Beslenme bir inanç işi

 

05 Nisan 2016 11:02
Beslenme bir inanç işi




Gelişen teknoloji, sağlığımızı da değerlerimizi de yok ediyor


  Gelişen teknolojiyle birlikte ölümcül hastalıklar da
yaygınlaştı. Stres, cep telefonu, bilgisayar ve baz istasyonlarından yayılan
radyasyona maruz kaldığımız günümüzde, sağlığımızı tehdit eden diğer unsurlarda
sağlıksız ve genetiğiyle oynanmış tüketim maddeleri. Bunların yanı sıra
giydiğimiz ürünlerde bile kansere neden olan boyalar mevcut. Dört bir yanımız
hastalık riskiyle çevriliyken kendimizi korumamız için uzmanlar çeşitli yollar
gösteriyor ve araştırmalar yapıyorlar. ‘Sağlıklı kalabilmek için neler yapabiliriz'
sorusunu Genetik Uzmanı Dr. Atilla Kurtuluş'a yönelttik.

 Tamamlayıcı ya da
geleneksel tıp nedir?

Tamamlayıcı tıp, yurtdışında kinezyolojiden ozonterapiye,
fitoterapiden biorezonansa kadar birçok daldan oluşuyor. Tedavi olan hastalara
tedavi etkinliğine ilaveten uygulanıyor. Tıp fakültelerinde öğretilen ve
değişik dalları olan konseptin dışında tamamlayıcı tıp dediğimiz uygulamalar
mevcut. Tamamlayıcı tıbbın geleneksel kısmında sülük terapi ve hacamat var.
Peygamber efendimize miraçta meleklerin ‘ümmetine hacamatı öner' uyarısı
üzerine Efendimiz ümmetine hacamatı öneriyor. Bu uygulamayı tamamlayıcı tıp
kapsamı içinde geleneksel tıp olarak uyguluyoruz.

 HACAMAT BİR DETOKSTUR

Geleneksel tıp olarak adlandırdığınız hacamat ve sülük
terapinin faydaları nelerdir?

Geleneksel tıpta yer alan hacamat, birikmiş bölgesel
atıkların kan basıncı sayesiyle dışarı atılmasını sağlar. Vücudumuz bu kirli
atıklardan kurtulduğu için o bölge arınmış olur. Bize düşen; meleklerin
peygamberimize önerdiği bu uygulamanın hikmetini araştırmaktır. Hacamat bir
detokstur. Bir diğer geleneksel uygulama olan sülük tedavisinde ise sülüğün
kendi enzimleri var. Bu enzimler vasıtasıyla sülük vücuttaki toksinleri emiyor
ve bir takım enzimler salarak o bölgenin kendisini yenilemesini sağlıyor.

 Geleneksel tıp ve
hacamatı göz önünde bulundurduğumuzda İslam'ın sağlığa bakış açısını nasıl
değerlendiriyorsunuz?

Peygamberimiz ve ashabına Mısır kralı tarafından doktor
hediye gönderilmiştir. Aylar geçtiği halde bir Müslüman bile doktora gelmeyince
doktor bunun nedenini merak eder. 
Efendimiz de, “Burada senelerce kalsan, sana kimse gelmez. Çünkü,  Ashabım hasta olmaz! İslâm dini, hasta
olmamak yolunu göstermiştir. Ashabım temizliğe çok dikkat eder. Acıkmadıkça bir
şey yemez ve sofradan da, doymadan kalkar!" buyurur. Temizliğe dikkat
etmek, acıkmadıkça bir şey yememek ve doymadan kalkmak. İşte güzel dinimizin
esasları bugün tıpta insanlara önerilenlerle aynı.

 TIP USTALIK
BİLGİSİDİR

Geleneksel tıbbın tarihçesine bakıldığında bu uygulamaların sadece
doğuya özgü olduğunu söyleyebilir miyiz?

