En büyük zenginlik aile mutluluğu
Halis Bilgi, 04 Nisan 2016 14:32
Kütahya Dumlupınar Üniversitesi İlahiyat Fakültesi, “Çarşamba Seminerleri” kapsamında gerçekleştirdiği etkinliklere bir yenisini daha ekledi. İlahiyat Fakültesi bünyesinde faaliyet gösteren Medeniyet Araştırmaları Öğrenci Topluluğu, eğitimci-yazar Kadir Keskin’i ağırlamış ve Kadir Keskin, kendine has üslubu ve güzel anlatımıyla “Gençlerin Hayal Dünyasından Gerçek Hayata Pişmanlık İçerisinde Uyanışları” başlıklı konusunu işlemiş. Gençlere güzel öğüt ve tavsiyeleri bir konferans havasında vermiş Kadir Keskin. Aslında toplantı öğrencilere yönelik bir konferans olmakla birlikte bir sohbet havasında verilmiş. Bunu da Dünya Bizim sitesi yazarlarından Sevil Bağcı güzel ifadelerle okuyucularına aktarmış. Sevil bağcının yazısının giriş bölümünü çıkartırsak, çok güzel bir ifadelerle Kadir Keskin'in gençlere tavsiyeleri oldukça dikkat çekiyor.
Kadir Keskin'in sunumu slayt gösterimi, görseller ve günlük gazete haberleriyle zenginleştiren Keskin, samimi tavırları, sıcak üslubu ile gönüllerimizi fethetti.
"Hayatta bazı kazanımlar, inceleyip araştırarak edinileceği gibi, bazı kazanımlar ise yaşayarak, tecrübe ederek ve deneyerek edinilebilir. Keskin, yaşadığı, şahit olduğu olayları günlük olarak not almış ve bu notlarını kitaplaştırmış. Keskin’in yayınlanmış beş eseri bulunmakta. Bunlardan 25. baskısını yapan “Kırk Gün Kırk Programlı Dini Bilgiler Kitabı” eserini vakfetmiş. Halen aktif olarak eğitim hayatına devam eden Keskin’in konferans ve seminerlerinin sayısı 250’yi aşmış bulunuyor. Keskin, kendini eğitime adamış şahsiyetlerden biri.
Konuşmasına salonda bulunan öğrencilere sorular sorarak başlayan Keskin, soruları bilen öğrencilere beraberinde getirdiği kitaplarını ve Manisa’dan getirdiği mesir macununu hediye edeceğini açıkladıktan sonra, Ömer Seyfettin’in üç nasihatinin ne olduğunu sordu. Doğru cevap verenler ödüllerini alırken, Kadir Bey’in konuşması bu nasihatler çerçevesinde gelişti.
Gençlerin en çok sekizinci, dokuzuncu sınıfta ve üniversite yıllarında hata yaptığını fakat bu hatalarının bütün hayatlarını etkilediğini açıkladı. “Bu hataların telafisi mümkün olmuyor. Hataları Allah affediyor ama insanlar affedemiyor.” diyerek bu yaşlarda dikkatli olunması gerektiğini belirtti. Bu yaşlarda gençlerde insanları taşkınlığa sürükleyen servetin, kudret ya da şöhretin bulunmadığını fakat üçüncü tehlikeli unsur olan şehvetin kuvvetli bir dürtü olduğunu belirterek, bu çağların büyüklerin tavsiyelerini dikkate alarak hasarsız atlatılması gerektiğinin altını çizdi.
En büyük zenginliğin aile mutluluğu olduğunu belirten Keskin, boşanmaların getirdiği kötü sonuçlara dikkat çekti. Dağılmış ailelerde en büyük zararı çocukların gördüğünü söyledi. Evlenen çiftlerin en ufak tartışmada boşanmaktan bahsettiğini, hâlbuki boşanmanın çözüm getirmediğini, sabredip evliliğin devam ettirilmesi gerektiği üzerinde durdu. Keskin sözlerine şu açıklamalarla devam etti: “Evlenince aşk tatile çıkar. Evliliği asıl ayakta tutan unsur sevgi, saygı ve anlayıştır. Evlendiğimiz kişiyi değiştirmeye çalışmayalım, onunla ortak noktalarda buluşmaya, kötü yönlerini görmeyip güzel huylarını görmeye çalışalım. Batı toplumunun çöküşü parçalanmış aile yapısına bağlıdır, bizim aile yapımız bozulursa çöküşümüz de kaçınılmaz olacaktır. Evlilikte ilk beş yıl önemlidir. Çiftler fevri karar verip, evliliklerini zedeleyecek yanlışlıklar yapmamalı. Anlayış, sabır, sevgi ve saygı evliliğin temelini oluşturan hasletlerdir. Bunun bilincinde olursak mutluluk beraberinde gelecektir.”
Dünyanın Cenneti mutlu aile, Cehennemi de geçimsiz ailedir
Kadir Keskin, bu açıklamalarının ardından güzel bir hikaye anlattı: “Ünlü bir ressam mutluluğun resmini çizmek istemiş. Evinden çıkıp mutluluğu aramaya başlamış. Yolda bir Allah dostuna rastlamış, ona mutluluğun resmini yapmak istediğini ve ne yapması gerektiğini sormuş. Allah dostu: ‘Dua eden insan çizersen mutluluğu çizmiş olursun.’ demiş. Bu fikir ressamın pek ilgisini çekmemiş. Yürümeye devam etmiş ve yolda harpten çıkmış, savaşmaktan yorgun düşmüş bir askere rastlamış, ona da sorusunu sormuş. Asker: ‘Barışın resmini çiz, en büyük mutluluk barıştır.’ demiş. Ressam yine tatmin olmamış, yürümeye devam etmiş. Yeni nikâhlanmış bir çifte rastlamış ve aynı soruyu onlara sormuş. Gelin ve damat: ‘Aşk mutluluktur, aşkın resmini çiz’ demişler. Ressamın kafası iyice karışmış, yorgun ve bitkin evine gelmiş. Kapıyı karısı açmış ve ressamı gülümseyen çehresiyle karşılamış. Ressam karısının gözlerinde ve çocuğunun yüzünde sevgiyi görmüş. Mutluluğun ailesi olduğunu anlamış ve ailesinin resmini çizmiş.”
Bu güzel hikâyeden sonra Keskin, “Dünyanın Cenneti mutlu aile, Cehennemi de geçimsiz ailedir.” diyerek sözlerine son verdi.
Tarih boyunca pek çok badireler atlatan toplumumuzun, bireyselliği, modernliğin beraberinde getirdiği bencilliği, geçimsizliği, sabırsızlığı, başına buyruk yaşamayı, sorumsuzluğu, özüne dönerek, dinimizin öğretilerine sarılarak atlatacağına inanıyorum. İslam toplumlarını ayakta tutan güç mutlu aile yapısıdır. Ailemizde saadet ortamını yaşayabilmemiz için, Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in yaşantısını elimizden geldiğince tatbik etmeye çalışmalıyız"
Halis Bilgi, 04 Nisan 2016 14:32
Yorumlar (0)