Pakize S. Sultan
Beslenme Serüveni 2
04 Aralık 2020 13:54İnsanoğlu, besin ürünlerine rahat ulaştıkça, bunu sadece gıda olarak değil aynı zamanda, bir keyif veren ürün, bir itibar, bir statü, bir hakimeyet aracına da dönüştürmüş. Gıda ürünleri, beslenmek amacının dışında farklı alanlarda kullanılmaya başlanmış. İnsanlar zaman içinde geçirdiği tecrübeyle, birbirine karşı üstünlüğünü, toplumların birbirine karşı savaşmasına sebep olmuş, ülkelerin birbirlerine karşı gümrük duvarı oluşturmasını da öğrenmiş.
İnsanoğlu, besin ürünlerine rahat ulaştıkça, bunu sadece gıda olarak değil aynı zamanda, bir keyif veren ürün, bir itibar, bir statü, bir hakimeyet aracına da dönüştürmüş. Gıda ürünleri, beslenmek amacının dışında farklı alanlarda kullanılmaya başlanmış. İnsanlar zaman içinde geçirdiği tecrübeyle, birbirine karşı üstünlüğünü, toplumların birbirine karşı savaşmasına sebep olmuş, ülkelerin birbirlerine karşı gümrük duvarı oluşturmasını da öğrenmiş.
Beslenme insan hayatı için önemli bir eylem. Beslenme süreci diyebileceğimiz, beslenmede nelere dikkat edilmesi gerekiyor, neler yapması gerekiyor sorusu da önemli bir konu insan için. Yer yüzündeki nimetleri İnsan’ın hizmetine sunan Yaradan, nimetlerin tamamını aynı ölçüde yararlı , aynı etki yapan özelliklerde yaratmamıştır. Yeryüzündeki bütün nimetlerin, beslenme amaçlı bakılması da doğru değildir. Bizim zararlı gördüğümüz bazı varlıkların dolaylı olarak insanlığa hizmet ettiğini görebiliriz.
Beslenme süreci diye belirlediğimiz, temin etme, hazırlama ve yeme süreci, insanlık tarihi kadar uzun bir serüveni oluşturuyor.
Hatta konuyu biraz daha ileri, biraz daha başlangıç noktasına doğru götürdüğümüzde, Hz.Adem ve Hz Havva’nın cennetten çıkmasına neden olanın da “yasak üründen” yenmesi, “yasak ürüne yaklaşılması” olarak yorumlamak ta mümkün. Yani, İnsanoğlu’nun dünyaya gelişine yol açan “yemek” eylemi olduğuna dair yorumlar da var. Bizim yeme hikayemiz dünyaya geliş öncesine dayanıyor kısaca.
Beslenme konusunda Cennet’te başlayan seçicilik dünya’da da devam ediyor. Yasaklı yiyecekler ile serbest olan yiyecekler ayrımı her daim olmuş insanlık tarihinde.
Ve dünyaya gelindiğinde ise önce av hayvanlarıyla başlayan serivün ve ardından toprak ürünleriyle devam eden bir süreç var. Bu tersine de olabilir. Ama, elde bulunan mağara resimlerinden anladığımız kadarıyla yiyecekler, av hayvanlarından oluşuyordu ilk dönemler. İlk dönem insanları, yiyeceklerini temin için av hayvanlarını kullanırken, barındıkları yerlerin mağralar olduğu, av malzemelerinin de taşlar olduğunu anlıyoruz.
Geçen süreç içinde her dönemde yeni imkanlar oluşturan insanoğlu, besinlerine çeşitlilik katmıştır. Av hayvanlarının çeşitliğini arttırmış, toprak ürünlerini kullanmayı ve yemeği de öğrenmiştir. İnsanoğlu’nun çeşitliği arttırdığı yiyeceklerde seçicilik de olmaya başlamıştır. Bu seçicilik bazen ilahi emirlerle olmuş bazen sahip olduğu imkanlarla olmaya başlamıştır.
Sahib olduğu imkanları mağaradaki yaşamın ovaya taşınması olarak da görmek mümkün. Zira, mağaradaki yaşam ovaya taşınınca toprak ürünleri, tarım ürünleriyle daha fazla tanış olmaya başlamıştır. Et yiyeceklerinin yanı süre netabat da insanoğlu’nun yiyecekler listesine girmiştir.
İnsanoğlu’nun dünyadaki yerleşik yaşamı devam ettikçe, yiyecek listesindeki sayılar da artamaya başlamış, geçen süre içinde nelerin yenilmesi gerektiği, nelerin yenilmemesi gerektiğini, nelerin zararlı nelerin yararlı olduğunu da tecrübe etmeye başlamıştır.
Ve tabi ki, yiyeceklerle tanışma tecrübeyle olduğu kadar kendisine verilen ilimle de olmaya, bilgiyi de kullanmaya başlamıştır. Öğrendikçe, ve imkanlarını arttırdıkça yiyecekleri sadece karnını doyurmak amaçlı değil keyif verici bir araca dönüştürmüştür. Beslenme aynı zamanda bir keyif aracı, bir statü aracı şekline bürünmüştür.
Yiyeceklerdeki çeşitlilik, sadece gıda olarak değil aynı zamanda keyif ve stütü aracına dönüşmesiyle, yukarıda da değindiğimiz gibi seçilik da devreye girinci yasakların insanoğlunun hayatına daha renkli girdiğini görmekteyiz. Bu yasaklar bazen ilahi dinlerin emirleri, bazen bulunduğu topluluk tarafından bazen de insanoğlu’nun kendi kişisel tercih yada sağlık durumuna bağlı olarak şekillenmiştir.
Ve tabi ki, yiyeceklerdeki çeşitlilik aynı zamanda yiyeceklerde yapılan işlemlerde de arttırmıştır. Yani, ilk önceleri taşlarla etler parçalanıp yenirken, ateşin bulunması ve etin pişirilmesi, taşların daha kullanılır hale getirilmesi, demirin bulunması, demirlerden yararlanarak et yada bitkilerin daha küçük parçalara bölünmesi yiyeceklerin tek ve sade değilde bir dizi meteryaller, baharatlar yada işlemden geçirilerek yapılan yemeklerin de çeşitliğini arttırmıştır. Ulaşım imkanlarının artış göstermesi ürünlerin bir yerden bir yere taşınmasını da kolaylaştırmıştır.
İnsanoğlu, besin ürünlerine rahat ulaştıkça, bunu sadece gıda olarak değil aynı zamanda, bir keyif veren ürün, bir itibar, bir statü, bir hakimeyet aracına da dönüştürmüş. Gıda ürünleri, beslenmek amacının dışında farklı alanlarda kullanılmaya başlanmış. İnsanlar zaman içinde geçirdiği tecrübeyle, birbirine karşı üstünlüğünü, toplumların birbirine karşı savaşmasına sebep olmuş, ülkelerin birbirlerine karşı gümrük duvarı oluşturmasını da öğrenmiş.
İnsanoğlu’nun rahat elde ettiği besin/gıda ürünlerine karşı kısıtlamalar, sınırlamalar, yasaklar konusu da dikkate alınması gereken bir konu. Gelecek yazımızda da kısıtlamalar, sınırlamalar ve yasaklar konusuna temas etmeye çalışacağız.
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Yazılar