Ergenliğimizin yitik sorunu sanki bugünkü yetişkinliğimiz.O yaşlarda ne kaybettiğinizi zannediyorsak, bu yaşımızda onu bulmaya çalışırcasına yoruyoruz kendinizi.Ergenlikte kaybedilenle yetişkinlikte bulunanın karşılaşması ne şenliklidir aslında! Çünkü yitik ile bulunanın yeniden düzenlenmesi ve hatta birbirine eklemlenmesi, çok önemli bir ruhsal uğraşıyı da beraberinde getirir. Öyle bir ruhsal uğraşıdır ki o, hiçbir karşıcins aşkı bizi o kadar yorup yıpratmamıştır. Demir atılmış duygular mı acaba bulunmak istenen?Kar yağmış üzüntüler mi çözümlenmeye çalışılan?Kapısı tıklatılmış sevinçler mi beklenen?Geri dönmeyeceği düşünülen masum hevesler mi özlenen?Ergenliğimizde neyi yitirdiğimizi zannediyorsak, yetişkinliğimizi o yitiği bulma uğruna tüketiyoruz... O halde annebaba olunca evimizdeki ergene niçin yitikler yaşatıyoruz? Okul diyoruz, başarı diyoruz, ezdirmesin kendini diye uğraşırken aslında önce biz eziyoruz....yitiriyor bir şeyler evet... Ama kazanıyor yitiğine karşılık zamanın sahte başarılarını! Tıpkı geçmişte bizim yakaladığımız(!) gibi...Oysa...Bırakabilsek kendimizi yaşımıza,Koklayabilsek bu yıllara çarpan şans esintilerini,Dokunabilsek yüzümüzü güldüren minik heyecanlara,Eleyebilsek ruhumuza ağır gelen başarı sohbetlerini,Koşturabilsek her yeni güne doğan umut güneşinin ardından,Atabilsek üzerimize yapıştırılmış geçici kapital beklentileri,Ve açabilsek avucumuzu, ruhumuza dokunan kişiyle huzurlu bir ömür için...Kim bilir belki yitik yitik olmaktan uzaklaşır. Kalbimiz ergenliğimizde değil, yetişkin tebessümümüzde atmaya başlar.Sevgiler..
03 Mayıs 2014 15:16