Kaşınıyorsanız ciddiye alın!

 

24 Ekim 2014 14:51
Kaşınıyorsanız ciddiye alın!




Uzmanlar kaşıntının, deri hastalıkları dışında, kansızlıktan parazite kadar pek çok hastalığın belirtisi olabileceği konusunda uyarılarda bulunuyor.


  Dermoskopinin, derinin yüzeyel mikroskopik incelemesi ile
koyu renkli lekelere tanı koymak amacıyla kullanılan bir muayene yöntemi
olduğunu belirten Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz,
tecrübeli bir uzmanın bu yöntemle melanomları kolaylıkla tanıyabildiğini
kaydetti. Prof. Dr. , Ertan Yılmaz, 'Dermoskopi için yüksek kaliteli büyütücü
bir merceğe ve de kuvvetli bir ışık sistemine ihtiyaç vardır. Bu yöntemle
derinin yapısı ve dokusu büyütülerek daha rahat algılanabilir. Bu amaçla hazırlanmış
birçok cihaz vardır. Bazı aletler ile incelenen bölgelerin fotoğraflarını da
çekmek mümkündür' dedi.

 

Dermoskopinin avantajları

 

Dermoskopinin şüpheli lezyonlarda hekimin karar vermesine
yardımcı olduğunu vurgulayan Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan
Yılmaz, 'Örneğin büyümekte olan bir benin alınmasının gerekli olup olmadığını
dermoskopi söyleyebilir. Böylece hastayı bu tip cerrahi girişimlerden
koruyabilir. Çıplak gözle çok rahatsız edici görünen bir benin, dermoskopla
bakıldığında çok masum olduğu anlaşılabilir. Tam tersine sorunsuz bir ben de
dermoskopla bakıldığında çok farklı görülebilir ve biyopsi alınması
gerekebilir. Bu cihazlarla kombine edilen bilgisayar yazılımları muayene
görüntülerini arşivlemeyi, uzmanın tanısını ve rapor çıkarabilmesini sağlar.
Hastaların eski benlerinin fotoğrafları arşivlenebildiğinden, ta kip döneminde
benlerde değişiklik olup olmadığı kontrol edilebilmekte, eğer riskli bir
değişiklik varsa bunu erkenden tedavi edebilme şansı doğmaktadır' şeklinde
konuştu.

 

Kaşıntı önemli hastalıkların habercisi olabilir

 

Kaşıntının, deri hastalıkları dışında, kansızlıktan parazite
kadar pek çok hastalığın belirtisi olabildiğine dikkat çeken Türk Dermatoloji
Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, şunları söyledi:

 

'Bu nedenle uzun süren kaşıntıları ciddiye almak gerekir.
Egzemadan bitlenmeye, ilaç döküntülerinden uyuza ve mantar hastalıklarına kadar
pek çok hastalıkta, bireyi hekime yönelten en önemli yakınma kaşıntıdır. Kimi
zaman en az ağrı kadar hastayı rahatsız eden; uykusuzluğa ve depresyona yol
açan, hatta intiharın eşiğine getiren bu bulguya, pek çok iç hastalığı da eşlik
edebilmektedir. Kaşıntı için vücudun bir çeşit uyarısı ya da derinin bir
tepkisi demek mümkün. Basit gibi görünse de, kaşıntı bazen oldukça karmaşık sorunlarla
birliktelik gösterebilir.Barsak parazitlerinden kansere kadar pek çok hastalık
kaşıntıya neden olabilir. Kaşıntının nedenleri araştırılırken hastanın yaşı,
var olan hastalıkları, kullandığı ilaçlar, banyo alışkanlıkları ve hastanın
psikolojik durumu gibi faktörler dikkate alınmalıdır. Bazı ilaç alerjilerinde,
deride görünen herhangi bir şey olmaksızın kaşıntı gelişebileceği
unutulmamalıdır. Barsak parazitleri, diyabet, iç organ kanserleri (safra
kesesi, karaciğer, barsak kanseri); safra kesesi taşları ya da viral hepatit
(sarılık) gibi nedenlerle ortaya çıkan safra yolu tıkanıklıkları, lösemi ve
lenfoma gibi malign (kötü huylu) kan hastalıkları, böbrek yetmezliği, AIDS gibi
sistemik (birçok organı tutan) hastalıkların gidişi sırasında ya da bazen bu
hastalıkların ilk belirtisi olarak yaygın ve nedensiz kaşıntılar ortaya
çıkabilir.'

 

En sık rastlanan kaşıntı nedeni cilt kuruluğu

 

Kaşıntının en sık rastlanan nedenlerinden birisinin deri
kuruluğu olduğunu söyleyen Prof. Dr. Ertan Yılmaz, 'Yaşlı hastalarda çok sık
rastlanan bir türdür. Çünkü insan yaşlandıkça deri fonksiyonları, derinin
esnekliği ve su tutabilme özelliği azalır. Sert alkali sabunlarla ve çok sıcak
su ile sık banyo yapılması, derideki bu bozulmayı daha da arttırıp, koruyucu
lipid tabakasını zayıflatarak, deri kuruluğuna ve kaşıntıya yol açar. Ülkemizde
yaygın olan liflenme ve keselenme alışkanlığının da derinin kuruyup
kaşınmasında önemli rolü vardır. Deride görünür herhangi bir şey yokken, hasta
kaşıntıdan yakınıyorsa, bu durum aksi kanıtlanana dek, altta yatan bir
hastalığın belirtisi olarak kabul edilmelidir' şeklinde konuştu.

