Boşanmanın çocuk üzerindeki etkileri
Halis Bilgi, 25 Mart 2016 20:29
Uzm. Psk. Tuba Karacan
Duygusal bağların oluştuğu, geliştiği, ayrıştığı zamanlar en yoğun duyguların yaşandığı dönemlerdir. Bir annenin bebeğini ilk kez kucağına aldığında yaşadığı duygular, sevgiliden ilk ayrılış, ilk gurbete gidiş, terk ediliş hayatımızdaki en derin izlerin oluştuğu dönemlerdir. Şairin dediği gibi “bizi olgunlaştıran yaşadığımız sevinçler kadar acılarımızdır” da.
Biz yetişkinler hayatımıza dair kararlar alabilme, tercihler yapabilme özgürlüğüne sahip olduğumuz halde, çocuklar için durum hiç de öyle değildir. Mesela onlar için her şey yolunda giderken birdenbire anne babalarının aldığı bir kararla tüm dünyaları değişebilir.
Boşanma, özellikle soyut düşünme becerisi henüz gelişmemiş çocuklar için son derece sarsıcı ve travmatik bir olaydır. Bu dönem, çocukların psikososyal gelişimleri açısından farklı özellikleri bir arada barındığı gibi pek çok ilklerin yaşanıldığı bir süreçtir. Sağlıklı cinsiyet rolleri ile benlik kavramının oluştuğu devrelerin hepsi bu yaş aralığında gerçekleşir. Yeni davranışların edinilmesi ve sınırların konulmasında en etkili uygulamalar ve en kalıcı etkiler bu dönemde kazanılır.
Çocuğun aile algısı okul öncesi dönemde oluşur. Bu yaş dönemi çocuklarına uygulanan aile resmi çalışmalarında, çocukların genellikle kendilerini aileleriyle birlikte en sevdikleri etkinlikleri yaparken çizdikleri görülür. Bu hassas gelişim aşamasında, çocuğun kendisini en çok güvende hissettiği aile ortamında yaşanan huzursuzluklar, çocuğun dünyasında incitici etkilere yol açar. Fiziksel yaşam koşullarının değişmesi, anne ya da babayla kurulan ilişkinin sekteye uğraması çocukta bir takım olumsuz duygu ve davranışları tetikleyebilmektedir. Çocuğun iç dünyasında kaygı uyandıran bu durum, dış dünyayla kurduğu ilişkiyi etkiler ve olumsuz tepkiler vermesine, davranış ve uyum sorunları geliştirmesine sebep olur.
Çocuklar anne babalarının ayrılma kararı konusunda söz hakkına sahip değillerdir. Ancak kendilerini dünyanın merkezine aldıkları ve olumlu-olumsuz her durumdan kendilerini sorumlu tuttukları için, boşanma çocuklarda suçluluk duygusuna yol açar. Eğer daha uslu olsalardı, okulda daha iyi notlar alsalardı, gizlice babalarının gitmesini istemeselerdi, annelerine geçen gece karşı gelmeselerdi ebeveynleri daha mutlu olabilirdi ve ayrılmazlardı. Bu yüzden durumu düzeltmenin de kendilerine bağlı olduğuna inanırlar. Sık sık onları bir araya getirme planları yaparlar. “Söz veriyorum iyi çocuk olacağım, yeter ki babam eve geri gelsin” derler.
Ebeveynlerin durumu çocuğa nasıl açıklayacakları, ayrılma sürecinin nasıl gerçekleşeceği, çocuğun yanında birbirleriyle nasıl iletişim kuracakları daha sonra ortaya çıkabilecek muhtemel problemleri en aza indirebilir.
Boşanma, ebeveynlerin mümkünse her ikisi tarafından, çocuğun kendisini güvende hissedebileceği, dış uyaranların yoğun olmadığı bir ortamda açıklanmalıdır. Bilişsel düzeyine uygun şekilde, ajite etmeden, her ikisinin de çocukla ilişkisinin ve sevgisinin değişmeyeceği vurgulanarak, net bir dil kullanılmalıdır.
Ebeveynin sorumluluğu, çocuğun boşanmaya uyum sağlamasına yardım etmek için atılacak adımların ve yapılması gereken şeylerin bilincine varmaktır. İşte bu konuda birkaç öneri:
Ailenizin kendine özgü koşulları içerisinde ayrı yaşama ve boşanmanın ne anlama geldiğini çocuklarınızın anlamasını sağlamak.
Çocuklarınıza, yaşlarına uygun biçimde, boşanmanın onları nasıl etkileyeceğini somut ifadelerle açıklamak, görüşme sürelerini vs. vurgulamak.
Çocuklarınızı her zaman sevileceklerine ve en iyi şekilde bakılacaklarına inandırmak ve bu yönde davranmak.
Çocuklarınızı diğer ebeveyni ile mutlu ve sıcak bir ilişki sürdürmek için cesaretlendirmek ve bunun için elinizden geleni yapmak.
Eski eşinizle ilişkiyi mümkün olduğu kadar sorunsuz sürdürmek. Bu mümkün değilse, sorunları çocuklara yansıtmamak.
Çocuklarla ilgili konularda eski eşinizle işbirliği yapmak.
Çocuklarınızın sizin için yeri doldurulamaz ve değerli varlıklar olduğunu hissetmelerini sağlamak.
Unutulmamalıdır ki boşanma, sadece çocuklar için değil ayrılan eşler için de zor ve karmaşık bir süreçtir. Kızgınlık, öfke, kırgınlık, üzüntü, acı, yalnızlık, terk edilmişlik, değersizlik, suçluluk ve umutsuzluk gibi depresif duyguları yoğun şekilde tetikler. Bu yüzden de; geleceğe yönelik kaygı ve korkular doğaldır. Bu tür yoğun ve karmaşık duyguların iç içe yaşanması bir süreliğine normal ve anlaşılabilir olmakla birlikte; gerektiğinde profesyonel destek almak gerekebilir. Eski eşler kendilerini ve hayatlarını ne kadar çabuk, ne kadar sağlıklı düzenlerlerse çocukları için de o kadar yararlı ve destekleyici olabilirler. Çocukların sağlıksız bir aile ortamında, problemli ilişkiler arasında, sürekli çatışmalara şahit olarak yaşamasındansa, bazen boşanmak sürdürülemeyen bir ilişki için en doğru seçenek olabilir.
Halis Bilgi, 25 Mart 2016 20:29
Yorumlar (0)