Allah’a hamd, Resulüne salat, selam olsun
Ailenin huzur ve
mutluluk yuvası, cennet bahçelerinden bir bahçe olmasının, 1. altın kuralıdır.
Kur’an ve sahih
hadislerde “sevgi”; çoğunlukla muhabbet ve
meveddet kelimeleri ve bunlardan türemiş kelimelerle ifade edilir.
A-Sevgi/Muhabbet Nedir?
Sevgi, meyletmek,
insanın arzuladığı bir şeye meyletmesi, kalbin ve gönlün arzu ettiği şeye doğru
kayması, akmasıdır.
Sevgi, cennetin
çözülüp eşyaya dönüşmüş şeklidir.
Sevgi, harcandıkça
çoğalan ve artan bitmez tükenmez bir hazinedir.
Sevgi, huzur,
saadet, mutluluk ve barış demektir.
Sevgi, ruhlara
gıda, sadırlara şifadır.
Kainatın temeli
sevgi üzerine atılmıştır.
Ailenin de temeli
sevgi ile atılır, sevgi ile devam ettirilir ise; Hz Adem ile Havva’nın
kurdukları aile gibi cennet bahçelerinden bir bahçe olur.
Sevginin olduğu her
yerde huzur, saadet, barış vardır.
Sevginin
bulunmadığı yerlerde, gönüllerde, kalplerde, ailelerde, savaş, şiddet, kavga,
kargaşa vardır.
Dünya barışı,
nizamı da sevgidir. Sevgi olmasaydı, insanlar dahil bütün canlılar
birbirleriyle savaşıyor olacaktı.
Aile, Arapça bir
kelime olup, “Ayle” kelimesinden türemiştir. Muhtaç ve çok ihtiyaçlı manasına
gelirdir ki, ailenin muhtaç olduğu şey ne mal, ne mülk, ne de paradır.
Ancak, ailenin en
çok muhtaç olduğu kavram sevgidir, sevgidir, sevgidir.
Onun için; “İki
gönül bir olunca, samanlık seyran olur” denilmiştir.
Ailede eşler
arasındaki karşılıklı sevgi bitmez, tükenmez, sönmez bir cazibe, sonsuz,
sınırsız bir alakayı temin eder. Huzur, saadet ve mutluluğa kaynaklık eder.
Sevgide ölçü
Sevenler neyi
seviyorlarsa, (m, mülk, anne-baba, eş, dost, evlat, kardeş, ev, araba,
vs.), İslami ölçülere göre Allah için
sevmeli.
Bu sırrı koca Yunus
(Allah ondan razı olsun) ne güzel, gayet veciz bir şekilde dört kelime ile
özetlemiştir.
“YARATILANI SEVERİZ
YARATANDAN ÖTÜRÜ”. Ne kadar derin ve geniş bir mana, ne kadar büyük kültür ve
medeniyet anlayışıdır. Bizim Sevgi ve muhabbette İslami ölçümüz de budur.
B-Meveddet nedir?
Yüce Rabbimizin
güzel isimlerinden (esmâül hüsnâ) biri de, sevgi manasına gelen el-VEDÛD’tür;
Çok şefkatli,
muhabbetli, çok seven ve çok sevilen, rahmet ve rızasına erdiren, sevilmeye ve
dostluğu kazanılmaya yegâne lâyık olan, sevgi ve dostluk hissini yaratandır
manalarına gelir.
Aile Cenab’ı Hakkın
Esma’ül Hüsna’sından el-VEDÛD isminin tecelligahından bir kurumdur.
Onun için bu sırrı
bilen ve bu sırra vakıf olan salihler, arifler, hattatların Allah’ın el-VEDÛD
ismini yazdıkları levhaları tablo yaparak hanelerinin en müstesna köşelerine
asmışlardır.
Allah (cc),
Kur’an-ı Kerim’de;
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ
اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ
بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kendileri ile
huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir
sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin)
delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler
vardır.” (Rûm, 30/21).
Bu ayette sevgi,
el-VEDÛD isminin mastarı “MEVEDDED” kelimesi ile ifade edilmiştir.
El-VEDÛD isminde,
Cenab’ı Hakkın diğer Esma’ül Hüsna’sının manasında olmayan çok önemli bir
özellik vardır.