 

İlk başvurulan hekim Dermatolog

 

Genellikle kaşıntısı olan kişilerin ilk başvurdukları
hekimin dermatolog olduğunu belirten Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr.
Ertan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

 

'Dermatologlar, deri muayenesi ve genel muayene ile
kaşıntının nedenini belirlemeye çalışırlar. Deride herhangi görünür bir bulgu
yoksa muayene bulgularına göre kansızlık (demir eksikliği), karaciğer ya da böbrek
hastalıkları, tiroid hastalıkları, barsak parazitleri ya da yukarıda belirtilen
diğer klinik tablolar yönünden incelemeler yapılır. Tüm bu araştırmaların
sonuçlarına göre, gerekirse ilgili diğer dallardan uzman hekimlerin de
yardımına başvurulur.'

 

Kaşıntı tedavisi

 

Kaşıntıda öncelikle nedene yönelik tedavi yapılması
gerektiğini bildiren Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz,
var olan deri hastalıklarının uygun ilaçlarla tedavi edildiğini, kaşıntı
tedavisinde çok sık olarak kullanılan antihistaminlerin, ürtiker (kurdeşen)
dışındaki kaşıntılarda etkisinin olmadığını kaydetti. Prof. Dr. Yılmaz,
'Birinci kuşak diye tanımlanan ve sedatif (uyku verici) özellikleri olan
antihistaminler, bu özellikleri nedeniyle kullanılabilir. Mentollü krem ya da
pudraların, uzun süreli kullanımda, tahrişe neden olabileceği unutulmamalıdır.
Yine de, kısa süreli olarak vazelinli, kortikosteroidli pomatlarla birlikte
kullanılabilir' dedi.

 

Deri kuruluğunu önlemek için

 

Prof. Dr. Yılmaz, deri kuruluğu nedeniyle oluşan kaşıntıdan
kaçınmak için yapılması gerekenleri ise şöyle sıraladı: 'Banyo ılık suyla
yapılmalı, kısa sürmeli ve gerekmedikçe haftada ikiyi geçmemelidir. Banyolarda
sabun yerine syndet diye tanımlanan, sert (alkali yapılı) olmayan ve derinin
asit ve lipid örtüsünü bozmayan ürünler kullanılmalıdır. Kese ve lif
kullanılmamalı, temizleyici ürün vücuda elle sürülmelidir. Banyo sonrasında,
yumuşak bir havluyla deriyi fazla tahriş etmeden kurulanmalı ve ilk 3 dakika
içinde, henüz daha deri kuruyup gerilmeden, derideki nemliliğin sürmesini
sağlayacak nemlendirici, yağlayıcı pomat ya da emülsiyonlar yaygın olarak
sürülmelidir.Kolonya, alkol gibi maddelerin, kaşıntı giderici jel ve sulu
pudraların deriyi kurutarak kaşıntının daha da artışına neden olacağı unutulmamalıdır.
Derisi kuru ve kaşıntıya eğilimli bireylerde, vücuda ilk temas eden giysilerin
pamuklu olması gerekir. Sentetik ürünlerin ya da yünlü giysilerin deriye
doğrudan teması kaşıntıyı arttırır. Yüksek ısılı ve düşük nemli ortamların da,
deri kuruluğu ve kaşıntıya yol açabileceği akılda tutulmalıdır.'

 

Psikiyatrik sorunlar da kaşıntıya neden oluyor

 

Türk Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz,

 

uzun süren ve bir nedene bağlanamayan kaşıntılarda, hastanın
bir psikiyatrist ile konsülte edilmesi gerektiğine dikkat çekti. Prof.Dr.
Yılmaz, 'Neden ne olursa olsun, serin ve klimalı bir ortam, pamuklu, hafif
giysi ve yatak takımlarının kullanılması, aşırı terlemeden kaçınılması
kaşıntıyı azaltır. Kalın, yünlü ya da sentetik giysilerin giyilmesi, çok sıkı
giyinilmesi; hem deriyi tahriş etmekte, hem de vücut ısısını arttırarak
kaşıntıyı tetikleyebilmektedir. Alkol alımından, sıcak ve baharatlı yiyeceklerle,
sıcak içeceklerden kaçınılması uygun olacaktır. Bu maddeler deride
vazodilatasyona (damarların genişlemesine) neden olarak kaşıntıyı
arttırabilirler' diye konuştu.

 

Fast-food tüketenlerde deri sorunları daha sık görülüyor

 

Yoğun biçimde fast-food tüketenlerin daha az meyve, sebze
tükettiklerini ve daha az su içtiklerinin gözlemlendiğini vurgulayan Türk
Dermatoloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Ertan Yılmaz, 'Bu sağlıksız beslenme
şekli, kişinin genel görüntüsünü ve güzelliğini olumsuz etkiliyor. Az vitaminli
yiyeceklerle beslenmek, yağda eriyen vitaminler dediğimiz A, D, E, K
vitaminlerini eksik almak cilt güzelliğini bozuyor. E ve A vitamini; güzel,
sağlıklı ve kırışıksız bir cilt için olmazsa olmaz. Beslenmenin cilt
sağlığındaki önemi tartışılmaz. Günlük diyette yeşil yapraklı çiğ sebzeler ile
meyve tüketimine dikkat edilmesi gerekir. Öte yandan su tüketimi de cilt
sağlığı için çok önemli. Su, cildimizin nem oranını etkiler, susuz kaldığımızda
cildimiz de susuz kalıp nem kaybına uğrayacağı için yeterli miktarda su
içmeliyiz, bu da günde en az 1,5 litre yani 5-6 bardak su içilmesi
gerekliliğine işaret eder. Güzelliğin en önemli unsurları arasında yer alan
bitkisel proteinler, özellikle tahıllarda bulunan B vitamini saç ve tırnak
güzelliği için çok önemlidir' ifadelerini kullandı.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.