Çocukların ders çalışmak istememesinin altında hangi nedenler var
Bir çok aile
çocuklarının ders başına oturmamasından yakınır ve bunun çocuktan kaynaklandığına
dair bir suçlama ve ya hedef gösterme
sözkonusudur genelde. Üzerinde biraz kafa yorduğumuzda buradaki problemin
yalnızca çocuktan kaynaklanmadığını, onu derse ısındırmakta anne babanın
tavırlarının büyük etkisi olduğunu görürüz. Belki de çok zor olmayan bazı basit
uygulamalarla içinden çıkılmaz gibi görünen ve ailelerin kâbusu haline gelen “ders
çalışma”nın pek te zor olmadığını göreceğiz
Çocuk henüz;
– Sofradan kalkar
kalkmaz,
– Oyundan kopar
kopmaz,
– Sokaktan döner
dönmez,
– Okuldan gelir
gelmez…
– Misafirler
gider gitmez,
– Gezmekten dönüp
içeriye adım atar atmaz…
– Ona
anlattığınız masal biter bitmez,
– Onun için
okuduğunuz hikaye sona erir ermez,
– Size heyecanla
anlattığı okul ya da sokak anısını bitirir bitirmez…
hemen derslerini
çalışmaya, ödevlerini yapmaya teşvik edilmemeli, zorlanmamalıdır.
Hatta kısa bir
süre içinde teklif dahi edilmemelidir.
Çünkü;
Bazılarının
örneklerini saydığımız söz konusu işlemlerin, olayların düşünce yoğunluğu,
hayal etkisi, duygusal atmosferi çocuğun ufkundan henüz uzaklaşmamıştır.
Önce, bir süre
beklenerek bunun gerçekleşmesini ve o olaylardan ötürü çocukta oluşan hislerin
bulutlarının dağılmasını beklemelisiniz.
Bakar mısınız:
Az önce işten aç
gelip yemekleri sorduğu halde, siz sofrayı hazır ederken yan odada televizyonda
önemli bir programa odaklanan eşinizi, mis gibi sofraya “hemen” kaldırabiliyor
musunuz…
– “Dur biraz… Az
bekle… Hemen geliyorum…” dedikten neredeyse yarım saat sonra “nihayet” sofraya
teşrif edebiliyor bazen.
Siz bile, az önce
uğurladığınız misafirlerinizden sonra, konuşulanların, anlatılanların
etkisinden kurtulmadan hiçbir iş yapmayarak koltuğa gömülmediniz mi?
Duygularınız
biraz hafifleyince, düşünceleriniz dağılınca, ufkunuz açılınca ev işlerine
başlamadınız mı?
Anneler,
babalar ve yetişkinler bilmelidir ki;
– Hiçbir çocuk,
– Hiçbir
yetişkin,
– Hiçbir anne,
baba… Her an her işi yapmak üzere
“atmaca” gibi hazır duran varlıklar değildir.
Zira insanın
hisleri, duyguları bir önceki meşguliyetin etkisinden “hemen” arınamaz.
Yönelse bile o
zaman da, duygu kirliliği altında yöneleceği herhangi bir işte başarılı olamaz.
Bu tür bir
beklenti belki sadece;
Ruhsal dünyaları
bulunmayan “mekanik ya da elektronik” araç gereçlerden beklenebilir yalnızca...
Onlar,
programlandıkları işe başlamak üzere her an hazırdır.
Oysa insan;
Her an yemek
yemeye…
Her an su içmeye…
Her an oyun
oynamaya…
Her an merak
içinde bulunmaya…
Her an sevmeye…
Her an nefret
etmeye…
Hatta; her an
gülmeye...
Her an üzülmeye
bile hazır olamayabilen bir varlıktır.
Öyle olunca, siz
nasıl olur da çocuğunuzdan sizin dediğiniz zaman dersine oturmaya, istediğiniz
dersten başlamaya sevk edebilirsiniz?
Böyle bir çaba
içinde olmanız, çocuğunuzla ders ve ödev konusunda çatışma yaşamanız için yeter
de artar bile.
Bundan
dolayıdır ki;
Çocuğunuzun ders
çalışması için ona ebeveyni olarak şöyle destek sağlamalısınız:
Onun bir önceki
ruh halinden çıkıp yeni bir işe odaklanabilmesi adına çocuğunuzla “farklı”
konuda kısa konuşmalar yapabilirsiniz.
Örneğin:
– “Bugün ne güzel
de yağmur yağdı değil mi… Tarlaların tam da suya ihtiyacı vardı…
– Ben de küçükken
gezmeden dönünce çok yorgun hissederdim kendimi. Biraz dinlenir sonra
canlanırdım…
– Şu uzaktan
gelen köpek havlamaları çok ilginç. Sanki bir tehlike sezmişler gibi…
– Yemekten sonra
herkese birer kahve yapayım da mahmurluğumuz kalksın…” vs.
Özetle
anneler, babalar;
Çocuklarını her
an için ders çalışmaya, ödev yapmaya hazır olduklarını zannetmemelidir.
Onların bir
önceki işlerinden, meşguliyetlerinden, duygu dünyalarından dolayı içlerinde
bulundukları ruh hallerinden sıyrılmalarına zaman tanımalı, fırsat
vermelidirler.
Diğer taraftan
çocuk, hangi dersten başlayacağına, hangi ödevi önce yapacağına, hangisini sona
bırakacağına kendi karar vermelidir.
Bu konuda
anneler, babalar onlara öncelikler dayatmamalıdır
08 Ekim 2017 19:58