Sınav kaygısı nasıl aşılır
Halis Bilgi, 15 Nisan 2017 13:42
Sınav, öğrencinin okul başarısını belirlemede kullanılan ölçme metotlarından biridir. Sınav sonuçları öğrencinin akademik başarısını büyük oranda belirler. Ancak, sonuçlarına göre geleceğinin belirlendiği bu sınavlar bir çok öğrenci için farklı düzeylerde kabusa dönüşmüştür.
Sınav öncesinde öğrenilen bilginin sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan, sınav ile ilgili olumsuz düşüncelerle seyreden kaygı duygusuna "sınav kaygısı" denir.
Kaygı hali bir uyarılmışlığın ifadesidir. Aslında bir miktar kaygı yaşamanın, başarıda olumlu etkileri olduğu bile söylenebilir. Bununla birlikte aşırı kaygı da başarısızlığa neden olur.
Sınav kaygısı; edinilmiş bilginin kaybına, bilgiyi kullanma becerisinde ketlenmeye, vücutta gerginliğe neden olabilmektedir. Sınav ortamının dışında soruları son derece rahat yapabilen bir çocuk, yaşadığı kaygı dolayısıyla sınavda aynı performansı gösterememekte, hatta başarısız olabilmektedir. Sınav kaygısı nedeniyle varolan potansiyelini kullanamayan çocuklar başarısız sayılmaktadırlar. Yapılan araştırmalarda sınav heyecanı ve kaygısının %30 oranında başarısızlığa sebep olduğu tespit edilmiştir.
Kaygı düzeyi normal seyreden öğrenciler sınavları bir fırsat gibi değerlendirirken, kaygısı yüksek öğrenciler ciddi bir kriz halinde sınava girerler.
Sınav kaygısı yaşayan çocuk;
-Daha önce öğrendiklerini sınavda hatırlayamaz.
-Anlama, anladığı bilgiyi kullanma gibi zihinsel becerilerde zorlanır.
-Dikkati kolay dağılır ve dikkatini yoğunlaştırmada zorluk yaşar.
-Mide bulantısı, baş ağrısı, kol-bacak kaslarında kasılma gibi fiziksel rahatsızlıklar gösterebilir.
Sınav kaygısını azaltmak için;
Sınav kaygısıyla başa çıkabilmek için öncelikle sınava iyi hazırlanmış olmak gerekir.
Uykusuzluk ve açlık hali zihinsel performansı olumsuz etkiler. Bu nedenle sınavdan önce biyolojik ihtiyaçlar giderilmiş olmalıdır.
Kaygıyı azaltmak için doğru ve derin nefes almak önemlidir. Aşırı kaygıdan dolayı sık nefes alıp vermek paniğe neden olur ve vücut alarma geçer. Yoğun stres kalp çarpıntısına, vücut ısısının düşmesine, kaslarda gerginliğe, baş dönmesine ve mide bulantısına neden olabilir. Stresi kontrol etmede derin ve düzenli nefes almak önemlidir. Eğer aşırı bir kaygıya kapılmışsanız, bir iki dakika sınavı bırakıp düzgün nefes alıp vermeniz sizi rahatlatabilecek bir yöntemdir.
Bir olayda kaygıyı yükselten; olayın kendisi değil, bizim olayı değerlendiriş biçimimizdir. İçsel konuşmalarımız önemlidir. Sınavla ilgili durumlarda öğrencinin olumlu bir iç iletişim kurması gerekir. Örneğin; ''Bildiklerimi unutup, yine birbirine karıştıracağım." yerine "Sakin olmalıyım, elimden geleni yapmalıyım.'' düşüncesi daha yararlıdır. "Evdekilerin yüzüne nasıl bakarım, eğer başarılı olamazsam herkes ne der?" cümleleri yerine, "Şu aşamada başkalarının ne düşündüğü önemli değil, tüm enerjimi bunları düşünmek yerine sınav için kullanmalıyım." gibi düşünceler olumlu düşüncelere çevrilebilirse kaygının, bedendeki gerginliğin azaldığı, kasların gevşediği fark edilebilir.
SINAV KAYGISININ AZALMASI İÇİN AİLENİN TUTUMU NASIL OLMALIDIR?
Anne-babaların kaygılı tutumları çocukların da kaygı durumunu artırır. Savunma mekanizması gelişmemiş çocukların, stres halinde kaygıya tepkileri yetişkinlerden çok daha ağır olabilir. Düşünce ve davranış boyutunda kaygıyı kontrol etmede, anne-babalar olarak çocuklara örnek olunmalıdır.
Çocuğunuzun motivasyonunu, azmini arttırmak niyetiyle söylenebilen 'bu kadar az çalışmayla kazanamazsın', 'bu kafayla bir yere varamazsın' şeklindeki olumsuz anlamı olan mesajlar, çalışma isteğini arttırmadığı gibi tersine kaygısını yükseltir.
Çocuğunuzu kendi içinizde dahi değerlendirirken ona olan güveninizin ve sevginizin altını çizmelisiniz. Çocuğunuzun beceri ve başarılarıyla ilgili olumsuz düşünceleriniz siz farkında olmasanız da tutumlarınıza yansıyabilir. Onunla ilgili olumsuz hissiyatınız ve düşünceleriniz beklentinizin fazla olmasından kaynaklanıyor da olabilir. Sizden aldığı bu tepkiler ondaki olumsuz düşünmeyi tetikler.
Her çocuğun belli bir kapasitesi ve yeteneği vardır. Sınırlarının fazlaca zorlanması kaygısını arttırır. Çocuğunuzun yapabileceklerinin ve yapamayacaklarının sınırlarını bilmeli, çocuğunuzu iyi gözlemleyerek beklentilerinizi buna paralel olarak tanımlamalısınız.
Kendisiyle güvene, anlayışa, sevgiye dair kurduğunuz ilişki çocuğunuzun hayatında her şeyden önemlidir. Ne olursa olsun bağınızın kopmayacağına hem siz inanmalı, hem de ona bu inancı vermelisiniz. Çocuğunuzun gözlerinin içine sevgiyle bakmayı ihmal etmeyin. Temeli sağlam bir ilişki zorlukların aşılabilmesi için her zaman bir güç kaynağıdır.
Halis Bilgi, 15 Nisan 2017 13:42
Yorumlar (0)