Günümüzün en temel problemlerinden biri İLETİŞİMSİZLİKtir. İş yerinde, evde, okulda vs her yerde iletişim araçlarını kullanırız. Ancak gerçekten karşımızdakilerle gerçekten iletişim halinde miyiz? Yoksa hep biz söylüyor, karşının ne dediğini dinlemiyor muyuz?
Toplumun en küçük biriminin aile olduğu gerçeği kaçınılmazdır. İletişimsizliğin de ilk öğrenildiği yerin aile olabileceği düşüncesiyle bu sorunun çözümü için aile ve aile içi iletişim ele alınmalıdır. Bu nedenle bir Aile ve Eğitim Danışmanı olarak bugün aile içi iletişime değineceğim.
İletişim; bilgi, düşünce, duygu, tutum ve kanılarla, davranış biçimlerinin kaynak ile alıcı arasındaki bir ilişki yoluyla bir insan ya da insanlardan diğerine bazı kanallar kullanılarak, anlam olarak üzerinde uzlaşılan simgeler aracılığıyla değişimi ve aktarılması sürecidir.
Sağlıklı bir iletişim sürecinin gerçekleşmesi için öncelikle insanların birbirleri ile ilişkili olması, birbirlerini tanıması, birbirlerinden korkmaması ve birbirlerinden nefret etmemesi gerekir. İletişimde suni yollar kullanılmamalıdır, net ve açık olunmalıdır, yapaylık olmamalıdır. Nedeni ne olursa olsun birey rahatsız olduğu bir davranışı, bir söylemi kabul eder gibi görünürse, karşısındakiyle iletişimi ne olursa olsun, sıkıntılı, üstü örtülü, açık ve net olmayacaktır.
İnsanlar iletişim kurarken bilinçli ya da bilinçsiz, farkında olarak ya da olmadan belirli amaçlar doğrultusunda hareket ederler. Bu amaçlar; keşfetmek, ilişki kurmak, yardım etmek, ikna etmek, eğlenmek şeklinde sıralanabilir. Ben bugünkü yazımda iletişimin amaçları arasından ailenin çocuğuyla ilişki kurma, yardım etme kısmına değineceğim.Çocuk aileyi yansıtır. Aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Yani aile iletişim becerilerini kullanmazsa çocukta iletişim becerilerini kullanamaz. Dolayısıyla çocuk hem ailede hem de sosyal çevrede sürekli çatışma içine girer.
Sağlıklı bir aile içi iletişimle kastımız, etkili iletişimdir. Bunun için, anne babalarla çocukları arasındaki iletişim kanalları her zaman açık tutulmalı ve doğru iletişim yapılmalıdır. Doğru bir iletişim ise, yargılamadan, övgü ve eleştirilerin sadece davranışa yapıldığı, eleştirilerde ya da övgülerde direkt olarak kişiliği hedef almadan, çocuğunuzla sırdaş olabilmeli (özellikle ergenlik döneminde) ve çocuğunuzu dinlerken etkin dinleme yapabilmelidir.
Aile içi iletişimi geliştirmenin en iyi yolu, önce kendini duyurmaktan ziyade karşısındakini duymak, dinlemek ve ne dediğini anlamaya çalışmaktan geçer. Burada aileyi oluşturan her bir bireye belli görevler yüklenir. Çünkü aile sosyal bir organizasyondur ve kendi içinde bir yapılanma oluşturmakta ve ilişkiler bu yapılanmaya göre anlam kazanmaktadır.
Aile içi iletişim denilince bireylerin birbirlerini anlam kodları çerçevesinde anlamaları, hem rasyonel hem de duygusal anlamda karşılıklılık esasına dayanan ilişkide bulunmaları, aile içi rolleri işlevsel kılacak şekilde paylaşmaları ve bireysel alanlarının özerkliğinin hak ve sorumluluklar bağlamında özgür bırakılması esas alınmalıdır.
Önemli olan çocuğun içinde bulunduğu dönemi nasıl atlattığı, nasıl bir kimlik oluşturduğudur. Çocuk aileyi yansıtır, aile içindeki bireylerin kişilik yapısı çocuğun kişiliğini şekillendirir. Burada önemli olan çocuğa kimlik kazandırmak için onunla sağlıklı iletişim kurabilmektir. Bu sağlıklı iletişimi kurabilmek için öncelikle onu tanımak ve onun temel gereksinimlerine saygı duymak gerekir. Daha doğru bir ifadeyle aileyi oluşturan tüm bireyler, birbirlerini tanımalı ve birbirlerinin içinde bulundukları gelişim dönemleri gereğince temel gereksinimlerine saygı duymalıdırlar.
Aile içi iletişimde bireyin, aktif ve rasyonel olarak davranması, birbirlerinin farkında olması, takdir edilmesi, konumunu, hak ve sorumluluklarını bilerek bağımsız davranabilmesi ön planda tutulmaktadır. Aile içi iletişimde dikkate alınması gereken önemli noktalardan bazıları şunlardır:
- Eşlerin birbirleri ile açık iletişim (diyalog) kurmaları ve birbirleriyle ilişkilerinde paylaşımcı bir yapı sergilemeleri,
- Anne ve babanın çocuklarına rol modeli oluşturdukları gerçeğinin dikkate alınarak çocuklarının yanında davranışlarına dikkat etmeleri,
- Aile içi iletişimde gerektiğinde eşlerin birbirlerinin davranışlarını sözel olarak taktir etmeleri, gerektiğinde ise çocuklarının onaylanmış davranışlarını ödüllendirmeleri,
- Eşlerin, her şeyi paylaşmak yerine kendi öznel alanlarını, evliliğin verdiği sorumluluk çerçevesinde serbest bırakan bir anlayışı geliştirmeleri,
- Aile içi ilişkilerde eşlerin hak ve sorumluluklarının neler olduğunun bilincinde olunması,
- Çocukları yetiştirirken onların bireyci ve özerk yapılarının geliştirilmesine özen gösterilmeleri, diğer bir ifade ile denetimci özerk bir birey yetiştirme anlayışını geliştirmeleri,
- Eşlerin birbirlerine sevgi ve saygıyı ihmal etmemeleri, anne-babaların çocuklarına sevgilerini vermeleri, çocuklarını sevgi ve ilgi ortamında yetiştirmeleri, h. Aile üyelerinin birbirleriyle uzlaşmacı, eşitlikçi ve paylaşımcı ilişkileri geliştirmeleri ve bunu çocuklarına aktarmaları.
- Anne-babanın çocukları ile arkadaş olmalarına özen göstermeleri,
- Aile üyeleri birbirlerini anlamak adına sık sık kendilerini diğer aile üyeleri ile empati kurarak, neler hissettiklerini ve buna göre davranmaları gerektiğini öğrenmeleri ve değerlendirmeleri önerilmektedir. Kısaca aile içi iletişimi engelleyen ebeveyn tutumları, suçlamak, emir vermek, tehdit etmek, yerli yersiz nutuk atmak, acındırma cümleleri kurmak, kıyaslama yapmak şeklinde ifade edilebilir. Bu tutumlar çocuklarla (özellikle ergen genç ile) iletişimin kopmasına yol açmaktadır. Aileleriniz de etkili iletişimi kurabileceğiniz günler dilerim.
Yorumlar (0)