Panik atağı başlamadan önlemenin yolu
Halis Bilgi, 14 Ağustos 2016 13:52
Panik atak, bir insanın tecrübe edebileceği en ürkütücü olaylardan birisi. Çoğu zaman ise mesele mental açıdan ele alınıyor ve esas dikkat edilmesi gereken konunun da bu olduğu belirtiliyor. En güçlü kadınları bile ölüm endişesi ile pençesine alabilen panik atak, gerçekte, deyim yerindeyse sadece kafada olup biten bir şey değil: Çünkü panik atağın biyolojik temelleri de bulunuyor.
Bütün hikaye karbondioksit ile başlıyor. Bütün insanlar, hepimizin bildiği gibi, oksijen alıyor ve dışarıya karbondioksit veriyor. Panik butonumuza basılması ise “savaş ya da kaç” refleksi olan hızlı nefes alınıp verilmesi ile başlıyor. Panik atak geçiren birisine, etrafındaki insanların “nefes almaya çalış” ya da “derin derin nefes al” demesi de bundan kaynaklanıyor. Fakat ne yazık ki, bu tavsiye aslında vücudun ihtiyacı olan şeyin tam tersini yapmak anlamına geliyor.
Hızlı nefes alıp verildiği zamanlarda, vücut, beyine daha fazla oksijen ulaştırmaya çalışıyor. Southern Methodist University’den panik atak uzmanı Psikolog Dr. Alicia Meuret’e göre ise, nefes alma sırasında vücuda oksijen alınıyor ve karbondioksit seviyesi tehlikeli bir şekilde düşmeye başlıyor. Karbondioksit seviyesi düşük olduğunda ise kalp çarpıntısı, sersemlik, mide bulantısı gibi semptomlar ortaya çıkıyor. Düşük karbondioksit seviyesi, daha da paniklemeye neden oluyor ve bu panikleme seviyesi yükseldikçe de karbondioksit seviyesi düşmeye devam ediyor.
Özetlemek gerekirse, daha fazla oksijene ihtiyaç yok. Yani, panik atağı durdurma konusunda kilit nokta, karbondioksit seviyesini normal bir seviyeye çıkarmak oluyor. Meuret, panik atağı durdurmak adına CART ( kapnometri destekli solunum eğitimi) tekniğini geliştirmiş. Birçok panik hastasının nefes darlığı ya da sersemlik gibi fiziksel semptomlardan fazlasıyla korktuğunu ve bu tekniğin, nefes alışverişini normalleştirerek paniği azaltmada etkili bir yöntem olduğunu söylüyor.
Başka bir deyişle, beyin, panik atak sırasında boğulduğuna ve yakında öleceğine dair hisse kapılarak bağırmaya başlıyor. Bu noktada yapılması gereken en önemli şey, kışının kendini boğmayı bırakmasıdır. Meuret’in yönteminde, insanların nefes alışverişini düzenlemesi için kapronometri cihazı kullanmaları gerekiyor. Fakat herkesin bu cihazlara erişme imkanı olmadığı için, endişelenmeden benzer bir nefes alıp verme tekniğini kullanarak aynı etkiyi elde etmeniz mümkün.
Bu teknik, nefes alma süresinin iki katını nefes verme süresi olarak kullanmaya dayanıyor. Yani, 2 saniye boyunca nefes alıyorsan, aldığın nefesi 4 saniyeye yayarak vermen gerekiyor. Bu sayede oksijen ve karbondioksit seviyeleri dengelenirken, rayından çıkan sinir sistemi de rahatlamış oluyor. Bu tekniğin bir hayli etkili olmasının nedeni ise, vücudun sinir sisteminin, sempatik sinir sisteminden parasempatik sinir sistemine doğru geçişini tetiklemesi. Parasempatik sinir sistemi devredeyken, savaş ya da kaç modu da bir bakıma ötelenmiş oluyor.
Halis Bilgi, 14 Ağustos 2016 13:52
Yorumlar (0)