Çocukların cinsiyetlerini tanıma ve rollerini belirleme çok önemli
Kişinin kendini belli bir cinsiyette algılayışı, kabullenişi ve davranışlarını buna uygun biçimde düzenlemesine cinsel kimlik diyoruz. Doğal olanı, cinsel kimliğin doğuştan var olan biyolojik donanımlar doğrultusunda gelişmesidir. Yani; erkek çocuğun kendini erkek, kız çocuğun da kendini kız olarak algılaması, kabullenmesi ve buna uygun davranış biçimleri sergilemesi beklenir.Cinsel kimliğinin oluşumunda biyolojik yapının önemi tartışılmaz. Ancak çocuğun kız ya da erkek olarak dünyaya gelmesi, cinsel kimliğinin normal gelişimi için tek şart değildir. Bu süreçte çevreden çocuğa yönelik tutumların niteliği kadar, aile ve çevresi tarafından cinsel kimliğine uygun davranışların desteklenmesi de hayli önemlidir.Erkek çocuk babasına, kız çocuk annesine benzemeye çalışır. Bilinç dışı yapılan bu özenme ve taklitler sayesinde çocuğun cinsel kimliği olgunlaşır. Bir yaşındaki bir çocuğu dahi dikkatlice gözlediğinizde cinsel kimliği yansıtan minik davranış kalıplarını fark edebilirsiniz. Oyuncak seçiminden, arkadaşıyla ilişki kurma biçimine kadar geniş bir alanda bu farklılık giderek belirginleşir. Üç-dört yaşındaki bir çocuk, kız ya da erkek olduğunun farkındadır. Cinsiyeti sorulduğunda doğru cevap verir.Genellikle cinsel kimlik duygusu ilk 4 yaşta yerleşir. Bu süreçte ailenin yerinde ve uygun desteğiyle çocuğun özdeşim yapabileceği aynı cinsten kişilerin varlığı sağlıklı cinsel gelişim için şarttır. Ayrıca anne babasıyla var olan ilişkisinin yoğunluğu da önem taşır. Örneğin, çocuğunu nadiren gören ya da ilgisiz bir babanın erkek çocuğu için iyi bir model olabilmesi güçtür.Babanın olmadığı durumlarda eğer baba yerine geçebilecek dede, dayı gibi bir erkek modeli yoksa ve çocuğun çevresinde sürekli kadınlar bulunuyorsa, erkek kimliğinin oluşmasında bocalama dönemleri yaşanabilir. Diğer taraftan; annenin değişik nedenlerle karşı cins gibi giyinmesini, oynamasını ve oyuncak seçmesini teşvik etmesi, çocuğun zihnini bulandırır. Bazı anneler erkek çocuklarına aşırı bağlıdırlar ve bu bağlanma çocukta anneye benzeme isteği doğurabilir. Annenin depresif ruh hali ya da erkeklere karşı düşmanca tavır sergilemesi de erkek çocukta sağlıklı cinsel kimlik oluşumuna engel olabilmektedir.Anne-baba davranış ve tutumları ile kendi cinsiyetlerine ait özellikleri sergilemeli, ailede roller karışmamalı ve değişmemelidir. Kadın-erkek rollerinin değiştiği ailelerde yetişen çocuklar kimlik bocalaması yaşayabilirler. Ayrıca aşırı derecede kız ya da erkek çocuk beklentisi içinde olan ailelerde, çocuk beklenen cinsiyette olmadığında, aileler fark etmeden çocuğu karşı cins gibi yetiştirebilmektedirler. Erkek çocuğun kız gibi giydirilmesi ya da kız çocuğun saçının çok kısa kesilmesi gibi. Bu durum da çocukta zihinsel karışıklık oluşturur.Çocukların karşı cins gibi davranmaları beklenmemeli ve bu davranışlar desteklenmemelidir. Örneğin, ‘Aferin erkek gibi kız’ ya da ‘Kız gibi uslu oğlan’ denmemelidir. Kılık-kıyafet, saç modeli, takı kullanımı, oyuncak seçimi gibi konularda dikkatli olunmalıdır. Karşı cins gibi davranmaya meyli olan çocukların erken dönemde mutlaka destek almaları gerekir.
14 Temmuz 2014 14:35