“Hekimlerin Prensi” İbn-i Sina’yı tanıyalım

 

20 Şubat 2016 14:54
“Hekimlerin Prensi” İbn-i Sina’yı tanıyalım




İslam medeniyetinin yetiştirmiş olduğu değerli şahsiyet ibn-i Sina


  İslam medeniyetinin
yetiştirmiş olduğu büyük şahsiyetlerden biri de; bizde ibn-i Sina ve batıda
Avicenna olarak tanınan Hüseyin b. Abdullah’tır. Bu etkili Müslüman filozof ve
bilim adamı, felsefe ve tıptaki çalışmaları dolayısıyla Doğu’da “eş-Şeyh
er-Reis”,Batı’da “Hekimlerin Prensi” unvanını almıştır. Üstün zekâsıyla birçok
ilim dalında yapmış olduğu çalışmalarla bilime sayısız yenilikler katmıştır.

Genelde eski âlimlerin
yaşam öyküleri hakkında fazla bilgi sahibi değilizdir, fakat ibn-i Sina
diğerlerden farklı bir şekilde kendi hayatını bir kitap halinde kaleme
almıştır. Bu yüzden doğumundan ölümüne kadar genel bir biyografisini elimizde
bulunmaktadır. Kendisi hayatını şöyle anlatıyor:

“Babamın ismi Abdullah,
annemin ismi de Sitare’dir, babam Belh’ten gelerek Buhara’ya yerleşmişti,
Samanoğulları hükümetinde maliye memuruydu, burada annemle tanışıp evlendiler
ve ben 980 yılının Eylül ayında (hicri: safer,370) dünyaya geldim.

Olağanüstü bir zekâya
sahiptim, daha on yaşındayken Kuranı baştan sona ezberledim. 18 yaşıma geldiğim
de çağın bütün ilimlerini öğrendim. Gece gündüz tüm vaktimi okuyup araştırmayla
geçiriyordum, bazen sabahlara kadar mum ışığında kitap okurdum.

Babam ve kardeşim
İsmaili mezhebindendiler, onlardan birçok şey öğrendim fakat hiçbir zaman beni
ikna edemediler.

Edebiyat, mantık,
matematik ve tıp üzerine araştırmalar yaptıktan sonra, Aristo’nun “metafizik”
eserini okumaya başladım, belki kırk defa okudum ama bir türlü anlayamadım.
Sürekli camiye gider Rabb’ul âlemine yalvararak anlayabilmemi sağlamasını
dilerdim. Daha sonraları Farabi’nin çok değerli “İgrazu Mabe’edut Tabia” adlı
eserini buldum ve ancak onu okuyarak Aristo’nun kitabını anladım.

Buhara Emiri Nuh İbn-i
Mansur’u ağır bir hastalıktan kurtardım ve bu yüzden de Samanoğulları sarayının
kütüphanesinde çalışma iznini aldım. Bu sayede pek çok esere ulaştım, tüm
vaktimi kitap okumak ve yazmakla geçirdim. Hükümdar öldükten sonra da Hemadan’a
geldim.”

İbni Sina, 1037
tarihinde 57 yaşında, Hemedan’da geride 250den fazla eser bırakarak hayata
gözlerini yumdu.

Eserleri

İbn-i Sina, çoğu fizik,
astronomi ve felsefeyle ilgili olarak 250 civarında eser yazmıştı. Bunların
içerisinde en önemlileri felsefe dalında “Şifa” ve tıp dalında “Kanun” adlı
eserleridir. Farsça olan birkaçı dışında bunların hepsi Arapçadır, çünkü o devirde
ilim eserlerini Arap diliyle yazmak âdetti. Arapçaya bu bakımdan değer
verilirdi. Bilhassa tıp ilmine dair araştırmaları son derece orijinal ve
doğrudur. Bu yüzden Doğu ve Batı hekimliğine kelimenin tam anlamıyla, 600 yıl,
hükmetmiştir.

Eserleri Latinceye ve
Almancaya çevrilmiş, tıp, kimya ve felsefe alanında Avrupa’ya ışık tutmuştur.
Latinler Onu eski Yunan bilgi ve felsefesinin aktarıcısı olarak görürler.
Değine bileceğimiz bazı önemli eserleri şunlardır:

1- Şifa: 18 bölüm mantık, matematik, doğa ve ilahiyatı üzerine ve
10 bölümde felsefi konular üzerine işlenmektedir.

