En Değerli Ziynet İffettir

 

23 Nisan 2018 16:34
En Değerli Ziynet İffettir





  Sözlükte "haramdan uzak durmak, helâl ve güzel olmayan söz ve
davranışlardan sakınmak", ahlâkî bir terim olarak, kişiyi bedenî ve maddî
hazlara aşırı düşkünlükten koruyan ‘erdem’ olarak tarif edilen iffet, en büyük
ahlaki özelliktir.

Bismillahirrahmanirrahim

 

Sözlükte "haramdan uzak durmak, helâl ve güzel olmayan söz ve davranışlardan
sakınmak",  ahlâkî bir terim olarak, kişiyi bedenî ve maddî hazlara
aşırı düşkünlükten koruyan ‘erdem’ olarak tarif edilen iffet, en büyük ahlaki
özelliktir.

 

Çoğu zaman “iffet” deyince insanların aklına ilk olarak, “ar ve hayâ sahibi
olmak”, “namuslu olmak” gelir.

 

Peki, bu erdemli davranışı Kur’an-ı Kerim hangi çerçevede değerlendirir?

 

İlk olarak; “(Sadakalar) kendilerini Allah yoluna adayan,
yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı
(dilenmedikleri için), bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden
tanırsın. İnsanlardan arsızca (bir şey) istemezler. Siz hayır olarak ne
verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir.”

 

Bakara Suresi’nin 273. ayet-i kerimesine baktığımızda, iffet ile kastedilen
hayâ duygusuna sahip olmaktır. 

 

Bu duyguya sahip olanlar ancak, ‘arsızca’ insanlardan bir şeyler
isteyemezler. Ne kadar muhtaç da olsalar el açıp söyleyemezler.

 

Hayâ, öyle bir duygudur ki kişiyi her türlü fahşadan ve münker işten
alıkoyar. Ne güzel buyurmuş Efendimiz (SAV);

 

“İlk peygamberlerden itibaren halkın hatırında kalan
bir söz vardır: UTANMADIKTAN SONRA DİLEDİĞİNİ YAP!” (Buhari) 

 

“İffet sahibi” lafzı kullanılınca birçok insanın aklına hiç şüphesiz ki Hz.
Meryem ve Hz. Yusuf (AS) gelmektedir. Her ikisi de kendileri için seçilen
imtihanı en güzel şekilde geçmişlerdir.

 

Kur’an-ı Kerim Hz. Meryem için şöyle bir ifade kullanmıştır;

 

“İffet ve namusunu gerektiği gibi koruyan Meryem’i de
an. Biz ona ruhumuzdan üfledik, hem onu, hem oğlunu cümle âlem için bir ibret
yaptık” (Enbiya,
91)

 

Kıyamete kadar Hz. Meryem, bu özellikleri ile anılacaktır. Ve diğer bir
iffet timsali Hz. Yusuf (AS) için, Kur’an-ı Kerim şu ifadeleri kullanır;

 

“Andolsun, kadın ona (göz koyup) istek duymuştu. Eğer
Rabbinin delilini görmemiş olsaydı, Yusuf da ona istek duyacaktı. Biz, ondan
kötülüğü ve fuhşu uzaklaştırmak için işte böyle yaptık. Çünkü o, ihlâsa
erdirilmiş kullarımızdandı.” (Yusuf / 24)

 

Daha sonra azizin karısı, kendisini kınayan şehrin diğer kadınlarını davet
edip, Yusuf (AS)’u karşılarına çıkartıp, Hz. Yusuf’un güzelliğinden
parmaklarını kestiklerini görünce şöyle demiştir;

 

“İşte bu, beni hakkında kınadığınız kimsedir. Andolsun, ben ondan murad
almak istedim. Fakat o, iffetinden dolayı bundan kaçındı. Andolsun, eğer
emrettiğimi yapmazsa, mutlaka zindana atılacak ve zillete uğrayanlardan
olacak.” (Yusuf, 32)

 

Ayetin tabiri ile bu sözlerin üzerine Hz. Yusuf (AS)’un karşılığı;

 

“Ey Rabbim! Zindan bana, bunların beni davet ettiği
şeyden daha sevimlidir. Onların tuzaklarını benden uzaklaştırmazsan, onlara
meyleder ve cahillerden olurum. Dedi.”(Yusuf / 33)

 

Bu gerçekten pek çetin bir imtihandır. Onun içindir ki Resulullah (SAV),
Allah’ın arşının gölgesinden başka, hiçbir gölgenin olmadığı mahşer yerinde
gölgelenecek yedi sınıf insandan birinin de, zengin ve güzel bir kadın
tarafından beraberlik teklif edilince ve “Ben Allah’tan korkarım!” deyip
yaklaşmayan kişiler olacağını müjdelemiştir.

