Çocuklarda altını ıslatma sorunları ve çözüm yolları
Halis Çocuk, 18 Haziran 2018 14:39
İnsanoğlu dünyaya gözlerini açtığında henüz hiçbir yeterliliğe sahip değildir. Birilerinin bakımına ve gözetimine muhtaç olarak dünyaya gelir. Bebeklik döneminde ihtiyaçlarını dile getirdiği ilk ve tek davranış şekli ağlamaktır. Hani derler ya “Çocuğun dilinden annesi anlar.” Anne, bebeğinin ağlama zamanından, ses tonundan, sesinin şiddetinden; altını mı ıslattı, acıktı mı, yoksa hasta mı hemen anlar. Gelişimlerine bağlı olarak çocukların kendini ifade etme şekilleri değişiklik gösterir. Sözel iletişimin yanında çocuklar bilhassa davranışlarıyla da ebeveynleriyle iletişim kurmaktadırlar. Ebeveynler, olumlu davranışların yanı sıra olumsuz olanların da çocukların bilinçaltında bir tür iletişim kanalı olduğunu gözden kaçırmamalıdır. Kimi zaman bir davranış bozukluğu ya da günlük hayatta karşılaşılan bir problem çocuğun ailesine yönelttiği bir “imdat” çağrısıdır. Çocuklarda altını ıslatma davranış problemi de bu çağrılardan biridir. Davranışa neden olan problemler ve çözüm yolları değişmekle beraber, asıl olan bir şeylerin yolunda gitmediği ya da eksik kaldığıdır.
Bu davranış probleminin temeline indiğimizde, bilerek ya da bilmeyerek çocuğuna karşı yanlış tutum ve davranışlarda bulunan ebeveynler karşımıza çıkar. Hiçbir anne baba çocuğunun kötülüğünü istemez; ancak hem soruna kaynak teşkil etmek hem de çözümü çocuktan beklemek oldukça haksız bir tutumdur.
Çocuklar genellikle 2-3 yaşlarına kadar altlarını ıslatırlar. Bu olağan bir durumdur. 4 yaşından sonra alt ıslatmanın devam etmesi durumunda ise “altını ıslatma” (enürezis) sorunundan söz edilebilir. Altını ıslatma problemi dört şekilde görülür. Birincisi, yalnızca geceleri altını ıslatma. Islatma yattıktan biraz sonra ya da kalkmaya yakın gerçekleşir. İkincisi, sadece gündüzleri altını ıslatma. Sebep bazen utangaçlık bazen de oyuna dalma olarak karşımıza çıkar. Üçüncüsü ise ara sıra alt ıslatmadır. Yeni bir kardeşin dünyaya gelmesi, çocuğa karşı sert disiplin uygulanması, çocuğun korkutulması, gece üstünün açık bırakılması ya da bel kaslarını zorlayıcı aktivitelerde bulunması alt ıslatmanın nedenleri olabilir. Dördüncüsü de hem gece hem de gündüz (kronik) altını ıslatmadır.
Probleme karşı olumsuz tutumların etkisiyle çocuklarda parmak emme, tırnak yeme, telaffuz bozukluğu, kıskançlık, korkaklık ve pasiflik, içe kapanıklık ve yalnız yaşama, sorumluluktan kaçma, kendine güvensizlik, öfke ve ağlama nöbetleri, saldırgan davranışlar, hırsızlık ve yalancılık, dikkat dağınıklığı, yaşına uygun davranışlar göstermeme gibi sorunlar görülebilir. Buradan yola çıkarak diyebiliriz ki bu davranış problemlerinde, birinin sonucu diğerinin nedeni olabilir. Yani altını ıslatma davranışından kaynaklanan olumsuzluklar, çocuklarda tırnak yemeye sebebiyet verebilir.
Altını ıslatma davranışının nedenlerini
Fiziksel Olarak
● Genetik yatkınlık,
● Sinir kas kontrolünün gecikmesi,
● İdrar yollarında enfeksiyon,
● Aşırı yorgunluk sonucu derin uyku,
● Aşırı sıvı ve/veya tuzlu gıdaların tüketimi,
● Ayakların ve bel kısmının aşırı üşümesi gibi nedenlerden kaynaklanabilir.
Psikolojik Olarak
● Yeni bir kardeşin doğması, okula başlama, okul değiştirme, sevilen birinin kaybı gibi stres faktörlerine karşı hayatın eski dönemlerine geri dönme isteği,
● Erken ve baskılı tuvalet eğitimi (Özellikle aşırı titizlik ve sabırsız davranma),
● Gün içinde korku yaşanması,
● Ruhsal zorlama, aşırı baskı ve üzüntü yaşanması,
● Anne babanın ayrılması, aile ilişkilerinde bozukluklar, evde huzursuzluk gibi ailevi faktörler,
● Ailenin aşırı koruyucu ve hoşgörülü tutumu ile çocukta bebeksi kalma eğilimi,
● İlgi çekme ve öç alma isteği gibi sebepler karşımıza çıkar.
