
izlemelerine imkan verin. Yapmak istemedikleri işi anlamanın, ne yapmak
istediklerini anlamak kadar önemli olduğunu unutmayın.

 Ergenlerin
eve geliş saatine ve diğer aile kurallarına, karar ve düşünceleri ile katkıda
bulunmalarına izin verin. Bu onların kendi davranışları için sorumluluk
geliştirmelerine fırsat yaratacaktır.

 Ergenlerin
itirazlarına rağmen bu dönemde çocuğunuzun arkadaşlarının kimler olduğunun ve
neler yaptığının farkında olun. Arkadaşlarının anne ve babası ile tanışın.
Evinizde arkadaşları ile hoşça vakit geçirebileceği programlar düzenleyin.

 Düzenli
ve kuralları olan bir çevre sağlamaya devam edin Ergenlerin daha fazla özgür
olmalarına izin verilmeli ancak bu onların kendilerini tehlikeye atacakları
boyutta olmamalıdır. Şikayet etmelerine rağmen ergenler yetişkinlerin onlar
için sağladıkları emniyet ve güven duygusuna ihtiyaç duyarlar ve bu konuda anne
babalarına güvenirler.

 Anlaşılmak
ve önemsenmek ergen için çok önemlidir. Bunları bulamadığında iletişimi ve
ilişkiyi daha fazla sürdürmenin anlamı olmadığını düşünür ve içine kapanır.
Eğer çocuğunuzla ilişkilerinizi yetersiz buluyorsanız şimdiye kadar
sürdürdüğünüz ilişki biçimini gözden geçirin.

 Ergeni
başkalarının yanında uyarmayın ve öğüt vermeyin. Bu tür paylaşımları
çocuğunuzla yalnızken ve sorunsuz zamanlarda yapmaya özen gösterin.

 Ergenlerin
bağımsız hareket etme doğrultusunda verdiği tepkileri saygısızlık ve başkaldırı
olarak yorumlamayın. Bunları yaşadığı değişimin bir parçası olarak
değerlendirin.

 Ergenlerin
kıyafet, yemek, eğlence gibi seçimlerine saygı duyun. Kendi bakış açınıza
uymuyor diye yargılamayın, eleştirmeyin. Bu; ergenin beni anlamıyorlar
düşüncesiyle sizden uzaklaşmasına neden olacaktır. Bunun yerine onu rencide
etmeden nedenlerini açıklayın.

 Ergenin
söyledikleri, her zaman söylemek istediklerini anlatmayabilir. Olaylara farklı
duygusal tepkiler verebilir. Böyle durumlarda verdiği mesajın altında yatan
duyguyu anlamaya çalışın.

 Ergenle
iletişimin sadece yetişkinden ergene doğru; yani tek taraflı olması durumunda
ergenin kendi kişiliğini ortaya koyabilmesi için tek yolun otoriteye
başkaldırmak olacağını unutmayın.

 Bu
dönemde, ergene en çok yardımcı olacak kişilerin anne-babalar olduğunu göz ardı
etmeyin.

 Tüm
olumlu yaklaşım ve tutumlara rağmen, ergenle anne-baba arasında çözümsüzlük
boyutunda ciddi gerginlikler yaşanıyorsa, uzman yardımına başvurmayı ihmal
etmeyin.

Ne
zaman yardım almalıyız

Yanlış arkadaş gruplarını seçme, okul
başarısında giderek düşme, okuldan kaçma, içe kapanma, öfke nöbetleri,
ebeveynle, okulla ve toplumla ciddi çatışmalar, madde kullanımı, internet
bağımlılığı, aşırı güvensizlik, sosyal ortamlara girememe, mutsuzluk, dikkat
eksikliği, hiçbir şeyden zevk almama, sınav kaygısı, takıntılı düşünceler gibi
şikayetler varsa ve çocuğumuzla iletişim kurmakta zorlanıyorsak zaman
kaybetmeden Çocuk Ergen Psikiyatristinden yardım alınması gereklidir. Sorunları
görmezden gelmek sorunların daha da büyümesine neden olur. Çocuklarımızın
ergenlik dönemini sağlıklı geçirmesi mutlu yetişkinler olması dileğiyle.

  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.