Toplum merhametli değilse anne katil olur!
04 Aralık 2020 20:37Son yıllarda gündemimize giren, birkaç aydır medyamızı da işgal eden bir konuyu irdeleyelim istedim bugün: Katil anneler!
Son yıllarda gündemimize giren, birkaç aydır medyamızı da işgal eden bir konuyu irdeleyelim istedim bugün: Katil anneler!
Ne güzel şey şu annelik...
Tarih boyunca anneliğin koruyucu melek öykülerinin içimizi titreten sayısız kahramanlıklarıyla büyüdük. Kulağımızı hoşnut eden her bir anlatımda, kendi annemizle gurur duyduk. Çocukluğumuzdan itibaren elimize verilen oyuncak bebeklerle, evladımız olursa onu canımızdan çok sevmenin evcilikli egzersizlerini yaptık.
Cennetin, annelerimizin ayakları altında olduğuna inanırken; en şiddetli ahiret sahnelerini, annelerin kucağından bebeğini bırakıp kaçacağı gün dehşetiyle tanımladık...
Anne öyle bir varlık ki; sarıp sarmalar.
Anne öyle bir ilaç ki; öpünce ateşi düşürür.
Anne öyle bir sırdaş ki; sinesinde saklar.
Anne öyle bir kalkan ki; canı pahasına siper olur.
Anne öyle bir sabır ki; yüreği yaralansa bile içine atar.
Anne öyle bir mucize ki; annemiz varsa bize bir şey olmaz... ve daha bir sürü şey...
...
Bir de anne var şimdi; minik bebeğinin kendisini doyuracağını zannederek ölüm uykusuna terkediyor.
Bir de anne var şimdi; yeni doğmuş yavrusunun başını kopararak poşetlerde gizliyor.
Bir de anneler var şimdi; sizin bilmediğiniz, benim bildiğim, yazamadığım... veya okurken bu satırları, yakın çevrenizden hatırlayıp tüylerinizin ürperdiği...
...
Bu anneleri ne yapmalı...?
Hapse atmalı..! En ağır cezalarla yargılamalı..! Melekleşen bebeklerin hesabı sorulmalı..!
...evet... ama bunların hepsinden önce arkamıza yaslanıp enine boyuna bir güzel düşünmeli..! Bu annelerin payına düşen yanlışlığı irdeledikten sonra karar vermeli..!
Aklımdan geçenleri tek tek sıralayayım. Daha doğrusu kendi kendime sorduğum soruları sizlere de sorayım:
1. Ben dahil medyada pek çok uzman bu kadınların ruh sağlığının yerinde olmadığını söyledik durduk. Cidden öyle! Kişilik bozuklukları veya daha ağır ruhsal hastalıkları olduğuna dair psikolojik noktalara temas ettik.
Peki, bugün ailesiyle birlikte yaşayan, lohusa yatağında yatan ve benzer ruhsal hastalıklarından dolayı tedavi gören, doğum depresyonu nedeniyle bebeğini görmek veya kucağına bile almak istemeyen anne yok mu? Onların çocukları niçin ölmüyor..?
2. Bebeğini öldüren anneler, teknik olarak kendi kendilerine hamile kalamayacaklarına göre katledilen bu çocukların babaları nerede?
Bu gibi üzücü olaylardan bahsederken, babaların esamesinin okunmamasını Erkekler yeni doğmuş bebek öldürmüyor(!) şeklinde mi yorumlayacağız; yoksa Bazı erkekler hamile bıraktıkları kadınları aynı zamanda yalnızlığa terkediyor. şeklinde mi?
3. Toplumsal olarak gittiğimiz rota, bir yanlışlığı başka bir yanlışlıkla -hatta cinayetle- örtmek şekline mi dönüşmeye başladı?
Genç bir kızın yaşadığı ilişkiden evlilik dışı hamile kalmasını toplumumuzun kaldırmadığını ve doğru algılanmadığını biliyoruz. Bunun üzerinde tartışma oluşturacak değilim, herkes kendi dünya görüşünün çizdiği bilgiyle yorumlayacaktır. Fakat ortada öyle veya böyle bir yanlışlık varsa; bu yanlışlık içinde bulunulan ortamda birilerine açıklama noktasında ciddi kaygılar uyandırıyorsa, etraf baskısı ve herkes ne der korkusuyla minik bir bebeğin öldürülmesi mi gerekmektedir? Biz nasıl bir toplumuz ki; bize göre yapılan bir yanlışlığın bedeli, insan canının ortadan kaldırılması şeklinde çözümlenmeye çalışılıyor? Ve bir bebeğin yaşama hakkı elinden alınıyor.
4. Katledilen bu bebekler niye hep tuvalette veya absürt yerlerde dünyaya geliyor?
Bir kadının kendi canından can inerken, hastane ortamlarında konforlu doğum yapması için, bir bebeğin dünyaya gelirken olası doğum anomalilerine müdahale edilebilmesi ve sağlıklı şekilde aramıza katılabilmesi için niye meşru yollardan gelmesi gerekiyor? Toplumsal kurallar, annesinin yanlış tercihleri, babasının ortalıkta olmayışı, annesinin kendi ailesine sığınamayışının bedelini niçin bu minik bebekler tuvaletlerde doğarak ödüyor? Lüks hastanelerde doğan akranlarından farkları ne? İnsan olma onuru ve insanca yaşama hakkını elinden alanlar, hastanelerde doğmasına izin vermeyenler, saçma sapan yerlerde doğarak katledilmesine vesile olanlar geceleri huzur içinde uyuyabiliyor mu?
5. Katil annelerin anne/babaları nerede?
Duydukları anda kızlarını namus cinayetine kurban göndermek için ortalıktalar; fakat kendi öpöz evlatlarının yaptığı -ciddi dahi olsa- hatada onun elinden tutabilecek tek kişi kendileri olduğu halde niye yoklar? Bu kızlar kendi öpöz ailelerine gidip sığınamazsa, kendi annesinin göğsüne yaslanıp ağlayamazsa, kendi babası dağ gibi arkasında durup kızını bu zor süreçten çekip çıkaramazsa...? Kim yardım edecek Allah aşkına!
Hani anne sarıp sarmalardı..? Annenin kucağı nerde..?
Hani anne ilaçtı..? Annenin dertleri dindiren öpücüğü nerde..?
Hani anne sırdaştı..? Kızının bu en mahrem sırrına destek nerde...?
Hani anne kalkandı..? Canını ortaya koymasına gerek yok, kendi hışmından koruması nerde..?
Hani anne sabırdı..? Sabra en çok ihtiyaç duyulan böyle bir olaylarda annenin yüreği nerde..?
Hani anne mucizeydi..? Annesi varken kendi yavrusunu yaşatamıyorsa, kendi eliyle öldürmek zorunda kalıyorsa, bu annenin annelik mucizesi nerde..?
Boşversenize..!
Lafa gelince söylemesi kolay değil mi? İş, bunlar devreye girince anneliğini göstermekte..!
...
Özetle... Yanlışı anne yapıyor... yanlışı baba yapıyor... yanlışı toplum yapıyor... yanlışı herkes yapıyor... bedelini o minicik yavrular öldürülerek ödüyor...
...işte ben buna haksızlık derim..!
Sevgiler...
Yorumlar (0)
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Yazılar