Ailede Sevgi ve Muhabbet
Bizim Aile, 03 Temmuz 2019 13:47
Allah’a hamd, Resulüne salat, selam olsun
Ailenin huzur ve mutluluk yuvası, cennet bahçelerinden bir bahçe olmasının, 1. altın kuralıdır.
Kur’an ve sahih hadislerde “sevgi”; çoğunlukla muhabbet ve meveddet kelimeleri ve bunlardan türemiş kelimelerle ifade edilir.
A-Sevgi/Muhabbet Nedir?
Sevgi, meyletmek, insanın arzuladığı bir şeye meyletmesi, kalbin ve gönlün arzu ettiği şeye doğru kayması, akmasıdır.
Sevgi, cennetin çözülüp eşyaya dönüşmüş şeklidir.
Sevgi, harcandıkça çoğalan ve artan bitmez tükenmez bir hazinedir.
Sevgi, huzur, saadet, mutluluk ve barış demektir.
Sevgi, ruhlara gıda, sadırlara şifadır.
Kainatın temeli sevgi üzerine atılmıştır.
Ailenin de temeli sevgi ile atılır, sevgi ile devam ettirilir ise; Hz Adem ile Havva’nın kurdukları aile gibi cennet bahçelerinden bir bahçe olur.
Sevginin olduğu her yerde huzur, saadet, barış vardır.
Sevginin bulunmadığı yerlerde, gönüllerde, kalplerde, ailelerde, savaş, şiddet, kavga, kargaşa vardır.
Dünya barışı, nizamı da sevgidir. Sevgi olmasaydı, insanlar dahil bütün canlılar birbirleriyle savaşıyor olacaktı.
Aile, Arapça bir kelime olup, “Ayle” kelimesinden türemiştir. Muhtaç ve çok ihtiyaçlı manasına gelirdir ki, ailenin muhtaç olduğu şey ne mal, ne mülk, ne de paradır.
Ancak, ailenin en çok muhtaç olduğu kavram sevgidir, sevgidir, sevgidir.
Onun için; “İki gönül bir olunca, samanlık seyran olur” denilmiştir.
Ailede eşler arasındaki karşılıklı sevgi bitmez, tükenmez, sönmez bir cazibe, sonsuz, sınırsız bir alakayı temin eder. Huzur, saadet ve mutluluğa kaynaklık eder.
Sevgide ölçü
Sevenler neyi seviyorlarsa, (m, mülk, anne-baba, eş, dost, evlat, kardeş, ev, araba, vs.), İslami ölçülere göre Allah için sevmeli.
Bu sırrı koca Yunus (Allah ondan razı olsun) ne güzel, gayet veciz bir şekilde dört kelime ile özetlemiştir.
“YARATILANI SEVERİZ YARATANDAN ÖTÜRÜ”. Ne kadar derin ve geniş bir mana, ne kadar büyük kültür ve medeniyet anlayışıdır. Bizim Sevgi ve muhabbette İslami ölçümüz de budur.
B-Meveddet nedir?
Yüce Rabbimizin güzel isimlerinden (esmâül hüsnâ) biri de, sevgi manasına gelen el-VEDÛD’tür;
Çok şefkatli, muhabbetli, çok seven ve çok sevilen, rahmet ve rızasına erdiren, sevilmeye ve dostluğu kazanılmaya yegâne lâyık olan, sevgi ve dostluk hissini yaratandır manalarına gelir.
Aile Cenab’ı Hakkın Esma’ül Hüsna’sından el-VEDÛD isminin tecelligahından bir kurumdur.
Onun için bu sırrı bilen ve bu sırra vakıf olan salihler, arifler, hattatların Allah’ın el-VEDÛD ismini yazdıkları levhaları tablo yaparak hanelerinin en müstesna köşelerine asmışlardır.
Allah (cc), Kur’an-ı Kerim’de;
وَمِنْ اٰيَاتِه۪ٓ اَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ اَنْفُسِكُمْ اَزْوَاجاً لِتَسْكُـنُٓوا اِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةًۜ اِنَّ ف۪ي ذٰلِكَ لَاٰيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de onun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır.” (Rûm, 30/21).
Bu ayette sevgi, el-VEDÛD isminin mastarı “MEVEDDED” kelimesi ile ifade edilmiştir.
