Düzenli egzersiz yapılarak sağlığın korunmasının yanı sıra bir çok hastalığı da önlemek mümkün
Egzersiz,
düzenli olarak yapılan fiziksel aktiviteler olarak adlandırılabilir, yani
egzersiz düzenli ve tekrarlı vücut hareketlerini içerir. Sağlığın korunmasında
ise egzersiz kuşkusuz en önemli bileşenlerden biridir. Düzenli olarak yapılan
egzersiz bireyin hem fiziksel hem de psikolojik olarak kendini iyi hissetmesini
sağlar. Koroner kalp hastalıkları riskinin azaltılmasında, kilo kontrolünde,
esneklik ve kas kuvveti kazanmada, sırt ve bel problemlerinin azaltılmasında da
egzersizden faydalanılmaktadır. Psikolojik yararlarının başında ise bireyin
özsaygısını yükselterek stres yönetimi üzerinde etkili olması, anksiyete ve
depresyonu azaltması, zihinsel gerilimi azaltması gibi olumlu etkileri vardır.
Egzersiz,
düzenli olarak yapıldığında halk sağlığına önemli katkıları olduğu gibi
depresyon ve atılganlık düzeylerini de azalttığı için toplumun refahını
yükselten bir olgu olarak göze çarpmaktadır. Bu konuyu araştırmak üzere
ülkemizde Muğla ve Marmara Üniversitelerinin ortaklaşa yaptığı bir çalışmada
kontrol grubu olarak 15 kız, 15 erkekten oluşan ve 8 hafta boyunca durağan bir
yaşam süren üniversite öğrencileri kullanılmıştır. Deney grubu olarak ise yine
15 kız, 15 erkekten oluşan ve haftada 3 kez 1’er saatlik hafif ve orta derecede
egzersiz yapan üniversite öğrencileri kullanılmıştır. 8 hafta boyunca veri
toplama aracı olarak ise, depresyon puanlarını belirlemek için Beck Depresyon
Envanteri (BDA) ve atılganlık durumunu belirlemek için Rathuss Atılganlık
Envanteri (RAE) kullanılmıştır. Sonuç olarak düzenli olarak yapılan egzersizin
öğrencilerin depresyon ve atılganlık düzeylerini her iki cinsiyette de anlamlı
biçimde olumlu etkilediği gösterilmiştir.
Psikologlar, yürüyen veya koşan insanların depresyon yönünden
hem psikolojik hem de fizyolojik faydalar elde ettiklerini görmüşlerdir. Bu tip
egzersizler depresyon ve anksiyeteyi azaltır, kişiye kendini iyi hissettirir.
Fiziksel egzersiz yaparken depresyon hislerinin korunması zordur. Dahası
egzersiz mutluluk hormonları olarak bilinen endorfinlerin salgılanmasını arttırmaktadır.
Egzersizin beyin üzerindeki etkilerini göstermek amacıyla
yapılmış çok sayıda çalışma mevcut. Bunlardan biri de düzenli egzersizin kronik
ağrı hissini azalttığı – yok ettiği yönündeki araştırma. Sıçanlar üzerinde
yapılan bu araştırma durağan yaşayan hayvanlardaki ağrıya neden olan
reseptörlerdeki (hücre dışındaki bir sinyali hücre içine taşıyan bir protein)
termal uyarıya karşı olan aşırı hassasiyetin 3 hafta sonra dahi devam ettiğini,
egzersiz yaptırılan hayvanlarda ise bu aşırı hassasiyetin 5 gün sonra azalmaya
başladığı tespit edilmiştir. Yapılan ölçümler sonucunda ise kısa dönemli
egzersizin dahi ağrı hissini gideren endojen analjezik maddelerin
salgılanmasını henüz aydınlatılamayan bir mekanizma ile arttırdığı görülmüştür.
Egzersizin beyin üzerindeki etkileri sadece psikolojik durum ve
duygular ile ilgili de değil. Egzersizin kan basıncı üzerine olan düzenleyici
etkisinin mekanizmasını inceleyen araştırmacılar egzersiz sonucu kalbin
atriumlarından salgılanıp kan basıncının ve ozmolaritesinin ayarlanmasında rolü
olan atrial natriüretik peptidin beyindeki benzeri olan beyin natriüretik
peptidinin ve oksitosinin salgılanmasının arttığını bulmuşlar.
