Yaratanın, yarattıklarına verdiği en kutsal duygudur merhamet.
Yeri gelir içimizi ısıtandır merhamet. Kendisinden mahrum olan bedbahtların
canileştiği, aşağıların aşağısına düştüğüdür merhamet. Din, dil, ırk, cinsiyet,
yaş vb. farklara bakılmaksızın sahibine muhabbet duymamızın müsebbibidir
merhamet. Bugün insanlık adına en fazla ihtiyaç duyduğumuzdur merhamet.
Diplomalardan, makam-mevkilerden, unvanlardan ve kıymet verilen tüm
değerlilerden daha mühim daha kıymetlidir merhamet. Aslında insanı, insan yapan
MERHAMET değil midir?
Kimi
zaman yalınayak, çamur yollarda yürüyen mülteci bir çocuğun gözleriyle; kimi
zaman Arakanlı Müslüman bir kadının çaresizliği haykıran gözleriyle; kimi zaman
evi başına yıkılan bir adamın âhlarla, feryatlarla dolu gözleriyle dilendiği,
kalbinin en derinliklerinden arzuladığı acıma duygusu...
Bunca
vahşetin, çaresizliğin karşısında ellerimiz, ayaklarımız bağlıyken, vicdansız
faillere beddua ederken hatta bazen öfkeden gözlerimiz dolarken bir Hadisin
sıcaklığı sarar yüreğimizi “Allah, insanlara merhamet etmeyene rahmette
bulunmaz.” Bu Hadis-i Şerifin üzerine Zilzal suresi ayrı bir ferahlık verir
kalplerimize “Her kim zerre kadar kötülük işlerse karşılığını görecektir.” Hamd
olsun ki merhamet etmeyene merhamet edilmeyecek; zalimin zulmü yanına kâr
kalmayacak, mazlumun hakkı kaybolmayacak; Adil olan Allah zulmedene de
sabredene de karşılığını fazlasıyla verecektir.
Allah'ım
merhametsizleri bize musallat etme -peygamber- duasıyla... Allah'a emanet
olun. Selam ve dua ile...
19 Ocak 2018 14:41