Bir belgesel izliyorum. İsmi mühim değil. İsrail’deki ‘aşırı’ Yahudi bir cemaatin üyelerinden bazılarıyla görüşmüşler.
Tahmin edeceğiniz üzere ‘fundamentalizm’ vurgusu mevcut. Dini yaşayışın yoğunluğuna göre değerlendirilme meselesi genel itibariyle sağlıksız olsa da konu bu değil.
Mevzu, dini cemaatin üyesinin cemaatte neler yaşadıkları da değil. Yani benim için mesele o değil. Belgeselin konusu tam olarak bu olsa da benim zihnime yerleşen sadece birkaç saniyelik sözler:
“Dünyaya bakışımı, algımı, seküler yaklaşımımı, özgürlükçü düşüncemi filmlere borçluyum.”
Mesele bu...
Bir film ne ifade eder?
Bir film, bütün olarak sinemayı temsil eder ve haliyle sorumuz ‘sinema ne ifade eder’ oluyor.
“Anlatmaya gerek yok, görüyorsunuz” demek geliyor içimden.
Sadece işgal edilmiş Filistin topraklarında yaşayan bir Yahudi’nin hayatına ne kadar dokunduğuna bakmak yetiyor.
Peki...
Bir insanın inancını ve dünya görüşünü derinden etkileme gücüne sahip böyle bir ‘silah’ı biz nasıl kullanıyoruz?
Yine örnek üzerinden gidelim...
Malumunuz, yakın zamanda bazı Arap ülkelerinde Türk dizilerinin yasaklanma meselesi haber oldu. Doğruydu, yanlıştı, bilemem.
Daha ilginç bir şey söyleyeceğim...
Yine yakın zamanda Arap ülkelerinde yaşayan birkaç kişi ilginç bir not iletti. Bazı bölgelerde insanlara hakaret etmek için, “Annen Türk dizisine düşsün” deniyormuş.
Diyenlerin yalancısıyım...
Fekat işi bu hale getiren algı bizi ilgilendiriyor.
Sinemamızı temsilen dizilerimiz boy gösteriyor.
Gücü de ortada...
O halde son bir sorum olacak...
Arap ülkelerinde bu denli algıya yol açan dizilerimiz/filmlerimiz bize ne yaptı?
Yorumlar (0)