Egzersizin diğer somut etkileri ise beyin hücrelerimiz olan
nöronlar üzerine. Beynimiz vücut ağırlığımızın yalnızca %3’ ünü oluşturmasına
rağmen kalbin pompaladığı kanın %20'sini, aldığımız oksijenin ise %25’ini
kullanan çok kompleks bir organ. Egzersiz sırasında çalışan kaslara daha fazla
kan gitmesi gerektiği için beynin aldığı kan miktarının yüzdesi düşse de kalp
debisindeki büyük artışın sonucu olarak aslında beyne giden kan yüzde olarak
azalsa da miktar olarak artmaktadır. Bu sayede beyin hücrelerine daha fazla
miktarda ulaşan ve antiapoptotik bir molekül olan gelişim faktörü (growth
factor) özellikle nörodejeneratif hastalıkların oluşmasına neden olan nöron
ölümünü (apoptozis, programlanmış hücre ölümü yoluyla) azaltmakta ve hatta
nöronların sayılarını ve büyüklüklerinin (yaptıkları sinapsların) artmasını
sağlamaktadır. Bu sayede ise düzenli egzersiz yapılarak aralarında Parkinson
(Xu, 2010) ve Alzheimer (Scarmeas, 2010) da bulunan bir çok nörodejeneratif
hastalığa karşı durabileceğimiz görüşü bir çok araştırmacı tarafından
desteklenmektedir.
Egzersiz kavrama yeteneğimizi de geliştiriyor. American Collage
of Sports Medicine (ACSM)’ın yaptığı bir araştırmada düzenli olarak fiziksel
aktivitede bulunan çocukların sözel ve sayısal testlerde gelişmeler yaşadıkları
kesin olarak gösterilmiştir (Colcombe ve Kramer, 2003). Ayrıca bu aktiviteler
ileriki yaşlarda kavrama yeteneğinin kaybolmasına da mani oluyor (Yaffe, 2009).
Düzenli egzersiz beyin yapısını da değiştiriyor. Fonksiyonel
manyetik rezonans görüntüleme gibi ileri görüntüleme teknikleri sayesinde
düzenli egzersiz yapanlarda ön tekil korteksin aktivitesinin arttığı
gösterilmiş. Limbik sistemin bir parçası olan bu bölge ise duyusal ve motor
işlemleme, duygulama ve kavrama ile ilgili olarak bir çok bölge ile yoğun nöron
bağlantısı içinde. Egzersizin beyin yapısını değiştirdiğine ait diğer
araştırmalar ise egzersizin toplam beyin aktivitesini arttırdığı (Colcombe,
2006) ve gri/beyaz madde oranını yükselttiği (Gordon, 2008) yönünde.
Yine American College of Sports Medicine kaynaklı düzenli
egzersizin erkek bireylerdeki depresyon olgularına etkileri konulu makalede ise
erkeklerin sigara ve alkol kullanımları araştırılmış. Araştırma sonuçlarına
göre beklendiği gibi düzenli olarak egzersiz yapan kişilerde sigara ve alkol
kullanımı anlamlı derecede az. Hatta sigara ve (apoptozis, programlanmış hücre
ölümü yoluyla) alkol bağımlısı durağan kişilerin düzenli egzersiz yapmaya
başladıklarında bu tür maddeleri kullanma miktarlarında azalma da tespit
edilmiş. Bilim adamları bunu beyindeki bağımlılık yaratan merkezin sigara ve
alkol yerine egzersiz bağımlılığı ile uyarılarak kişisel tatminini sağladığı
şeklinde yorumlamışlar ve sigara içerken beyinden salgılanan bazı keyif verici
maddelerin egzersiz sırasında ve sonrasında da salgılandığını bulmuşlar.
Düzenli egzersizin insan beynine faydaları konulu bilimsel
araştırmaların hepsini bunun gibi kısa bir makalede toplamak olanaksız. Ancak
egzersizin faydalarını çok genel bir çerçevede anlamak ve hayat tarzlarımızı bu
yönde değiştirmenin gerekliliği bu yazının çıkış noktasıdır. Sonuç olarak
düzenli egzersiz başta kalp damar, tansiyon, şeker, solunum hastalıkları gibi
hastalıkların ortaya çıkmasını engellemekte, bu hastalıklar kronik düzeyde
oluştuğunda ise hastalıkların kontrol altında tutulması açısından büyük önem
taşımaktadır. Yani koruyucu hekimlik açısından faydaları tartışılmazdır.
Düzenli egzersizin halk sağlığına etkileri de azımsanmayacak kadar fazladır.
Ayrıca kronik hastalıkların ilaçlarla tedavisine harcanan maddi kaynaklar
egzersiz ile azaltılabilir, ve böylece bir devletin en önemli giderini
oluşturan sağlık harcamalarını da önemli ölçüde azaltabiliriz. Bu ise kişi
başına düşen geliri ve kişilerin mutluluk düzeylerini arttırıcı etki yapabilir.
Refah düzeyi yüksek ülkelerdeki insanların sağlığı ilaçta ve hekimde değil
egzersizde aramaları bu şekilde açıklanabilir.Sonuç olarak sadece egzersizin beyin üzerine etkileri
çerçevesinden baktığımızda bile özsaygımızı ve hayattan aldığımız zevki
arttırmayı, mutluluk eşiğimizi yükseltmeyi, insanlarla olan ilişkilerde yapıcı
davranmayı ve ilerleyen yaşlarda oluşma olasılığı yükselen nörodejeneratif
hastalıklardan kaçınmayı istiyorsak düzenli egzersizin bu faktörler üzerindeki
etkilerini göz önünde bulundurmakta çok büyük fayda var.
29 Mart 2016 11:54