Sevgili dostum, yaradanın selamıyla selamlıyorum seni.
Senden ayrılırken,
sürekli yazışalım sözünü vermiştik.
Aradan yıllar geçti. Yazışmayı bir kenara bıraktık. Hele de iletişim
teknolojisi çıkınca yazı geleneği de öldü algısı oluştu. Edebiyatımız da ciddi
değişiklikler oldu. Olsun, yine de yazışalım sözünü hatırladım. Uzun süre oldu.
Çooook uzun süre oldu. Yine de hatırlatayım. Yazı yazmak bana göre değil
bilirsin. Amma; Verilmiş bir sözün arkasında durmanın getirmiş olduğu
sorumlulukla yazıyorum. Bilirim, aslında yazımın edebiyatından çok, mektubun
içerisinde yer alacak bilgilere
odalanacaksın. Vereceğim her bilginin senin için bir yenilik olabileceğini de
tahmin ediyorum. Seni tanıdığım kadarıyla, meraklarındaki noktaları da
biliyorum.
Sevgili dostum, güzel kardeşim... Uzun yıllar oldu yüz yüze
görüşmeyeli. Çok değiştiğini, çok değiştiğimiz de biliyorum. Hayat, bizleri
değiştirdi. Değiştirecekte.
Aslında ben buna değişme değil, olgunlaşma yada yenilenme
diyorum. Tekamüle doğru gitme de diyebiliriz. Olgunlaşma dönemi içerisinde
edindiğimiz bilgilerin, bizlere çok şey
kattığı da yadsınamaz.
Geçen bu süre içerisinde, bazen geçmişte yaşadıklarımı,
bazen de mevcut şartlarda yaşamakta olduğum olayları anlatmaya çalışacağım.
Uzun süren ayrılıktan oluşan boşluğu doldururcasına bir çaba içerisinde de
olmayacağım. Fakat, uzun süren ayrılıkta yaşadıklarımı hatırlamaya, acı tatlı
anılarımı da zaman zaman paylaşma yoluna gideceğim.
Güzel insan, sevgili dostum.
Hatırlarmısın, “Bir misyon sahibi isek bazı hareketlerimizi
kontrol etmeliyiz” ifadesini kullanmıştın. Yıllar öncesiydi. Bir çay
bahçesinde, ince belli bardakla gelen çayı yudumlarken söylemiştin. “Bak şu
insanlara, bu insanlar kendi hayatlarını yaşıyor. Herkes kendi inançları ve
kendi düşünceleri doğrultusunda yaşıyor” cümlesini kullanmış, ardından “biz
müslümanların, müslüman gençliğin sorumluğu daha fazla. Bunların yaptığı her
hareketi yapamayız” demiştin. Uzun
yıllar oldu. Hatırlamaya bilirsin de. Fakat, geçenlerde bir grup genç arkadaşla
yolculuk yapıyorduk. Aynı platformlarda olmadığımız amma bir iş çerçevesinde
birlikte olduğumuz bu grubun başında bulunan bir arkadaş, gençlere sigara
içmemeleri konusunda uyarılarda bulunuyordu. Bu uyarılarını yaparken, “Bizler
buraya bir misyonun temsilcileri olarak geldik. Sizin gibi gençlerin sigara
içen, hedefsiz ve gayesiz bir gençler olarak algılanmasını istemem”
hatırlatması yapıyordu. Aynı platformda yer almayacağımız bu insanların
birbirlerine karşı yaptığı hatırlatma ve uyarı seninle birlikte, geleceğe dair
planlarımız, umutlarımız ve hayallerimizi konuştuğumuz çay bahçesine götürdü
beni. Senin, “Biz misyon sahibi isek bazı hareketlerimizi kontrol etmeliyiz”
sözünü hatırladım. Ne güzel bir sözdü.
Aziz kardeşim, sevgili dost.
Küçük bir cümle beni geçmişe götürmüş ve geçmişte yaptığımız
ve yapacağımız hareketlerin ne mesajlar verdiğini daha ölçülü hareket etmek
durumunda olduğumuz gerçeğini bilmemiz gerektiğini hatırlattı. Birbirimize
verdiğimiz “ yazışalım, haberleşelim”
sözünün üzerinden ne kadar uzun bir zaman geçtiğini hatırlattı. Daha doğrusu,
beni kendime getirdi.
Bu gerçekler ışığında seni özlediğimi hatırladım. Binlerce
kez, uzun süren ayrılıkların geterdiği muhabbetle kucaklıyorum seni.
Yazdıklarımın karşılıksız kalmayacağına inanıyorum.
Selam ve duaların en güzeliyle, muhabbetle, sevgiyle
kal..
30 Haziran 2014 22:09