 

Namusun muhafazası olarak aldığımızda iffet, kişinin gözünü, gönlünü her
türlü günahtan uzak tutar. Bu çağdaş! Zamanda insanların en çok muhtaç olduğu
özelliklerden bir tanesidir iffet. Bu duygunun olmadığı toplumlarda yaşayan
kişilerin nasıl buhranlar geçirdiği, görsel ve işitsel yayınlarla herkesin
malumudur artık.

 

Ne güzel dua etmiştir Resulullah Efendimiz (SAV);

 

“Allahım! Senden hidayet, takva, iffet ve gönül
zenginliği isterim.” (Müslim)

 

Yine mü’minlere hitabında;

 

“Her kim ağzına ve cinsel arzularına hâkim olacağı
konusunda bana söz verirse ben de onun cennete girmesine kefil olurum.” (Buhari, Tirmizi)

 

Toplumda “iffetli” veya “iffetsiz” denilince ilk akla gelen her ne kadar
kadınlar olsa da, Rabbimiz (CC), bu konuda kadın ve erkek ayrımına gitmemiştir.

 

Hatta “Mü’min erkeklere söyle, gözlerini haramdan
sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe
yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır.” (Nur 30) ve “Mü’min kadınlara da
söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar…” (Nur
31) ayeti kerimelerine baktığımızda erkekler kadınlardan önce
zikredilir.

 

“Harama bakmak, şeytanın oklarından zehirli bir oktur.
Bu sebeple, Allah’tan korktuğu için harama bakmayı terk eden kimseye, mükâfat
olarak Allah öyle bir iman verir ki,  onun tadını kalbinde
hisseder.” (Hakim)

 

Göz harama bakınca şehevi duygular çoğalır, kalbi ve gönlü bu duygu meşgul
edince, ar ve hayâ duygusunu da yavaş yavaş yitirmeye başlar insan. Göz
alışınca, belli bir süre sonra iffetsiz davranışlar normalmiş gibi,
hissedilmeye başlanır. Hayâsızlığın yayılmasını isteyen şeytan ve dostları tarafından,
insan dört bir yönden kuşatılmıştır. Hayâ sahibi olmak, iffet ve namusa değer
vermek neredeyse kınanan davranışlar arasına girdi.

 

Şunu unutmamak gerekir ki sağlıklı, huzurlu ve güvenli bir gelecek
isteniyorsa, insanın fıtratında var olan öz değerlere kıymeti arttırmak
gerekir. Küçük yaşlardan itibaren, çocukları bu ziynetlerle süslemek gerekir ki
yetiştiklerinde bu anormallikler normalleşmesin. Küçük beyinlere “utanma”,
“utanılacak bir şey yok” sözlerini tekrarlamak yerine, hayânın güzelliklerinden
bahsetmek ile inşa etmeliyiz kişiliklerini.

 

Şu ayeti kerimede bahsedilen özelliklere sahip olan insanlardan oluşacak
bir gelecekte, hangi din ve ırktan olursa olsun, bütün insanlar ve mahlûkat
güven ve huzur içerisinde yaşayacaklardır.

 

“Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar,
mü`min erkeklerle mü`min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru
erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah`a
derinden saygı duyan erkekler, Allah`a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka
veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan
kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah`ı
çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah
bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır.” (Ahzab / 35)

 

Diğer taraftan, “Mü’minler arasında
hayâsızlığın yayılmasını arzu edenlere, işte onlara, dünya ve âhirette can
yakıcı azab vardır.”  (Nur / 19)  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.