İslam, İnsan’ı hedefe alır. İnsan ise doğumundan ölümüne kadar olan süreçte yaşamak için yemeye ihtiyaç duyar.  Hatta biz görülen boyutundan biraz daha geriye gidelim; anne karnından başlayarak ölüme kadar geçen süreçte beslenmeye ihtiyaç vardır. Aslında insan da diğer canlılar gibi yaşayabilmesi için besine ihtiyaç duyar. İnsan ve diğer varlıkların beslenmesi hedef olarak yaşamın bir gereksinimi olsa da, İnsanı diğer varlıklardan ayıran ve onu farklı kılan özellikleri vardır

Yenilen besinle, insanın bütün organları belli ölçülerde kendini yeniler. Besinlerin vücuda girmesiyle gözle görülen ilk değişiklik, bedensel değişimdir. Kas sistemleri, kemik yapıları gibi vücudun görünen bölümleri en fazla dikkat çeken organlarımız olur. Oysa yediklerimizin iç organlarımızda, beyinimizin gelişiminde ve ruhumuzun şekillenmesinde önemli payı vardır. Hatta önemli payı demiyelim doğrudan  bağlantılıdır.

İnsan her durumda beslenmeye ihtiyaç duyar. Hayatını sürdürmesi beslenmesine bağlıdır. Tabi ki, bulunduğu bölge, sahib olduğu imkanlar dikkate alınarak beslenmenin yöntemleri de değişebilmektedir.Değişen bu yöntemler zaman içinde kültürlerin oluşmasına yol açmıştır.

İnsanoğlu ihtiyaç duyduğu besini/gıdayı kimi zaman tek başına temin etmiş, bazen de birden fazla kişi bir araya gelerek ortak temin etme yoluna gitmiştir. Bazen, bulduğu besini işleyerek tüketme yoluna gitmiş bazen de işlemeden doğrudan tüketmeyi tercih etmiştir. Avlanarak temin ettikleri besinleri,ateş yakmayı da öğrenmesiyle birlikte ateşte pişirmeyi de tecrübe etmiştir insan. Yaşadığı tecrübeler zaman içinde hangi yiyeceği ne tür şartlarda ne kadar yiyeceğini, neleri yiyip neleri yememesi gerektiğini de öğretmiş insanoğluna.

Insanın ihtiyacı olan besinleri temin etme yöntemiyle beraber tüketme yöntemlerinde de ilerleme göstermesi yaşadığı tecrübelerle izah edilebilir. Fakat zamanla gelişen süreçte, tecrübelerin aynı zamanda sanayi toplumuna dönüşmeyle daha farklı bir mecraya da sürüklendiğini söylemek mümkündür.

Besin yada gıda insandan başlayarak topumların şekillenmesine, kültürlerin oluşmasına da yön veren bir unsur olmuştur tarih boyunca. Hatta, bazı zamanlar, besinlerin/gıdaların bir parçası olan, baharat ve tuz gibi unsurlar için savaşlar yaşanmıştır. Bu da, besinler kadar besinlerin çeşitlendirilmesi ve bu besinlerin tatlandırılmasının da önemli olduğunu göstermektedir.

Tabi ki insan, beslenerek hayatta kalmayı hedeflerken sağlıklı beslenme yöntemleri konusunda da araştırmalar yapmış ve yöntemler geliştirme yoluna gitmiştir. Yedikleri besinlerin yararları kadar, zararlarının ne olduğunu bilmek için de yoğun bir çalışma içine girmiştir.  İnsanoğlu, yazının icadıyla birlikte sahib olduğu  bilgileri yazıya dökmüştür. Yazıya dökülen bu kaynaklardan bir çoğu günümüze kadar ulaşmıştır. Bu kaynaklar bize, insanoğlunun beslenmeyele ilgili edindiği tecrübelerin ne kadar  değerli olduğunu göstermektedir.

Her mektebin, her düşüncenin, her toplumun bir beslenme kültürü vardır.  Beslenme kültürüne bağlı olarak da şekillenen sofra kültürü vardır. Biz de bu yazı dizimizde, başta İslam olmak üzere farklı kültürlerde ve farklı toplumlarda beslenme kültürü, sofra kültürü üzerine paylaşımlarda bulunacağız.  Farklı sofra kültürlerini öğrenirken, sağlıklı beslenme yöntemlerini de öğrenmeye çalışacağız. Yararlı olması dileğiyle.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.