Şöyleki, el-VEDÛD, hem ism-i fail, yani çok seven; hem
de ism-i meful, yani çok sevilen manalarına gelir.
Bunun için sevginin
kaynağı da Allah; hedefi, ulaşacağı ve varacağı son noktası da Allah’tır.
Yani Allah hem çok
sevendir, hem de çok sevilendir.
C-Aşk Nedir?
Kur’an ve sahih
hadislerde aşk kelimesi geçmez.
Farisi
(İranlıların) ve Zerdüştlerin İslam’a girişleri ile birlikte İslami literatürde
yer almaya başlamıştır.
Sevgi, insanın
arzuladığı bir şeye meyletmesidir demiştik. Bu meylin kuvvetlisine aşk denir.
Arapça aslı ışk
olup sözlükte “şiddetli ve aşırı sevgi; bir kimsenin kendisini tamamen
sevdiğine vermesi, sevgilisinden başka bir şey görmeyecek kadar ona düşkün
olması” anlamına gelir.
Lugat kitaplarında
aşk kelimesi, Arapçada “aşeka”/ “sarmaşık” anlamına gelen kökünden geldiği de
ifade edilir.
Buna göre
sarmaşığın kuşattığı ağacın suyunu emmesi, onu soldurup zayıflatması ve bazan
kurutması gibi aşırı sevgi de sevenin sevdiğinden başkasıyla ilgisini kestiği,
onu sarartıp soldurduğu için bu duyguya aşk denilmiştir. (bk. Lisânü’l-ʿArab, “ʿaşḳ” md.; Tâcü’l-arûs,
“ʿaşḳ” md.; Kamus Tercümesi, “ʿaşḳ” md.).
Aşk, sevgide ifrat
olup, arızî bir duygudur.
Dolayısı ile bazı
psikologlar aşkın bir anksiyete sorunu olduğunu ifade etmişlerdir.
Onun için tasavvuf geleneğinde
bazı aşıkların deli olduğu varsayılmış ve bazı mutasavvıflar aşkın, aklın
baştan gitmesi (delilik) olduğunu kabul ederek, kendilerinden ibadetlerin
(teklifin) düştüğünü iddia etmişlerdir.
Tasavvufta,
hedefine, (Allah’a) ulaşmayan, varlıklarda kalan aşka, aşk-ı mecazi (tutku)
denir.
Vuslat ile zayıflar
ve ülfetle biter. Mecnun’un Leyla’da kalan aşkı, aşk-ı mecazidir (tutku).
Hedefine, Allah’a
ulaşan aşka, aşk-ı hakiki denir. Vuslat ile artar, ünsiyet ile (tanıdıkça)
fazlalaşır. Mecnun’un, Leyla’dan öte geçerek, Allah’a ulaşan aşkı, aşk-ı
hakikidir.
Aşk-ı mecazi, aşk-ı
hakikinin köprüsüdür denilmiştir. Mecnun da bu köprüden geçmiştir.
D-Ailede sevgi/muhabbet
Karı ve kocanın
birbirinin sevgisine ve ilgisine ihtiyacı vardır. İnsanlar, sevgiye ve saygıya mazhar olmayı isterler. Sevgisiz bir yaşamın
cazibesi, tadı, tuzu yoktur.
Allah’ın Elçisi
(sav) buyuruyor ki: “Kişi sevdiğine (erkeğin, karısına) “Seni seviyorum” desin.
Hiçbir zaman onun kalbinden çıkmaz.” (el-Kafi, 5/569/59)
İslam’da ailenin
fertleri ve eşler birbirini sever veya sevmelidir. Ancak bizzat kendi zatından
ötürü değil. Güzelliğinden veya yakışıklılığından dolayı değil, Allah’ın
emaneti, Allah’ın nimeti, Allah’ın ikramı, Allah’ın ihsanı ve Allah’ın rahmeti
olduğu için sever veya sevmelidir. İslami ölçü de budur.
İşte böyle bir
sevgi ile kurulan aile sonunda hüsran (ayrılık) ile sonuçlanmaz.
Huzur, saadet ve
mutluluk yuvası, cennet bahçelerinden bir bahçe olur.
Vesselam.Mehmet Gündoğdu
03 Temmuz 2019 13:52