Bazen çok basit zannettiğimiz bir kavramın
veya sözcüğün arkasında anlam derinliği ve muhteşem bir gizemlilik yatabilir.
Böyle bir kelimeyi veya kavramı cümlelerimizin içerisinde hiç de fazla
derinlemesine düşünmeden kullanabiliriz.
İşte, size bir örnek: "Akla gelmek"
Hiç düşündünüz mü "akla gelmek" nedir diye?
Aniden aklınıza geliverir. Yolda yürürken, dişinizi fırçalarken, keyifle
kahvenizi içerken, bir arkadaşınızla sohbet ederken birdenbire aklınıza
geliverir. Tıpkı, Arşimed'in hamamda tası yüzerken, çırılçıplak dışarı fırlayıp
"Buldum buldum!" diye bağırması gibi. Sonuçta, Arşimed suyun kaldırma
kuvvetini ortaya koymuştur. Veya ünlü İngiliz fizikçisi Newton'un bir elma
ağacının altında otururken, kafasına düşen elmadan sonra aklına geliveren,
yerçekimi kuvveti gibi. Penisilinin bulunuşu yine bir tesadüf eseridir. Nobel
ödülü almış bilim adamlarının hayatlarını okuduğunuz zaman hemen hepsi
buluşlarını, çalışmaları esnasındaki bir tesadüfi olay ile ortaya koymuşlardır.
2000 yılının kimya dalında Nobel ödülünü alan G.
Macdiarmid, aynı şekilde yanlışlıkla yaptığı bir deneyin sonucunda buluşunu
ortaya koymuştur. Yıllardır üzerinde çalıştığı deneyi incelemiş ve bir gün
deneydeki hata onun bir anda bilimsel bir gerçeği görmesine neden olmuştur.
Ancak, hiçbir buluş tesadüf değildir. Yüce kitap: "Biz katımızdaki ilmi
sırası geldikçe indiririz" buyurmaktadır. Zamanı geldiğinde baktığınız,
incelediğiniz, araştırdığınız şeyi görmeye başlayıverirsiniz. Göz bakar, bir
türlü göremez. Görmeye başladığımızda anlarız ve idrak ederiz. Bakıp da
göremediğimiz o kadar çok şey var ki... İlk gördüğümüz anda ağzımızdan çıkan
bir "Aaaa"dır. Bu bir şaşkınlığın, hayretin veya heyecanın
ifadesidir. Arkasından haklı olarak "Haaa" şeklinde çıkan ses, olayı
anlamış ve çözmüş olmanın ifade tarzıdır. Nihayet en sonunda "Yaaa"
şeklinde çıkan ses ise, demek bütün olay buymuş demenin diğer bir ifade
tarzıdır.
Değerli okuyucu, her buluşun, her keşfin bir vakti, bir
zamanı vardır. O vakit ve zaman gelmeden o buluşu yapmak mümkün değildir.
Kütüphaneler dolusu kitapları okuyup bitirsek dahi, o buluşu yapamayız. Ancak
bilinmesi gereken bir gerçek şudur. Hiçbir çaba, hiçbir çalışma boşuna
değildir. Mutlaka bunun karşılığı alınır. Hiçbir emek boşuna değildir. Hiçbir
çalışma karşılıksız değildir. Tesadüf eseri olsun veya olmasın ortaya konmuş
olan başarının arkasında o anda "akla gelmek" yatar. Akla gelmek,
diğer bir anlamda ilhamdır. İşte, ilhamı veren veya ilham eden yüce Allah'tır.
Yıllardır üzerinde çalıştığı araştırmaya bakan bilim adamı, bir anda görmeye
başlamıştır.
Allah, bizleri bakanlardan değil, görenlerden eylesin.
25 Ocak 2018 20:17