Kudüs kan ağlıyor. Evet, Kudüs ağlıyor; ama daha çok ümmetin
acınası haline ağlıyor. Kudüs'teki durumlar esasında bölük pörçük olmuş İslam
ümmetinin halini yansıtan birer aynadır. Neden mi? Çünkü bugün müslümanlar bir
olsaydı, tek yürek olsaydı, Kudüs bu halde olur muydu? Bu esarete, bu zulme göz
yumulur muydu? Müslüman bir kadının örtüsüne uzanan el dahi bir savaş sebebi
iken bugün ne oluyor da Müslüman müslümanın yardımına koşmuyor, derdi ile
dertlenmiyor? Sorun büyük: Yaşanıldığı zannedilen İslam, esasında yaşanmıyor.
Demek ki İslam hayatlara nüfuz etmiyor. "Biliyorum" denilen şeyler
tatbik edilmiyor.
Bu
gidişata "dur" demek için acilen çözüm üretmeliyiz. Özellikle biz
ebeveynlere çok önemli görevler düşmektedir. Anneler, babalar aynı
zamanda eğiticiler, hocalar; soralım kendimize: İslam'ın değerleri hakkında
çocuklarımız ne kadar bilgi sahibiler? Onlara İslam'ı yeteri kadar
anlatabiliyor muyuz? Kendimiz İslam'ı yaşayarak onlara örnek olabiliyor muyuz?
Özellikle anneler! Ne kadar mübarek ve mukaddes bir görevleri olduğunun
farkındalar mı acaba? Öyle bir görev ki, mükafatı ayaklarının altına serilmiş
cennet olan. Hiç zaman kaybetmeden bir an önce çocuklarımıza dini değerlerimizi
anlatmalı, hayatlarına geçirmeleri için çaba sarf etmeliyiz.
Burada
dikkat edilmesi gereken husus şu ki, hayatı bölüp parçalamadan bunu yapmalıyız,
yani laiklikiği andırırcasına İslam ayrı dünya işleri ayrı zihniyeti ile
yaklaşmamalıyız bu işe. İslam, kitaplara hapsolunmuş, sadece bilgi birikiminden
oluşmuş bir din değil. İslam yaşanılabilir, yaşanılması gereken, yaşanılması
emredilen bir dindir. Nasıl ki yemek yemeleri için kaşık-çatal, su içmek için
bardak, yazı yazmak için kalem tutmasını öğretiriz çocuklarımıza öyle ki
İslam'ı öğretmeliyiz onlara hayata tutunmak için. Çocuk yetiştirmede yapılan en
büyük hata kuşkusuz dünya ve ahiret işlerini birbirinden ayırıyor olmamız,
dünyaya yoğunluk verip ahireti erteliyor olmamızdır. "Çocuk okusun, adam
olsun, işi olsun ki sırtı yere gelmesin" anlayışına bir son vermeli,
dünyada değil ahirette sırtı yere gelmemesi için uğraşmalı, çocuğu buna teşvik
etmeli, İslam'ı ona sevdirmeli, yaşatmalıdır. İslam'ın sütunlarını,
değerlerini, neyi helal neyi haram kıldıklarını öğretmekle birlikte İslam
ümmetini ilgilendiren gündemin de sıkı takip edilmesi gerekmektedir.
Çocuklarımıza
yaşlarına uygun bir dille gündemden bahsetmekten geri durmayalım. Bugün
gündemimiz Kudüs ise çekinmeyelim onların yanında zalimlere beddua etmeye,
müslüman kardeşlerimize ise el açıp Allah'a yalvarmaya. Bırakalım, çocuk bilsin
ümmetin sorununu enine boyuna ki bugün hakkıyla ümmet olabilme, vahdet
içerisinde hareket etme hassasiyetini yitirdiğimiz yerde onlar bunun bilincinde
olsun, din kardeşinin sorunlarıyla dertlenmesini bilsin. Bugün kaç yavrumuz
Kudüs de, Suriye'de, Arakan'da vs. olup bitenleri bilmektedir? Kaç yavrumuz
islam davasını omuzlamaya aday? Tabi ya telefondan, sosyal medyaya takılmaktan,
yılbaşı kutlamalarından, kariyer hayalı kurmaktan, modaya ayak uydurmaktan,
sınavlardan, etütlerden...başlarını kaldıramayan yavrularımız, nerden bilsin
Kudüs'ü, Selahaddin-i Eyyubiyi...
23 Aralık 2017 11:02