Biz ebeveynler, çocuklarımızın özünde yatan çocukluk sırrını
ortaya çıkartan bir sır bekçileriyizdir. Onları zorlayan, onların fıtratlarını
hesaba katmadan kendi arzu ettiği gibi şekillendiren ölçü bekçileri değilizdir.
Maalesef çoğu zaman bu şekilde yaparak çocuklarımızın ruhunu öldürüyoruz ve
sonra bir ömür boyu diriltmek için çabalıyoruz.
Ruhunu kısa bir süre önce biz ebeveynlere teslim eden çocuklarımız, bir süre
sonra yaşama olan güvenlerini kaybediyor. Yaşamı kendi öz güvenleriyle
sürdüremeyince bizlerin ruhuna yapışık olarak yaşamlarını sürdürmeye
kendilerini mecbur hissediyorlar.
Tabii
bizler bu durumu lehimize zannederek övünürüz. Çocuklarımızın bize karşı
bağlılığından, bizlerden başka yerde yaşam süremediklerinden hatta kendi
başlarına başka şehirde okul okumak istemediklerinden dolayı övünür dururuz.
Halbuki çocuklarımızın bu durumundan dolayı övünmek yerine, onların yaşamlarını
şekillendirecek kadar cesur, özgüvenli olamamalarının yasını tutmamız gerekir.
Bazılarımız
da vardır ki, çocuklarımızın bizden nasıl da sorunsuz ayrılabildiğini, bağımlı
olmadan nasıl da yaşama cesurca atılabildiğini keyifle anlatırız. Bunların
içerisinde bir kısmımız haklıdır. Ama bir kısmımız çocuklarımıza zoraki kişilik
oluştururuz ve farkına varmadan onları duygusuzlaştırırız. Fakat
çocuklarımız sorunsuz bir ayrılık gerçekleştirmiyor. Zorlamalar sonucu
duygusuzlaştıklarından, anne baba sevgisini yeterince hissedemediklerinden
dolayı, onlardan ayrılmanın veya ayrılamamanın duygu dünyalarında oluşturduğu
yokluğu hissedememektedirler.
“Zoraki kişiliği” nasıl
tanırız?
Zoraki
kişilik oluşumları esnasında duygu dünyasını kaybetmiş çocuklar çok
hırslıdırlar, yenilgilere öfke ile tepki verirler. Başarısızlıklara
tahammülleri yoktur. Bu kişiler dışarıdan çok güçlü gibi görünür fakat ruh
dünyalarında çaresiz ve bitkindirler.
Aslında
birçoğumuz kendi üzerimizde oluşturulmaya çalışılan zoraki kişiliğin
kurbanıyızdır. Fakat hayatımızda başarılı olmamızı bize yapılan baskıdan
kaynaklı sanıp çocuklarımızın da kişiliklerinde zoraki değişikler yaparız. Bunu
bir iyilik sanırız. Çocukları belli bir kalıba sokmaktansa bırakalım
çocuklarımız içindeki çocukluk sırrını yaşasın. Belki bizler çocukluk edemedik
ama emanetlerimiz çocukluk edebilsin.
Kaynak:DOĞRUHABER
14 Şubat 2018 14:48