İnsanoğlu sağlığını
nasıl koruyacağı konusunda sürekli bir arayış içinde olmuştur. Sağlık
konusunda bir çok kitap yazılmış, konu uzmanlarının sayısız açıklamaları gazete,
dergi, sağlık sitelerinde ve bir çok yayın organında muhataplarına sağlıklı
yaşam konusunda yol göstermiş ışık tutmuştur. Son yıllarda teklonojinin ve
özellikle sosyal medyanın gelişmesiyle insanlar
istediği bilgilere çok kısa zamanda ulaşmanın rahatlığına kavuştu.
Sağlıklı beslenme, gıdaların besleyici özellikleri, içerdiği vitamin mineral
vb. bilgilere ulaşmak artık eskiye kıyasla çok kolay. Bazen bu bilgilerin
yoğunluğu ve çeşitliliği, hangisinin daha güvenilir olduğu ve ya hangisinin
uygulanması ve ya uygulanmaması gerektiği sorusunu da beraberinde getiriyor. Son
yıllarda kan gruplarına göre beslenme konusunda yazılan bir çok kitap, makale
ve bilgilendirme amaçlı yazılar güzel olmakla birlikte yeterli olmamaktadır.
Zira geleneksel tıbbın bu konuda daha
geniş kapsamlı olduğunu belirtmek gerek.
Oysa kan grubu ile tedavi veya beslenme yeterli olmadığı gibi sınırlı
bir uygulamayı içermektedir. Bu konuda geleneksel tıp ve kan grubu ile tedavi
ve beslenmeyi değerlendiren Fatih Sinay’ın yasızını paylaşıyoruz
Kan gruplarının tanımlanması ve tasnifi/sınıflandırılması
1900lerin başında Avusturyalı Doktor Karl Landsteiner ile başlar. Geçmişi iki
yüz yıla ulaşan bu tasnif ve teşhis sistemi günümüzde cerrahi operasyonlarda
ağır kan kaybı durumlarında yüzlerce hayat kurtarılmasına fayda sağlamıştır.
Kan grubu insanda ilik nakli gibi çok istisnai durumlarda değişkenlik gösterir.
Mizaç ilmi ise Ortadoğu ve İslam tıbbında kayıtlı
tarihi antik Yunan’a kadar (tahmini MÖ. 2500 yıl) Uygur’da ise yine MÖ. 5000
yılara kadar ulaşan bir geçmişe sahiptir. Mizaç ise insanda birçok sebebe bağlı
olarak değişkenlik gösterir.
Bu sebepler kısaca:
İklim
Mevsim
Coğrafya
Kültür
Psikolojik etkileşimler
(araz-ı nefsâni)
Bedensel hareketler (hareket
ve sükûn)
Diyet ve perhizler.
Yukarıdaki etkenler insanın kan grubuna etki etmez, en
fazla kan seviyesinin galebe olarak isimlendirilmesine artmasına veya “fasit”
ve “gayri sıhhi” kan olarak adlandırılan eksilip sıhhat durumunun bozulmasına
yol açar.
İnsanlarda kan grubu sabit olup mizaçlar ise
değişkenlik gösterdiğini kısa bir izahtan sonra günümüzde bizlere tebliğ edilen
kan gruplarına göre beslenme durumuna kısaca bir göz atalım.
Geleneksel tıbbın bel kemiği olan mizaç ilmi
insanların kavmi, cibilli, asli ve arızi mizaçlarının olduğunu binlerce yıldır
delilleriyle anlatır. Bu hususta bizim arşivlerimizde yüzlerce eser
bulunmaktadır. Bugün bazı mizaç ilmi ile ilgilenen üstatlarımız hiç değilse
asli mizaç tespitinde bir nirengi olarak kabul etse de insan bünyesindeki
humoral denge, yine kendi cinsinden gıdalar ile itidalde/dengede tutulabilir.
Kan veya dem (sanguine), balgam (flegmatique), safra
(coleretique), sovda (melancolique) asli mizaca sahip insanların belirli kan
grubunda olabileceği ve sadece sıhhat durumunda kan gruplarına göre
beslenmeleri gerektiği iddiası vardır. Bu iddia ne yazık ki zorlama bir
iddiadır. Sadece kan gruplarından bakacak olursak genel kan grubu A Rh Pozitif
olan Türkiye’nin millet olarak sovdavi
(içe kapanık durağan, melankolik) bir yapıya sahip olması gerekir.
Hâlbuki Türk insanının yapısı demevidir (neşeli, misafirperver, cömert,
diğerkâm, hırçın ve dışa dönüktür).
Buraya kadar, kan grupları ile mizaç tespitinin mümkün
olamayacağını izah etmiş bulunduk.
Şimdi ise insan hayatında en önemli yeri tutan
beslenme ve diyet meselesini ele alalım.
İnsan hariç tüm varlıkların mizacı sabit, insanda ise
değişkendir ve insanda mizaç gıdalarla oluşur, gıdalardan sebep bozulur ve yine
gıdalarla tedavi edilir. Geleneksel tıbbın tedavi usulü “beslenme” esaslıdır.
Ve ilaç hastalığın zıddıdır. Ayrıca her hastalığın da bir mizacı vardır. Kadim
tıp kitapları hastalıkların oluş sebeplerini mizaç kriterleri olan sıcaklık ve
soğukluk, ıslaklık ve kuruluk değişkenleri üzerinden tespit edip ilaç, kür ve
diyetleri bu temellendirme üzerinden verir.
Kan grupları birbirinin aynı olan kişilerin farklı mizaç
durumunda olmaları kaçınılmazdır.
A pozitif olan demevi, B negatif olan safraviler
vardır. Bu durum ise iki tespit arasında bir çelişki olduğunu gösterir.
Ayrıca insanda araz-ı cismani olarak tespit edilen
durumlar da oldukça sık rastlanan bir durumdur. Asli mizacı belirli bir
sabitede olan hastanın sadece bir organının mizaç bakımından hastalanması
durumunda bile bize vaaz edilmek istenen kan gruplarına göre diyet meselesini
çaresiz bırakır.
İnsan kendi hayatiyeti içinde çocukluk; “kan”,
gençlik; “safra”, olgunluk; “balgam”, ihtiyarlık; “sovda” mizaç durumlarından
geçer. Fakat aynı insanın kan grubu asla değişmez.
Bir zorlama olarak kabul ettiğimiz kan gruplarına göre
beslenmeyi kabul etmiş olursak, özellikle büyüme çağındaki kimi bebekleri
gıda-i mutlak olarak kabul edilen buğday ve koyun etinden uzak tutmamız
gerekir. Bu tarz beslenme ise büyüme çağında olan çocuklarımızda ileride
telafisi çok zor bağışıklık sistemine hasar verebilecek hastalıklara karşı
savunmasız duruma getirir.
12 Şubat 2019 14:35