Peygamberler ve Duaları
Halis Bilgi, 31 Ekim 2020 14:05
İlk atamız Hz. Âdem’in hayatına baktığımızda en aciz düştüğü anda şeytanın dürtüleri ve tuzağıyla Rabbinden firak düşmenin kahrında yaptığı dua karşımıza çıkar:
“Ey Rabbimiz! Biz nefsimize zulmettik. Eğer sen bize mağfiret etmezsen, acımazsan, şüphe yok ki hüsrana düşenlerden oluruz.” (A’raf: 23)
En uzun davetçi sabrının sahibi Hz. Nuh ise: “Rabbim! Beni yalanlayanlara karşı yardım et.” (Müminun: 26) şeklinde dua ederek yalan ithamlar karşısında Rabbinden destek istemiştir.
Hz. İbrahim, Kur’an-ı Kerim’de kendisi, eşi ve oğlu mümtaz bir aile olmak üzere zikredilmiştir. Peygamber Efendimizin hayatında ve yükümlü olacağı İslam dininin zemininde yer alan şehrin, neredeyse her köşesine kendi teslimiyet ve ihlaslarından birer dokunuş bırakmışlardır. Bu şerefli atanın şu evrensel duası, her aile ferdine birer örnek dua olmuştur:
“Rabbim! Beni namaza devam edenlerden eyle, soyumdan gelecekleri de namazı devamlı kılanlardan eyle. Ey Rabbim; hesap günü beni, ana babamı ve müminleri bağışla.” (İbrahim: 40/41)
Hz. Musa’nın hayatı mücadele, imtihan ve sonunda başarı yüklüdür. Kur’an-ı Kerim, Onun hayatının her aşamasında Rabbine sığınan samimiyet ve teslimiyet yüklü bir duasına yer vermiştir ki; “Rabbişrahli” diye ünlenen duasıdır:
“Dedi ki: Rabbim, benim göğsümü aç. Bana işimi kolaylaştır. Dilimden düğümü çöz ki; söyleyeceklerimi kavrasınlar. Ailemden bana bir yardımcı kıl, kardeşim Harun’u. Onunla arkamı kuvvetlendir. Onu işimde ortak kıl, böylece Seni çok tesbih edelim. Ve Seni çok zikredelim. Şüphesiz Sen bizi görensin.” (Taha: 25)
Bir diğer duası ise güncel olduğuna inandığım Araf Suresi 155. Ayeti kerimede yer verilen şu duasıdır:
“Ey Rabbim! Dileseydin onları ve beni daha önce helâk ederdin. İçimizdeki beyinsizlerin işledikleri yüzünden bizi helâk edecek misin? Bu iş, senin imtihanından başka bir şey değildir; onunla dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletirsin. Sen bizim velîmizsin. Artık bizi bağışla ve bize acı! Sen bağışlayanların en iyisisin.”
Hz. Zekeriyya: “Rabbim! Beni yalnız bırakma; sen varislerin en hayırlısısın.” (Enbiya: 89) diye dua ederek; dayanılması gereken asıl güç ve dayanağın Allah olduğunu bizlere öğretmiştir.
Hz. Eyyub, en kıymetli nimet olan sağlığıyla imtihan olduğunda benzersiz bir teslimiyet yüklenmiş ve bu dayanılması güç çilelerin, Rabbi katından bir sınav olduğunun idrakiyle, “Rabbim! Başıma bu dert geldi. Sen merhametlilerin en merhametlisisin. Yaralarıma merhamet et.” (Enbiya: 83) şeklinde dua ederek sabrının sonunda selamete kavuşmuştur.
Peygamber Efendimizin hayatının tamamı davet, iltica ve rabbi ile murakabe şeklinde devam etmiştir. Dolayısıyla dua ile bütünleşen her hayır ve şer anında rabbe yönelişi simgeleyen bir siyer-i Nebi ve hadisi şerif, Müslümanlara en büyük mirastır. Son Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellemin duaları başlıca bir konu olduğundan ve daha önceki yazılarımız arasında buna yer verdiğimizden mütevellit bugün sadece şu iki duasıyla konumuzu bitireceğiz. Rabbim bizleri dua dergâhına kabul edilenlerden eylesin.
“Allah’ım! Beni, iyilik yaptığında sevinen, kötülük yaptığında ise hemen hatasını anlayıp istiğfar eden kullarından eyle!” (Suyûtî, el-Câmiu’s-sağîr, no: 1462)
“Allah’ım! Acizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, yaşlılığın getirdiği takatsizlik ve bunaklıktan, kasvetten (katı kalplilikten), gafletten, yokluktan, zilletten, mal ve hayır azlığından, meskenetten (kötü hâlden) Sana sığınırım. Nefsin doymak bilmeyen ihtiyaç hissinden, küfürden, fâsıklıktan, hakka muhalefetten ve ayrılıktan, nifaktan, süm’adan (amelleri insanların duyması için yapmaktan), riyadan Sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, barastan ve her türlü kötü ve müzmin hastalıklardan Sana sığınırım.”
Halis Bilgi, 31 Ekim 2020 14:05
Yorumlar (0)