Bilge Kadın
İki arkadaş yolda
yürürler. Yol arkadaşlıkları da
dostlukları da sağlamdır. Fakat, yolda giderlerken bir konu üzerinde
tartışırlar. Arkadaşlardan biri diğerinin suratına öfkeyle bir tokat vurur. Arkadaşının
suratı acır. Oturur, topragın üzerine
“En sevdiğim arkadaşım bu gün bana bir tokat vurdu” diye yazar.
Öfkeler dinmiş yola
devam ederler. İki arkadaş bir süre yol
katettikten sonra bir nehire ulaşırlar.
Suratına tokat atılan arkadaş nehire düşer ve boğulmak üzeredir. Tokat
atan arkadaş yine tokat attığı arkadaşı
boğulmaktan kurtarır.
Bu kez taşın üzerine
“En sevdiğim arkadaşım bu gün beni ölümden kurtardı” diye yazar.
Bu durum arkadaşının da dikkatini
çeker ve sorar ; “Bir tokat attım, bunu toprağın üzerine yazdın, fakat, seni
boğulmaktan kurtardım onu taşın üzerine yazdın!?”
Bu soru üzerine
dostu cevab verir. “Seni rahatsız eden
dostların ismini toz toprak üzerine yazmalısın ki, bu rüzgarrla yağmurla yok
olup gitsin. İçinde kalıp seni rahatsız etmesin. Oysa seni kurtaran dostunu da taşın üzerine
yazasın ki, kalıcı olsun, rüzgarla yağmurla
yok olup gitmesin”
Dostluklar ve yol
arkadaşlığı, görünen değil görünmeyenle ölçülür. Yüzüne vurup acıtan değil,
seni düşmekten kurtandır.
Mevlana’nın
ifadesiyle, “İnsan gözden ibarettir aslında geri kalan cesettir. Göz ise ancak gerçek dostu görendir”
12 Ocak 2018 14:42