2- Necat: bu kitap bir nevi şifa’nın özetidir.

3- el-İşarat vel-Tenbihat: on bölüm mantık ve on bölümde felsefe hakkındadır. Bu
kitaba birçok önemli âlim tarafından şerhler yazılmıştır, bunların içerisinde
en önemlileri Hacı Nasruddin Tusi ve Kutbuddin Razi'nin şerhleridir.

4- Hikmet'ül Meşrikayn.

5- el-İnsaf: iki cilttir ve Aristo’nun bütün kitaplarının
açıklamasıdır.

İbn-i Sina bu felsefesi
eserleriyle 12’nci yüzyıldan itibaren, 2 yüzyıl boyunca, Ortaçağ Hıristiyan
Felsefesine etkide bulunmuştur. İbn-i Sina felsefesinin Avrupa’da etkisinin en
güçlü olduğu dönem, Latin skolâstikleri devri olan 13’ncü yüzyıldır. Batılı
kaynakların da itiraf ettiği bu gerçekler İbn-i Sina’nın düşüncesinin gelişim
için ne kadar önemli olduğunu göstermektedir.

6- el-Mecmu.

7- el- Mebde vel-Mead.

8- el-Hasil vel-Mehsul.

9- Hay b. Yakzan.

10- el-Kanun fi’t-Tıb: tamamen bir tıp ansiklopedisidir. Eser, fizyoloji,
hıfzıssıhha, tedavi ve farmakoloji bahislerine ayrılmıştır. Konular dikkatle
incelendiğinde İbn-i Sina’nın bugünkü tıp için bile geçerli olan pek çok ileri
görüşleri bulunduğunu; mesela mikroskop olmadığı halde, hastalıkların ‘mikrop’
mefhumuna benzer yaratıklarca meydana getirildiğini sezebildiğini görürüz.

İbn-i Sina’nın Kanûn
adlı eseri XII. yüzyılda Latinceye çevrildi ve Batı tıp âleminde bir patlama
tesiri yaptı. Roma’nın Galen’i de, Er Razi’de ilimde eriştikleri tahtlarından
indirildiler ve çağın Fransa’sının en meşhur tıp fakülteleri olan Montpellier
ve Lauvain Üniversiteleri’nin temel kitabı Kanûn oldu. Durum XVII. yüzyılın
ortalarına kadar böyle devam etti ve İbn-i Sina, 700 yıl Avrupa’nın tıp hocası
oldu. Altı yüzyıl önce Paris Tıp Fakültesi’nin kütüphanesinde bulunan 9 ana
kitabın en başında İbn-i Sina’nın Kanûn’u yer almıştır.

Bugün hala Paris
Üniversitesi’nin tıp fakültesi öğrencileri St. Germain Bulvarı yanındaki büyük
konferans salonunda toplandıklarında iki kişinin duvara asılı büyük boy
portresiyle karşılaşırlar. Bunlardan biri İbn-i Sina ‘ya aittir.

İbn-i Sina kimya
alanında da çalıştı ve önemli keşiflerde bulundu. Bu hususta Berthelet, kimya
ilminin bugünkü hale gelmesinde İbn-i Sina’nın büyük yardımı olduğunu söyler.
Bu çalışmaları ve etkileriyle İbn-i Sina Doğu ve Batı kültürünü geliştiren
büyük bilginlerden biri oldu.

Felsefe, matematik,
astronomi, fizik, kimya, tıp ve müzik alanlarında çalışmış olan İbn-i Sina
matematik ve matematiksel terimlerin tanımları ve astronomi alanında duyarlı
gözlemlerin yapılması konularıyla ilgilendi.

Astroloji ve simyaya
itibar etmeyen İbn-i Sina, 'Dönüşüm Kuramı'nın doğru olup olmadığını yapmış
olduğu deneylerle araştırdı ve doğru olmadığı sonucuna ulaştı.

Bütün bunlardan başka
İbn-i Sina çok güzel şiirler yazdı. Hatta Türkçe olarak yazmış olduğu şiirler de
bulunmaktadır.

 

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.