Ailelere önerilerimiz
● Önce çocuk tıbbi muayeneden geçirilmeli ve eğer gerekiyorsa ilaç tedavisi uygulanmalıdır.
● Doğduğu günden itibaren, uygun bir bakım yöntemi ile çocuk altını ıslattığında bekletilmeden bezi değiştirilmeli ve çocukta temizliğe haz duyma alışkanlığı oluşturulmalıdır.
● “Ayıp!”, “Biraz tut!”, “Eve gidince yaparsın!” gibi yanlış tutumlar mesane bozukluklarına yol açılabileceği için bunlardan sakınmalıdır.
● Çocuğun altına bez koyulmamalıdır. Aksi hâlde tedavi süresi uzatılmaktadır.
● Çocuk, tuvaleti gelir gelmez -nerede olursa olsun- hemen ihtiyacını gidermesi için teşvik edilmelidir.
● Ayakları sıcak tutulmalı, yatmadan evvel yatağının ısısı kontrol edilmeli, gerekli görüldüğünde çorapla yatmasına izin verilmelidir.
● Altı ıslak olarak fazla kalmamalı, kıyafetleri hemen değiştirilmelidir. Böylece çocuğa altının temizliği ve kuruluğu hissettirilmelidir. (Çocuk, ıslaklığı ve idrarın kokusunu severse kasıtlı olarak altını ıslatır.)
● Çocuğun eğitiminde kötü söz ve dayaktan özellikle kaçınılmalıdır.
● Çocuğa karşı ilgisiz davranılmamalıdır. Özellikle de yeni kardeşi olunca çocuk ihmal edilmemelidir.
● Gece yatmadan önce tuvalete götürülmeli, her gün aynı saatte yatmasına dikkat edilmelidir.
● Gece belli aralıklarla saat kurulup çocuk tuvalete kaldırılmalıdır.
● Çocuk tuvalete kaldırıldığında tam olarak uyanık olması sağlanmalıdır.
● Korku içerikli görüntüler ve filmler izlettirilmemelidir.
● Ağır oyuncakları kaldırmamasına ve arkadaşlarıyla oynarken birbirlerinin sırtına binmemelerine dikkat edilmelidir.
● Çocukla iyi bir iletişim kurularak altını ıslatmasının geçici olduğunun anlatılması, çocuğun bunun üstesinden gelebileceğine olan inancını arttırabilir. (Çocuk, bu durumun geçici olduğunu anlarsa sorunu yenmek için çaba sarf edecektir.)
Çocuk, altını ıslatmadığı zamanlarda ödüllendirilebilir. Ödül verirken şu iki yöntem kullanılabilir:
Birincisi "Takvim Yöntemi": Öncelikle bir resim çizilir. Resmin bir tarafı güneşli hava; diğer tarafı yağmurlu bir hava temalı olmalıdır. Mümkünse bu resmi çocuğa çizdirmeli ya da onunla beraber çizmeliyiz. Çocuk altını ıslattığı günlerde yağmurlu hava resminin altına (*) işareti, altını ıslatmadığı günlerde ise güneşli hava resminin altına (*) işareti konulur. Bu işaret kesinlikle çocuk tarafından konulmalıdır. Bir ay süre sonunda güneşli hava resminin altında (*) işareti çok ise çocuk ödüllendirilir. Ödülün niteliği çocuğun yaşına, kişiliğine uygun olmalıdır.
İkincisi ise yaş itibariyle biraz daha küçük çocuklara daha uygun olan "Boncuk Yöntemi"dir. Çocuk boncuk dolu bir kavanozdan altını ıslatmadığı her gün için bir boncuğu boş bir kavanoza atar. Boncuk sayısı, dolu kavanozdan fazla olursa çocuk yine ödüllendirilir. Tabi öncelikle bu bir oyun şeklinde çocuğa anlatılmalı ve mümkün olduğu kadar beraber hareket edilmelidir. Bu yöntemler uygulanırken, materyaller (resim, boncuk ve kavanoz) uluorta teşhir olacak yerlerde olmamasına dikkat edilmelidir, hatta çocuğun istediği bir yerde de olabilir.
Sonuç olarak çocuk dünyaya getirme sorumluluğunu alan anne-babanın da çocuk gelişimi, öğrenme psikolojisi, sağlık vb. konularda kendini yetiştirmesi beklenmektedir. Bunlar için de eğitim seminerlerine katılması, kaliteli kitaplar okuması, ilgili dergileri takip etmesi ve gerektiğinde bir uzmandan yardım alması gerekmektedir.
Halis Çocuk, 18 Haziran 2018 14:39
Yorumlar (0)