Vahşi Rekabet ve İsar

 

16 Nisan 2018 14:50
Vahşi Rekabet ve İsar





  Kendileri ihtiyaç içinde oldukları halde, onları nefislerine
tercih ederler” buyrulur. Ayeti kerime, isar konusunu haber vermektedir.

“…Kendileri ihtiyaç içinde oldukları halde, onları nefislerine tercih
ederler” buyrulur. Ayeti kerime, isar konusunu haber vermektedir. Ayette geçen “hasasa” kelimesi,
has kelimesiyle aynı köktendir ve “şiddetle muhtaç olmak, açık
vermek” manasındadır. Ayrıca has kelimesiyle bağlantılı olarak
kelime, “umumun” zıddıdır. İsar da “tesir ve
eser” kelimeleriyle aynı köktendir. Buna göre ayeti kerime; ekonomik
ve siyasi, bireysel ve sosyal sahalarda hüküm ifade etmekte, bu manada çok
mühim ahlaki ve ameli ilkeler vazetmektedir.


Hasasa kelimesi, bir yönüyle “açık vermek” anlamındadır. Bu da
günümüzde bireysel ihtiyaçtan çok ticari ve iktisadi hayata dair anlam ve hüküm
ifade etmektedir. Yani Ayeti kerime, bu manada sadece bireysel ihtiyaçlar için
değil, ticari açığı olan Müslüman esnaf ve tacirlerin ve diğer iş erbabının
durumuna da el atmaktadır. Oysa bunların bireysel anlamda bir ihtiyaçları
yoktur. Fakat örneğin bunların ticari olarak ödemelerde açıkları varsa bunlar
da ayetin isar hükmüne dâhildir. Bunlar için de İsar mevzu bahistir. Böylece
ayet; Müslüman iş adamlarına, tacirlere, esnafa ticari hayatta fevkalade büyük
bir ahlak, erdemli bir zihniyet kazandırmaktadır. Bu da Liberal-kapitalist,
piyasa ekonomisinin tam zıttı bir sistemin inşasını sağlamaktadır. Kapitalist
ve liberal piyasada katı ve acımasız bir rekabet söz konudur. Değil başkasının
açığını kapatmak, bu tür piyasa şartlarında insanlar elinden geldiğince
başkalarının açığını yakalamaya çalışır. Bir kere bunu yapmamak, liberal piyasa
kurallarına aykırıdır. Bu piyasa şartlarında rekabet esas olduğu için herkes
birbirinin rakibidir. Böyleyken insanların birbirlerinin açığını kapatması
düşünülebilir mi? Ama İslam, aksini tavsiye ediyor. Çünkü İslam; maddeci ve
garantici bir anlayışı değil, tevekkülü, gaybe imanı esas alıyor. Hesabı değil,
ihtisabı dikkate alıyor İslam. Yani hesapların yanında ihtisabın olduğunun asla
unutulmamsı gerektiğini buyuruyor. Böyle düşünüldüğünde, böyle kanaat
edildiğinde insanlar bir gün sonraki ödemelerini düşünerek kardeşlerinin
açığını kapatmaktan çekinir mi? Bu şekilde davranıldığında piyasanın atmosferi
düzelir. Piyasa hayır ve bereketle akar. Peygamber(sav): “rahmet edin
ki rahmet edilesiniz” buyurur. Acımasız ve ahlaksız rekabet, piyasada
negatif bir akımın meydan gelmesine sebep olur.


Hasasa kelimesinin diğer anlamı ise normal ferdi ihtiyacı ifade etmektedir.
Buna göre ayeti kerime; şahsi ihtiyacı olduğu halde başkalarını kendine tercih
etmeyi tavsiye buyuruyor. Bu, yukarıdaki “ödemelerdeki açık” mefhumundan
farklıdır. Buradaki ihtiyaç, temel ihtiyaçtır. Ama buna rağmen başkalarını
kendisine tercih edebilmeyi ifade ediyor. Esasen Eshab-ı kiram, bu vecihten
ayeti tatbik etmiştir. Fakat Ayeti kerimenin anlamı ve de mesajı bununla
hasredilemez. Ayet, yukarıda ifade edilen durumu da yani ödeme açığını da
kapsamaktadır.


Hasasa kelimesi, “hususi” kelimesiyle de bağlantılıdır. Has-husus kelimesi
de “özel”manasındadır ve ammenin zıddıdır. Buna göre Ayet-Allah
bilir- şahsın özel menfaatlerinden gerektiğinde ammenin maslahatı yönünde
feragatta bulunmasını tavsiye ediyor. Yani genelin hayrını, kendi özeline
tercih etmek şer’i bir zorunluluk olmasa bile tavsiye edilen bir erdemliktir.
Diğer bir ifadeyle Cemaatin maslahatını kendi özeline, ferdî maslahatına tercih
etmektir hasasa. Çünkü kendine has olan şeye insanın zaafı çoktur ve bunu en
önemli ihtiyaçtan daha çok önemser. İnsan, kendine has olandan kolay vazgeçmez.
Ama nefsine rağmen ve Ammenin-Cemaatin maslahatı için bundan vazgeçerse bu da
bir nevi İsardır.


“Ve yü’sirüne ala enfüsihim velev kane bihim hasasah onları kendi
nefislerine tercih ederler, velev ki onlar de bir ihtiyaç olsa bil ” ayetinde “ala” harfi
ceri “üstünde tutmayı” ve“bir şeye rağmen bir işi yapmayı” ifade
eder. Yani isar, nefsine rağmen başkasını kendine tercih etmek, üstün
tutmaktır. Çünkü İsarın tesir ve eserle bağlantısı vardır. Demek ki, isarın
tesir etme yönü söz konusudur. Tesir, iz bırakır. Bu da en sonunda eser olur.
Buna göre isar, sahibi için nihai olarak ve mutlak surette bir eserdir.
Nefsinin aleyhine ve nefsine rağmen vaki olan isar, öyle olur ki sahibinin
nefsinin lehine olur. Nefsin aleyhine görünen o isar, önce nefsin üzerinde bir
tesir bırakır sonra da bu tesir Allahın izniyle esere dönüşür. 

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.