Bize ne olduysa azar azar oldu. Nasıl mı? Önce “iletişim çağı”
denilerek, zamanın ve imkânların değiştiği çağın ilerlediği ve iletişim çağına
uymayan, bu tayfaya katılmayan geri kalmakla, gericilikle anıldı. Dünya küçük
bir köy haline geldi gelmesine ama biz nasıl bir hale geldik?
Hiçbir
şey dozunda kalmadığı gibi sosyal medya kullanımı da dozunda kalmadı ve birer
“sosyal medya hastaları” haline geldik. Artık insanlar birbirlerini ziyaret etmektense,
aramayı, hatta sosyal medyada paylaşılan fotoların altına yorumlarıyla
yaşadıklarını belli eder oldular. Gençler sırf paylaşacak güzel fotoğrafları
olsun diye mekân mekân gezer ve halden hale girer oldular.
Muhafazakâr
kesim ise sokakta gördüğünde selam vermeyeceği bir erkeğe veya bayana sosyal
medya üzerinden beğeni ve yorum yapmakta. Sosyal medya haram helal sınırlarını
zorlarken, ailede sohbet ve muhabbet kalktı, hatta aile bireyleri, kimin nerede
ve ne yaptığını sosyal medyadan öğrenecek bir kıvama geldi. Gençler sosyal
medyada zaman öldürürken, maneviyatlarını kötü yönde etkilediğinden habersiz ya
da farkında olarak kendisini bundan alamıyor. Çünkü zamanla bağımlı hale
getirildi. Beyinler uyuşturuldu ve değerler, artık sosyal medyada neye değer
veriliyorsa ne önemseniyorsa o kişilerin değeri haline geldi. Birer içi boş
insanlar haline getirilmeye çalışılan insanlık, bu büyük kitlesel oyuna geldi.
Gazetelerde
ve dergilerde TV de verilmek istenen mesaj önce fark ettirilmeden verilirken
şimdi ise alenen ve çekinmeden değerlere ve fikirlere dil uzatılmakta. Tam
anlamıyla bilinçli olmayan halk ise zamanla aynı yorumları yapmakta, hak olarak
gösterilen, aksine batıl olan davaları ve fikirleri savunur hale getirildi.
Gençler
ise takipçi, beğeni arttırma ve insanların ne aldığı ne verdiği, hangi ortamda
takıldığıyla meşgulken, bu meşguliyetin sonunun dedikodu, zan ve gıybete doğru
gitmesi de umurunda değil. Kendisini her gün bir adım daha gerileten sosyal
medya, genç üzerinde doyumsuzluk ve tatmin olamama duygularını kamçılıyor.
Rotasız, sınırları zorlayan, idealsiz, amaçsız bir hayat sunuyor. Aile
düzeninden, fertlerinden hoşlanmayan, onları cahil ve geri kalmışlıkla
suçlayan, elindeki telefonun markasını beğenmeyen, giydiği kıyafetin daha
bilindik bir markadan olmasını ve yaşam standartının daha iyi olmasını istiyor.
Bunların hepsine tek tek ulaştıktan sonra yine mutsuz ve umutsuz suçlayıcı
haline dönüyor. Elde ettiği şeyler onu sadece anlık mutlu edebiliyor, sonra
daha güzelini görüp ona sahip olunca mutlu olacağını ve başka bir şeye
ihtiyacının olmayacağını düşünüyor.
Müslüman
genç sosyal medyada bir çizgiye sahip olmalı. Takip ettiği sayfalar, meşgul
olduğu programlar, yaptığı yorumlar ve beğeniler bu çizgi üzerine olmalı.
Zamanını ve kullanma süresini iyi bilmeli ve sınırları içerisinde hareket
etmelidir. Çünkü biliyoruz ki sosyal medya ağına kişi kendisini kaptırdığında
kendine gelmesi ve bırakabilmesi çok zordur. İslami değerlerinin elinden kayıp
gitmesini izlemeyi bırakıp, bir an önce silkelenmeli ve değerlerinin farkına
yeniden varmalıdır. Sosyal medyanın sersemliğinden kurtulma derdine
düşmelidir.
31 Aralık 2017 11:49