Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim`de en çok üzerinde durulan temel kavramlar “dünya hayatı, dünya öte, dünya ahiret” konularının önemli yer tuttuğu görülür.
Kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim`de en çok üzerinde durulan temel kavramlar
“dünya hayatı, dünya öte, dünya ahiret” konularının önemli yer tuttuğu görülür.
Kur’an’a göre insanoğlunun üzerinde yaşaması için yeryüzü var edilmiş, insanın
doğumundan ölümüne dek geçirdiği zaman dilimine de dünya hayatı denmiştir.
Kur’an-ı Kerim dünya hayatının insan için önemini ve değerini reddetmemiş
olmakla birlikte gerçek ve sonsuz hayatın bu dünya hayatı olmadığını, bu
dünyadan daha güzel bir hayatın ölüm ötesi hayatta insanı beklediğini ve bu
sonsuz saadet hayatını kazanabilmesi için dünyanın aldatıcı güzelliğine kanmaması
ve dünya hayatına bağlanmaması gerektiğini önemle vurgulamıştır.
İslam bu dünya hayatının fâniliğinin yanında her bir ferde ayrı önem
vererek insanın ne kadar değerli ve yaratılanların en şereflisi (eşref-i
mahlûkat) olduğunu günümüz insanlarına hükümleriyle vurgulamıştır. Hiç kimsenin
-dili, ırkı, rengi ne olursa olsun-hiç bir insanın diğer bir insana üstünlük
sağlayamayacağını dile getirmiştir. Medeni, barışçıl, huzur ve adalet içinde
bir toplumun oluşumu için bunu şart koşmuş ve ırkçılığı tamamıyla yasaklamıştır.
Tarih boyunca üstün sayılan ırkların diğer ırklar üzerinde egemenlik kurma
ve sömürme girişimleri olmuştur. Toplum arasında dayanışma ve birliği yok
etmiş, zulüm ve asimilasyonlara sebep olmuştur.
Bu fikir, insanı dünyaya daha fazla bağlamış, ebediyyen dünyada kalacağı
zannına sebep olmakla birlikte acziyet ve fakrını insanoğluna unutturarak
insanın bu dünyada sonsuza dek hüküm süreceği düşüncesine sürüklemiştir.
Oysaki bunun genel ve temel bir çözümü vardır. İslam kardeşliği adı altında
birleşerek rengi, ırkı, dili ne olursa olsun insanlar arasında ayrım
yapmaksızın onu din kardeşi kabul etmek ve İslam kardeşliği sancağı altında
yekvücut haline gelmek...
Peygamberimizin buyurduğu gibi “Arabın Arap olmayana, beyaz renklinin
siyaha üstün olmayacağını, üstünlüğün yalnızca takva ile olduğunu “ bilerek hal
ve davranışlarımızı bu bilinçle şekillendirmek gerekir. Ebediyyen sahibi
olmayacağımız bu dünyada, fâniliğimizi, acziyet ve fakrımızı unutarak, üstünlük
sağlayarak ne kadar mantıksız ve zalimane bir amel yaptığımızın farkında
olmamız gerekir.
Unutmamalıyız ki üstünlük yalnızca takvayladır.
14 Şubat 2018 13:29