Gelenek, usta çırak ilişkisiyle öğrenilen bir şeydir. Tıp
zaten ustalık bilgisidir. Bilgi katlanarak artar. Peygamberimiz zamanındaki
bilgi, Osmanlı dönemiyle birlikte ABD‘de bile uygulanmış. Kupaterapide uygulanan
modern cihazların ilk örnekleri ABD'de görülmüştür.

 Biorezonans nedir,
tıbbi açıdan nasıl kullanılıyor?

Değişik dalgaboylarında değişik bölgeleri ekileme şansımız
var. Rus bilim adamları 45 yıl önce her dokunun ve her mikroorganizmanın
rezonansa geldiği ölçümleri gerçekleştirdi. İşte bu titreşimlerle bazı
mikroorganizmalar yok edilebilir. Bazı dokularda vücutta sinir sisteminin beyne
ulaştırıldığı merkezler titreştirilerek harekete geçirilebilir.

 BAĞIMLILIKLARI YOK
EDEBİLİYORUZ

Biorezonans özellikle hangi sağlık sorunlarında aşama kat
edilmesine yardımcı oluyor?

Kişilerin ağrı veya bağımlılıklarını yok edebiliyoruz.
Yemek, sigara, uyuşturucu gibi alışkanlıklara ihtiyaç duymasını engelliyoruz.
Kişide davranış değişikliği meydana getiremeyiz ama özgür iadesiyle bırakmasına
yardımcı olabiliriz.

 Çevresel faktörlerden
nasıl etkileniyoruz? Buna bir çözüm var mı?

Jeopatik stres, bulunduğumuz mekânın kendisinden kaynaklanan
sebeplerin kişi üzerinde dengesizlik oluşturmasıdır.  Bu da kansere yol açar. Biorezonansla, yüzde
yemişi sudan oluşan insanın içinde bulunan suyun hafızasını silerek detoksifiye
olmasını sağlıyoruz.

 AŞI TARTIŞILAN BİR
UYGULAMA

Yıllardır kendimize uygulattırdığımız alışılagelmiş
uygulamalar ve zararları nelerdir?

Vücudumuzda bulunan diş dolgusu gibi maddelerin toksit
etkileri kimyasal yapılarından kaynaklanıyor. Enerjetik yapıları sebebiyle
vücuda zarar veriyor. Mesela aşı bile bugün tartışılıyor. Aşıdan dolayı meydana
gelecek zarar, hastalığın ortaya çıkaracağı zarardan daha az olduğu için
uyguluyoruz. Yoksa aşının içinde civa buluyor.

 OTİZMDE PATLAMA VAR

O halde bu tür uygulamalar toplumda özellikle hangi
hastalıkları artırdı?

Otistik çocuklar bundan yirmi sene önce on beş binde bir
görünürken,  günümüzde otizm yüz elli bir
çocukta bir görülecek kadar sıklaştı. Beslenme esnasında çocukların yemiş
oldukları gıdalar, yapılan aşılar, ebeveynlerin ağzındaki amalgamlar, dolgular
hastalıkları tetikleyen etkenler. Diş implatlarının bir yıl içinde kansere yol
açtığına ilişkin bulgular var. İmplantlara çok fazla güvenilmemesi  gerekir.

 ŞEKERDEN KESİNLİKLE
UZAK DURUN

Stres, gıda ve sağlık. Birbirine bağlı bu üç unsur dikkate
alınarak neler yapmalı ve özellikle sıhhatimiz için nelerden kaçınmalıyız?

Stres bağışık sistemini baskılar. ‘Teessüf etme tebessüm
et'  sözünden yola çıkarak olaylara
iyimser bakmak lazım. Tükettiğimiz gıdaların birçoğu kişiyi kansere meyilli
hale getiriyor. Vücudumuz soba gibidir. Her hücremizde adeta soba yakılarak
enerji üretiliyor. Antioksidan adını verdiğimiz gıdalar, yani renkli sebze ve
meyvelerin içerdiği antioksidan vücudumuzun hasar görmemesini sağlıyor.
Şekerden zengin gıdaları ise tüketmemeliyiz. 


 Obeziteye neden olan
aşırı yemek yemenin vücuda en büyük zararı nedir?

