Şimdi
kim susturacak eşleri, kim dindirecek öfkeleri, nefretleri? Kim tamir edecek
yerden yere vurulan sevgileri, merhametleri?
Şimdi Kim Dindirecek Öfkeleri?
Bismihi Teâlâ!
Bazı hedeflere ulaşabilmek için yollar çeşitlenir, seçenekler
çoğalır. İnsan bu seçeneklerden herhangi biri üzerinden hedefine yönelir. Bazen
denediği yol ve yöntemlerde aciz kaldığını görünce farklı olanlarını denemeye
kalkar. Olmayınca yeniden, yeniden, ta ki sonuca ulaşana kadar bu böyle devam
eder. Tabi insan halen hedefine karşı inancını koruyorsa… Kararlıysa…
TARTIŞMA YOLUNU SEÇMEK
Ancak insan eşiyle ya da çocuklarıyla sorun yaşadığında çoğu
zaman sorunu çözmeye yol aramıyor. Aile huzurunu canı gönülden istemesine
rağmen, huzura engel olan sorunları çözmeye dair bir yol, bir yöntem
belirleyemiyor. Dünyanın en basit meselelerini bile çözmek için belki günlerce
kafa yoruyor; ama bu konuda herhangi bir adım atmıyor. Kolaycılığa kaçıyor… Ağzını
açıp gözünü yumuyor, tartışma yolunu seçiyor. İşte bu seçenek aileye hiçbir şey
kazandırmıyor. Bugün aile içinde yaşanan sorunların şiddete, boşanmaya kadar
gitmesinin en büyük sebeplerinden biri de tartışma yolunu seçmektir. Yüce
Rabbimiz Hz. Musa`yı Firavun`a gönderirken;
“Firavun`a gidin, çünkü o çok azdı. Ona yumuşak söz söyleyin.”
(Taha / 43-44) buyuruyor.
FİRAVUN BİR TAĞUTTU, İLAHLIK TASLAYAN BİR ZALİMDİ, AMA…
Yumuşak söz, insanın içerisindeki birçok asi damarın
yumuşamasına, kinlerin ve öfkelerin sönmesine vesile olur. Tabi Firavun bir
tağuttu, ilahlık taslayan bir zalimdi. Allah`a olan asiliğine rağmen Hz.
Musa`ya, izleyeceği en etkin yol gösteriliyor. Nasihat dilini kullanmak…
Fakat bugün özellikle erkek şiddet dilini tercih ederken, kadın
da aynı dille karşılık veriyor. Şiddet dili tartışmayı başlatıyor... Nefretler,
kinler kullanılan dil yüzünden besleniyor. Yüce Rabbimiz Hz. Musa`yı Firavuna
yolladığında onun Rabbine ettiği dua çok önemlidir:
“Ey Rabbim! Göğsüme genişlik ver, bana işimi kolaylaştır,
dilimdeki bağı çöz. Böylelikle sözümü iyi anlasınlar.” (Taha /25-28)
Hz. Musa bir hedefe yönelmiş; hakkı doğru anlatabilme,
anlaşılabilme, bunu yaparken sabırlı davranabilme… Bunları başarabilmek için
Rabbinden yardım istiyor. Üstelik Firavun gibi birine karşı…
Hz. Musa bu kadar gaddar bir adam için tüm bu hasletlere sahip
olmayı isterken; acaba eşler birbirleriyle iyi bir diyalog dili kullanmak adına
bu hasletlere sahip olmak için ne kadar dua ediyor? Eşine karşı anlayışlı bir
kul olmayı, meramını güzel bir şekilde anlatabilmeyi istiyor mu?
NASİHAT İSE DİNDİRİR, YATIŞTIRIR
Yüce Rabbimiz:
“Size karşı gelmelerinden ve dik kafalılıklarından korktuğunuzda
onlara nasihat edin.” (Nisa /21) buyuruyor.
Nasihat etmek bağırıp çağırmanın, hakaret etmenin, azarlamanın,
tehdit etmenin zıttı olan bir davranıştır. Nasihatin zıddını yapmak karşı
tarafı zıvanadan çıkartır, içinde küllenmiş tüm olumsuz duygu ve düşünceleri
harekete geçirir. Nasihat ise dindirir, yatıştırır. Karşı taraf hata üstüne
hata yapsa dahi girilecek ilk yol nasihat etmek olmalıdır. Eğer bu kâr etmezse
başka yollara girilir. Ama önce bu yola girilmesini Yüce Rabbimiz şart
koşmuştur.
ERKEK,EMPATİ YAPMALIDIR
Erkek, hanımının hatalarına karşı ona nasihat etmeli, onu da
dinlemeli, anlatacaklarına kulak kabartmalı, hem de küçümsemeden. Ona haklılık
payı vermeye, meseleye onun tarafından da bakmaya çalışarak değerlendirmeli;
empati yapmalıdır. Kendi talepleriyle, eşinin talepleri arasında orta yolu
bulmaya çalışmalıdır. Hanımının kendisini aşan taleplerini dilini sürçmeden
düzgün bir şekilde ifade etmelidir. Kadın ise taleplerde aşırıya gitmemeli;
kocasını anlamaya, onun tarafından da bakmaya çalışmalıdır. Bu yol
kullanıldığında ortada sorun diye bir şey belki de kalmayacaktır. Sorunlu
aileleri dinlediğimizde sorunun içerisinden onlarca sorun türediğini görüyoruz.
