''Doğal'' olan her zaman ''zararsız'' mı?. Toplum nezdinde doğal olan bitki, meyve, sebze gibi yiyeceklerin zararsız olduğu sanılıyor ancak her şeyin fazlası zarar veriyor. Doğal olan her şey zararsız diye bir şey yoktur, fazla alındığında tedavi süreçlerini daha da uzatabiliyor sağlığımızı olumsuz yönde etkiliyor.
Beslenme ve Diyet Uzmanı Tuğçe Aytulu, Çağımızın yaygın
hastalıklarından kanserin tedavisi sırasında beslenmenin önemine vurgu yaparak
şunları söyledi: “Kemoterapi alırken fazla greyfurt ve nar suyu içmek yarardan
çok zarar getirebilir. Kaynatılarak veya tablet formunda bilinçsizce kullanılan
bazı bitkiler, karaciğer enzimleri gibi kanda bazı değerlerin artmasına neden
olup, kemoterapinin aksamasına bile sebep olabilir. Bu durumda her ‘doğal'
olana ‘zararsız' demek yanlış olur”.
Ameliyat,
kemoterapi, radyoterapi, immünoterapi gibi yöntemlerin tek başına veya birlikte
kullanıldığı kanser tedavisinde, hasta ve yakınlarının kontrolünde seyreden
beslenmenin büyük önem taşıdığını belirten Aytulu: “Tedaviler sırasında doğru
beslenme yöntemlerini bilmek hastanın tedaviyi rahat geçirmesi ve konforu
açısından oldukça önemli. Ancak bazı durumlarda hasta ve yakınları doğru
beslenmeyle yetinmeden, destek ürünler, bitki kürleri gibi yöntemlere
yönelebiliyor. Bilinçsizce veya kulaktan dolma bilgilerle uygulanan yöntemler,
hastanın tedavisinin daha da zorlaşmasına neden olabiliyor. Örneğin
kemoterapiye bağlı bulantılar yaşanırken kaynatılmış bazı bitki sularının
tüketilmesi bu bulantıların daha da artmasına neden olabiliyor.” dedi.
Hastaların
tedaviye destek olduğuna dair bir kanıtın olmadığı veya içinde ne olduğundan
emin olunmayan bitki özleri gibi ürünlerden uzak durması gerektiğine vurgu yapan
Aytulu: “Bazı bitkiler ve gıdalar kemoterapilerle etkileşime girebiliyor. Bu
durumda tedavinin etkisi bozulabiliyor. Örneğin greyfurt ve narın içinde
bulunan bazı maddeler çoğu kemoterapi ajanıyla etkileşiyor ve ilaçların
etkilerini istenmeyen şekilde artırabiliyor veya azaltabiliyor. Dolayısıyla
kemoterapi alırken aynı esnada çok miktarda greyfurt ve nar suyu içmek yarardan
çok zarar getirebiliyor.” şeklinde konuştu.
Bitkiler “doğal” ama “zararsız”
mı?
Kaynatılarak
veya tablet formunda bilinçsizce kullanılan bazı bitkilerin kanda karaciğer
enzimleri gibi bazı değerlerin artmasına, hatta kemoterapinin aksamasına bile
sebep olabileceğine değinen Aytulu: “Her ‘doğal' olana ‘zararsız' demek yanlış
olur. Birçok ilaç da aslında bitkilerden elde edilmektedir. Ancak bu ilaçlarda
doz, kullanım şekli, olabilecek yan etkiler bilinir. Doktorlar bu yan etkilerle
karşılaştıklarında ne yapacaklarını bilir. Ama bitkisel ürünlerde doz, yan etki
gibi önemli noktalar soru işaretidir. Bu sebeple bilinçsizce tedavi edici amaçlarla
kullanılmamalıdır.” İfadelerini kullandı.
Bitkilerle “tedavi etmek”
mümkün mü?
Vinka
alkoloidleri gibi bitki kökenli ilaçların kanser tedavisinde kullanıldığını
belirten Aytulu: “Herhangi bir diyet modelinin herhangi bir kanser türünü
tedavi ettiğine yönelik hiçbir kanıt bulunmuyor. Bazı kanser türlerinin
önlenmesinde beslenme şekli son derece önemli yer tutuyor. Kanser tedavisi
sırasında bazı yan etkilerin azaltılmasında beslenme önemli yer taşır. Kanser
tedavisinden sonra sağlıklı beslenme sürdürülmelidir. Örneğin sağlıklı kiloda
olmak meme kanserinin tekrarlamasını önlemede yardımcı faktörlerden biridir.
Ancak sadece beslenmenin kontrol edilmesi ve egzersiz yapmamak, sigara içmek
gibi diğer faktörlerin önemsenmemesi, kanserden korunmak için tek başına
yeterli olmayabilir.” İfadelerine yer verdi.
Aytulu kanserden korunmak için
beslenmede dikkat edilmesi gerekenleri ise şöyle sıraladı:
•
Her türlü sebze çeşidini içeren bir beslenme şekli benimsenmeli. Haftanın bazı
günlerinde kuru baklagiller tercih edilmeli.
•
Günde en az 5 porsiyon her renkten olan sebze ve meyvelerden tüketilmeli.
Farklı renklerdeki sebze ve meyveler fitokimyasallar olarak bilinen sağlığı
geliştirici öğeler içerir. Örneğin turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler
ve sarı kök sebzeleri karışık olarak gün içinde kullanılmalı.
•
Her gün yüksek posa içeren kuru baklagil, tam tahıllı ekmek ve tahıl çeşitleri
tercih edilmeli.
•
Özellikle hayvansal kaynaklı yüksek yağlı gıdalar sınırlanmalı. Az yağlı süt ve
süt ürünleri tercih edilmeli. Buğulama ve haşlama gibi düşük yağlı pişirme
teknikleri kullanılmalı.
•
Tuzlanmış, tütsülenmiş ve salamura gıdalar daha az tercih edilmeli.
•
İdeal kilo korunmalı ve fiziksel olarak aktif olunmalı.
•
Alkol tüketimi azaltılmalı.
•
Gıdalar güvenli ve sağlıklı yöntemlerle saklanmalı.
•
Marketten alışveriş yaparken gıdaların çeşitliliğine dikkat edilmeli.
•
Dengeli beslenmediğini düşünen hastalar diyetisyen yardımı almalı.
06 Şubat 2018 14:08