Hücrelerin yaktığı enerji küllerinin dışarı atılması lazım.
Hücre boşluklarına hücreler dışkılarını bırakırlar ki bu dışkıların adı
toksindir. Böbrek ve karaciğer vasıtasıyla detoksifiye edilip idrar yoluyla
dışarı atılır. Aslında her yediğimiz gıdayla vücudumuzda hücre dışkısına da
maruz kalırız. Ne kadar çok yiyecek tüketirsek vücudumuzda o kadar çok toksin
biriktiririz. Aşırı gıda tüketmenin bir zararı da budur.

 Vücuda zararı olan ve
kilo almamızı sağlayan ana etken yağlı yiyecekler mi? Şekerli gıdalar mı?

Yağlı gıda tüketerek obez olunmaz. Şeker ve şekerli gıdalar
kilo aldırır ve vücutta yağlanma yapar. Yediğimiz bütün şekerli gıdalar
asidiktir. Karbonhidratlı besinler, şeker ve şekerli çaylar, asitli içeceklerin
içindeki insüline uğramadan kana karışan fruktoz gibi zehirli şekerlerden
ihtiyacınızdan fazla şekerli gıda alırsanız, vücut yağlama sayesinde ancak
zehirlenmeyi önler. Sağlıklı ve zinde bir vücut için şekerin mutlaka kesilmesi
gerekiyor.

 ANTİBİYOTİKLİ TAVUK
YEMEYİN

Bir de dünyada olduğu gibi Türkiye'de de sıkça ve
bilinçsizce kullanılan antibiyotikler var…

Antibiyotik kullandığımız zaman vücudumuzda olması gereken
yararlı bakterileri de öldürüyoruz. Elzem olmadığı sürece antibiyotik
kullanmamalıyız. Probiyotik yönden zengin gıdalar tüketmemiz lazım. Aksi halde
fırsatçı mikroorganizmalar salgıladıkları zehirli maddelerle bizi zehirlerler.
Antibiyotik basılmış tavuk ve yumurtaları tüketmeyin. Çünkü tükettiğimiz anda
bu gıdalardaki antibiyotikler direk bağırsaklarımıza yapışıp kirli salgılar
yayıyorlar.

 PLASTİK DAMACANA
KANSER YAPIYOR

Piyasada bol miktarda bulunduğu öne sürülen GDO'lu ürünlerin
yanı sıra içtiğimiz suya kadar kansere sebep olan birçok etkenle karşı
karşıyayız. Bunun önüne nasıl geçebiliriz?

Dalından koparılmış ve tarım ilacı kullanılmamış sebze ve
meyveleri tüketmeye çalışalım. GDO şüphesi olan gıdalardan uzak durmak
gerekiyor. Plastik damacanalarda bulunan bisfenol-a, östrojen etkisi yapıyor.
Erkeklerde erkeklik hormonunun üzerinde baskı yaparken, kadınlarda da kansere
neden oluyor. Bu yüzden kesinlikle cam şişelerden su tüketmeliyiz.  Bunun yanında sodyum benzoat bulunan tüm gıda
maddeleri ve ürünler kanserojendir.   

*** Yağlı gıda tüketerek obez olunmaz. Şeker ve şekerli
gıdalar kilo aldırır ve vücutta yağlanma yapar. Yediğimiz bütün şekerli gıdalar
asidiktir.

 ***Otistik çocuklar
bundan yirmi sene önce on beş binde bir görünürken,  günümüzde otizm yüz elli bir çocukta bir
görülecek kadar sıklaştı. Beslenme esnasında çocukların yemiş oldukları
gıdalar, yapılan aşılar, ebeveynlerin ağzındaki amalgamlar, dolgular
hastalıkları tetikleyen etkenler

 ** Plastik damacanalarda bulunan bisfenol-a, östrojen
etkisi yapıyor. Erkeklerde erkeklik hormonunun üzerinde baskı yaparken,
kadınlarda da kansere neden oluyor. Bu yüzden kesinlikle cam şişelerden su
tüketmeliyiz.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.