Karnenin durumu ile çocuğun zeka seviyesi ve kişilik özelliklerinin eşleştirilmesi yanlış.
Üsküdar Üniversitesi
Nöropsikiyatri Hastanesi Psikiyatri Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Nüket İşiten,
"iyi karneye ödül, kötü karneye ceza" anlayışının yanlış olduğunu
belirterek, "Karnenin durumu ile çocuğun zeka seviyesi ve kişilik
özelliklerinin eşleştirilmesi yanlış. Bunun yerine, çocuğun içinde bulunduğu
şartlar göz önünde bulundurulmalı ve zayıf karneye nelerin sebep olduğu
araştırılmalıdır" dedi.
İşiten, AA muhabirine yaptığı açıklamada,
yarıyıl tatilinin 23 Ocak'ta (bugün) başladığını hatırlatarak, eğitimin sadece
okulla sınırlı olmadığını, günlük hayatta da yeni şeyler öğrenildiğini anlattı.
Ödevin sorumluluk bilinci verdiğini,
sorumluluklarını yerine getiren çocuğun öz güveni, benlik saygısı ve kendilik
algısının geliştiğini ifade eden İşiten, bazı okullarda yarıyıl tatilinde hiç
ödev verilmemesinin, çocuğun evde televizyon, bilgisayar, cep telefonundaki
oyunlarla baş başa kalmasına neden olduğunu dile getirdi.
Bu durumda televizyon ve bilgisayar
oyunlarının çocuk bakıcısı yerine geçtiğini kaydeden İşiten, "Çocuk böyle
bir durumda gerçek olmayan bir ortamda, empati duygusu gelişmeden, gerçek
sosyal kural ve normların oluşmadığı zaman dilimleri geçiriyor. Bazı okullarda
da okulun kendini kanıtlaması gibi türlü zorunluluklarla öğrencilere aşırı
yüklenmeler oluyor. Bazı durumlarda da örneğin sınıf mevcudunun kalabalık
olması gibi nedenlerle öğretmenin yetişemediği yerleri evde ebeveynlerin telafi
etmesi gerekiyor. Ebeveynlerle çocuk arasında uzayıp giden çatışmalar çıkıyor.
Bir de özel durumu nedeniyle desteklenmesi gereken çocuklar var ki bunların da
sayısı hiç az değil" diye konuştu
Nüket İşiten, ebeveynlerin en çok
çocuklarının getireceği karneleri merak ettiğini belirterek, "İyi karneye
ödül, kötü karneye ceza" anlayışının çok yanlış olduğunu vurguladı
Karne notlarının, ödül-ceza anlayışıyla
yarıyıl tatilinin nasıl geçirileceğinin ana belirleyicisi olmaması gerektiğini
anlatan İşiten, şu görüşleri dile getirdi:
"Karnenin durumu ile
çocuğun zeka seviyesi ve kişilik özelliklerinin eşleştirilmesi yanlış. Bunun
yerine, çocuğun içinde bulunduğu şartlar göz önünde bulundurulmalı ve zayıf
karneye nelerin sebep olduğu araştırılmalıdır. Öğrenme güçlüğü, dikkat eksikliği,
duygusal sorunlar, aile ve okulda yaşanan problemler, ders çalışma ortamının
uygun olmaması gibi faktörler çocuğun karne notlarında etkili olabilir. Bir
sonraki okul dönemi için bu faktörlerin araştırılması ve gerekirse bir uzmandan
yardım alınması gerekir. Çocuk iyi bir karne getirmemişse gelecek dönem ders
başarısını yükseltmek için iş birliğinde olacağınızı ona yansıtmalısınız.
Çocuğun öz güvenini kırıcı ve benliğine yönelik olumsuz sözler söylenmemelidir.
Çocuğunuzun başarısını başka çocuklarla özellikle de kardeşleriyle
kıyaslamayın. Çocuğunuza karnesi ne olursa olsun onu sevdiğinizi ve değer
verdiğinizi gerçekçi bir şekilde gösterin."İyi karnelerin maddi ödüllerden
ziyade güzel sözlerle desteklenmesinin önemine işaret eden İşiten, yarıyıl
tatili için program yaparken dikkat edilmesi gerekenleri şöyle sıraladı:
"Tatilde çok fazla ödevlere yüklenmeyin. Özellikle düşük notları yüzünden
bu şekilde cezalandırmaktan kaçının. Program yaparken çocuğun onayını almak
hatta beraber bir planlama yapmak doğru olacaktır. Aile fertlerinin
birbirleriyle yakınlaşması için ailece oyun oynamak, sofrayı beraber
hazırlamak, film izlemek, bir yeri gezmek gibi aktiviteler yapılabilir. Yarıyıl
tatili anne-babayla ilişkilerin yeniden düzenlenmesi ve aile iletişiminin
arttırılması için fırsat oluşturur. Tatilde çocukların televizyon, bilgisayar
ve tablet ile çok vakit geçirmemesine özen gösterilmelidir."
23 Ocak 2016 11:50