Eşler arasında
uyum sorunları ve tartışmalar hemen her evlilikte yaşanır ve kaçınılmazdır. Atalarımız
“tartışma evliliğin tuzu biberidir” demişler. Ne var ki tuz ve biberin ölçüsü
ayarlanamadığında yemeğin tadı kaçtığı gibi eşler arasındaki ilişkilerde
yaşanan tartışmalar da karşılıklı saygı ve sevgi dikkate alınmaz, tartışmanın
dozu ayarlanamaz ise evlilik ilişkisini yaralayabilecek sonuçlar kaçınılmaz
olur. Kurallar, karşılıklı sevgi ve saygı dikkate alınarak, yıkıcı ve kırıcı
olmadan ılımlı bir ortamda yapılan tartışmalar, tarafların birbirlenin ihtiyaçlarını
daha iyi anlamasına, kendilerini daha iyi ifade ederek sorunları
dillendirebilmelerine ve birbirlerini daha kolay tanımalarına sebep olur.
Daha sağlıklı
ve huzurlu bir evlilik için dikkat edilmesi gereken bazı noktaları sizler için
derledik
Güç
gösterisine girmemeli: Tartışmada karşı tarafı aşağılayarak ve ya
değersizleştirerek üstün gelmeye çalışmak en büyük kural ihlallerindendir ve
konuyu çıkmaza götüren önemli sebeplerdendir “Bu evde benim sözüm geçer, ben bu
evin reisiyim” şeklinde baskın çıkma girişimleri adil olmamakla birlikte
sağlıklı iletişimi kesintiye uğratır. Olabildiğince
sakin bir şekilde adil, duyguların rahat dillendililebileceği konuşulabilir bir
tartışma ortamı oluşturulması daha iyi sonuçlara götürecektir.
Pasif
Agresyon ve Saldırganlık Tehlikeli: Eşe kızıp surat asmak, işleri yokuşa
sürmek, inatlaşmak, istemediği şeyleri yapmak veya istediği şeyleri yapmamak,
iğneleyici sözler söylemek gerginliği artırır, sorunu da çözümsüz bırakır.
Bunun yerine yargılamadan, sorgulamadan sormak, dinlemeye çalışmak, konuşmak,
duyguları net ve anlaşılır bir dille aktarmak son derece etkili olacaktır.
Karşınızdakinin
hataları kadar kendi hatalarınızla da ilgilenin: Tartışmalarda hep
karşımızdakinin ne yapması gerektiğini söylemek ve iletişimi bunun üzerinden
kurmaya çalışmak muhatabımızı zamanla sıkacaktır ve bu da aradaki mesafenin
açılmasına sebep olmaktadır. Kendi hatalarınmızı da gözden geçirip Iç muhasebe
yaparak nerelerde hata yapıldığını düşünüp sorgulamak, bunları açık bir dille
itiraf edebilmek büyük bir olgunluk işaretidir ve ilişkide saygı ve güveni
artırır
Suçlayıcı konuşmalardan
sakının: Suçluluk duygusu vicdanlı insanları son derece rahatsız eden bir
durumdur. Suçlayıcı tavırlar karşımızdaki insanı ister istemez savunma durumuna
geçirecektir. Hakim, savcı veya avukat rollerinden kurtulup sorunlarını çözmeye
çalışan iki yetişkin insan modunda sorunları çözmeye çalışmak gerekir Aksi
taktirde bu mahkeme uzar gider ve bir türlü karar çıkmaz.
Öğüt,
nasihat, konferans şeklinde konuşmalar çok samimiyetsiz gelir: Öğüt vermek,
bir şeyleri öğretmeye çalışır şekilde davranmak karşımızdakini yıldırır ve
uzaklaştırır. Herkes bir şeyler bilir, herkesin birbirine verecek bir şeyleri
vardır ve herkeste aynı akıl mevcuttur. Bu temel espriyi kaçırmamak, ortak
akılı yaratmaya çalışmak çok daha etkilidir.
Genellemeler,
damgalar, kalıplar olmamalı: “Sen hep böylesin zaten, senden başka türlüsü
beklenmezdi, sen bana hiç değer vermedin zaten, erkek milleti böyledir, siz
kadınlar hep böylesiniz” şeklindeki damgalar ve genellemeler inançsızlığın
göstergesidir. Böyle bir düşünce ile yaklaşan eşlerin konuşmalarına gerek
kalmaz. Çünkü birbirlerini hep aynı kalıpta göreceklerdir. Onun yerine
damgalardan, kalıplardan, genellemelerden uzak kalarak duruma ve sürece yönelik
tartışmak daha akıllıca bir tutum olacaktır.
Kıyaslamak
son derece yanlış bir tutumdur: “Falancanın kocası ne kadar ilgili,
filancanın karısı çok becerikli” tarzındaki kıyaslamalar moral bozukluğu ve
hayal kırıklığına sebep olduğu gibi eşlerin motivasyonunu da düşürür. İki
kişilik ilişkiye üçüncü şahısları hiçbir surette katmamalı. Tam tersi
karşımızdaki insanın olumlu yönlerini dillendirerek destek olmak daha büyük
avantajlar kazandıracaktır
20 Haziran 2020 11:52