El-VEDÛD isminde, Cenab’ı Hakkın diğer Esma’ül Hüsna’sının manasında olmayan çok önemli bir özellik vardır.
Şöyleki, el-VEDÛD, hem ism-i fail, yani çok seven; hem de ism-i meful, yani çok sevilen manalarına gelir.
Bunun için sevginin kaynağı da Allah; hedefi, ulaşacağı ve varacağı son noktası da Allah’tır.
Yani Allah hem çok sevendir, hem de çok sevilendir.
C-Aşk Nedir?
Kur’an ve sahih hadislerde aşk kelimesi geçmez.
Farisi (İranlıların) ve Zerdüştlerin İslam’a girişleri ile birlikte İslami literatürde yer almaya başlamıştır.
Sevgi, insanın arzuladığı bir şeye meyletmesidir demiştik. Bu meylin kuvvetlisine aşk denir.
Arapça aslı ışk olup sözlükte “şiddetli ve aşırı sevgi; bir kimsenin kendisini tamamen sevdiğine vermesi, sevgilisinden başka bir şey görmeyecek kadar ona düşkün olması” anlamına gelir.
Lugat kitaplarında aşk kelimesi, Arapçada “aşeka”/ “sarmaşık” anlamına gelen kökünden geldiği de ifade edilir.
Buna göre sarmaşığın kuşattığı ağacın suyunu emmesi, onu soldurup zayıflatması ve bazan kurutması gibi aşırı sevgi de sevenin sevdiğinden başkasıyla ilgisini kestiği, onu sarartıp soldurduğu için bu duyguya aşk denilmiştir. (bk. Lisânü’l-ʿArab, “ʿaşḳ” md.; Tâcü’l-arûs, “ʿaşḳ” md.; Kamus Tercümesi, “ʿaşḳ” md.).
Aşk, sevgide ifrat olup, arızî bir duygudur.
Dolayısı ile bazı psikologlar aşkın bir anksiyete sorunu olduğunu ifade etmişlerdir.
Onun için tasavvuf geleneğinde bazı aşıkların deli olduğu varsayılmış ve bazı mutasavvıflar aşkın, aklın baştan gitmesi (delilik) olduğunu kabul ederek, kendilerinden ibadetlerin (teklifin) düştüğünü iddia etmişlerdir.
Tasavvufta, hedefine, (Allah’a) ulaşmayan, varlıklarda kalan aşka, aşk-ı mecazi (tutku) denir.
Vuslat ile zayıflar ve ülfetle biter. Mecnun’un Leyla’da kalan aşkı, aşk-ı mecazidir (tutku).
Hedefine, Allah’a ulaşan aşka, aşk-ı hakiki denir. Vuslat ile artar, ünsiyet ile (tanıdıkça) fazlalaşır. Mecnun’un, Leyla’dan öte geçerek, Allah’a ulaşan aşkı, aşk-ı hakikidir.
Aşk-ı mecazi, aşk-ı hakikinin köprüsüdür denilmiştir. Mecnun da bu köprüden geçmiştir.
D-Ailede sevgi/muhabbet
Karı ve kocanın birbirinin sevgisine ve ilgisine ihtiyacı vardır. İnsanlar, sevgiye ve saygıya mazhar olmayı isterler. Sevgisiz bir yaşamın cazibesi, tadı, tuzu yoktur.
Allah’ın Elçisi (sav) buyuruyor ki: “Kişi sevdiğine (erkeğin, karısına) “Seni seviyorum” desin. Hiçbir zaman onun kalbinden çıkmaz.” (el-Kafi, 5/569/59)
İslam’da ailenin fertleri ve eşler birbirini sever veya sevmelidir. Ancak bizzat kendi zatından ötürü değil. Güzelliğinden veya yakışıklılığından dolayı değil, Allah’ın emaneti, Allah’ın nimeti, Allah’ın ikramı, Allah’ın ihsanı ve Allah’ın rahmeti olduğu için sever veya sevmelidir. İslami ölçü de budur.
İşte böyle bir sevgi ile kurulan aile sonunda hüsran (ayrılık) ile sonuçlanmaz.
Huzur, saadet ve mutluluk yuvası, cennet bahçelerinden bir bahçe olur.
Vesselam.
Mehmet Gündoğdu
Bizim Aile, 03 Temmuz 2019 13:47
Yorumlar (0)