Çünkü ağızdan çıkan sözler frenlenmeyince karşılıklı yeni ithamlar, yeni
tanımlamalar, yeni suçlamalar ortaya çıkıyor.
ŞİMDİ KİM SUSTURACAK EŞLERİ, KİM DİNDİRECEK ÖFKELERİ,
NEFRETLERİ?
Eşler birbirlerine karşı “Demek öyle hııı, ben böyle
böyleymişim!” diyerek kafa sallıyor. Münakaşa ettikçe yapılan fedakârlıklar,
iyilikler bir çırpıda siliniyor, onurlar kırılıyor. Oysa kelimeler ağızdan
rastgele çıkıyor, ama kalbi en derin yerinden yaralıyor. Hâlbuki o sözleri
egolar söyletiyor. Egoların söylettiği sözler sevgi ve merhameti azaltıyor.
Şimdi kim susturacak eşleri, kim dindirecek öfkeleri, nefretleri? Kim tamir
edecek yerden yere vurulan sevgileri, merhametleri?
Ya aklı başında aile büyükleri gelip dinleyecek, eşlerin arasını
bulacak, ya da hır-gürle çocukların önünde birbirlerini yiyerek ömür
geçirecekler -Allah muhafaza-.
ÇOCUKLAR TEHDİT ALTINDA!
Anne-babası devamlı kavga eden çocuklarda genellikle
güvensizlik, korku, mutsuzluk gibi duygular gelişiyor. Hayata pek olumlu yönden
bakamıyorlar. Gözlerinde sürekli olumsuz taraf büyüyor. Bağımlılıkların ardına
çabuk takılabiliyorlar. Anneyle baba devamlı birbirleriyle uğraştığından
çocuklar genelde unutulmuş, arada kalmış ve sevgiye yoksun kalmış oluyorlar.
Zararlı bağımlılıklara, genelde bu şartlar altında olan çocuklar yakalanıyor.
İlgi, sevgi, konuşma, anlayış açlığı bağımlılıklarla giderilmeye çalışılıyor.
SORUN YAŞAYAN EŞLERİN İKİSİ DE HUZURU İSTİYOR FAKAT FEDAKÂRLIK
YAPMAYI İSTEMİYORLAR
Anne-babası anlaşamayan çocuklar gerek dışarıdaki insanlarla ve
gerekse de evin içindekilerle doğru bir diyalog kurmayı öğrenemiyorlar. Çünkü
anne-babayı model alıyorlar. Nerde hırçın, saldırgan, ağzından çıkanı kulağı
duymayan çocuk varsa aile içindeki diyalogun şeklini yansıtıyor. Evlenince de
aynısını kopyalıyor. Sorun yaşayan eşlerin ikisi de huzuru istiyor. Fakat bu
konuda herhangi bir fedakârlık yapmayı istemiyor, bunu karşı taraftan bekliyor.
Hâlbuki insanın eşi onun için huzur kaynağı olarak yaratılmıştır. Yüce Rabbimiz;
“Huzura kavuşmanız için kendi cinsinizden eşler yaratması,
aranıza sevgi ve merhamet peyda etmesi O`nun varlığının delillerindendir.” (Rum
/21) buyuruyor.
İNSAN EVLENDİĞİ ZAMAN EŞİYLE TAMAM OLUR!
İnsanoğlu yarımdır, eksiktir. Evlendiği zaman eşiyle tamam olur.
Eşler ancak sevgi ve şefkatleriyle birbirlerinin ruhlarını sarıp kuşatır.
Böylece insanın yalnızlık hissi biter. Yüce Rabbimiz insanın bünyesine, karşı
cinse karşı bir meyil verilmiştir ki; kadın ve erkek yuva kursun, manevi
anlamda birbirine bir ömür kenetlensin ve insan yavrusu bu kuşatıcılığın
içerisinde büyüsün. İnsanlık nesli devam etsin.
SORUNLARI ÇÖZMEDE KAYNAK: “SEVGİ VE ŞEFKAT”
Eşler arasında huzurun devamlı olabilmesi için birbirlerine
karşı sevgi ve merhametle muamele etmeleri şarttır. Kendilerini sıcaktan,
soğuktan korudukları gibi sevgi ve şefkatlerini de tüm olumsuz şartlarda koruma
altına almalıdırlar. Çünkü sevgi ve şefkat, sorunları çözmede kaynak olacaktır.
Sevgi damar damar evlilik ağacını besleyecek, büyütecektir. O ağacın meyveleri
olan çocuklar hayatta daha tutarlı, daha kişilikli ve onurlu bir yaşama sahip
olabileceklerdir.
04 Ağustos 2020 11:58