Anne adaylarının kâbusu ve birçok riski olan ‘amniyosentez testi’ bitiyor
Bebeklerde down sendromu başta olmak üzere genetik riskleri öğrenmek için yapılan amniyosentez yönteminin birçok riski bulunuyor. Karından su alınarak uygulanan ve riskleri olan bu yöntem, birçok anne adayını da korkutuyor. Yeni yapılmaya başlanan ve sadece kan testiyle yapılan genetik tarama testi, bu yöntemin alternatifi olacak gibi…Hamileliğin 10. haftasında anneden alınan kan örneğiyle yapılan genetik tarama testi, bebeklerdeki down sendromu başta olmak üzere genetik risklerin sonucunu veriyor. Genetik tarama testi için öncelikle anneden alınan kan örneğini laboratuvarda toplanarak önce Amerika’daki özel bir laboratuvara gönderiliyor. Örnek iki hafta içinde Amerika’da incelenerek sonuçları Türkiye’ye gönderiliyor. Türkiye’deki uzman hekimler tarafından değerlendirilen sonuçlar, kişiye özel risk analizi yapılarak düşük risk ya da yüksek risk olarak raporlanıyor ve doktora ulaştırılıyor.Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydan Biri, bu yöntemin Türkiye’de oldukça yeni olduğunu söylüyor. Biri’ye göre yöntemin doğruluk payı yüzde 99,7. Aynı amaç için yapılan ve anne adaylarını endişelendiren karından su alma yöntemi amniyosentez ise gebeliğin 16. haftasında uygulanıyor. Biri, “Yapılan çalışmalar bize ilerleyen dönemlerde bu uygulamanın gebeliğin 4. ya da 5. haftasında da yapılabileceğine işaret etmektedir.” diyor. Gebeliğin 10. haftasında annenin kanına yeterince bebek hücresi geçmiş olduğunu ifade eden Prof. Dr. Biri, anneden alınan kan örneğinin Amerika’daki laboratuvarlara gönderilmesiyle iki haftada sonuçların ellerine ulaştığını belirtiyor. Tam doğruluk açısından hâlâ bunun üzerine çıkan bir test yönteminin geliştirilemediğini kaydeden uzman, bütün kromozomları sayı ve yapı olarak her açıdan inceleyebildiklerini ifade ediyor. Bu yeni testle kromozomların incelendiğini, ardından varsa risk grubunun belirlendiğini açıklayan Biri, böylelikle birçok gebenin gereksiz yere ikinci bir teste girmesine gerek kalmadığını kaydediyor. Risk grubuna girenlerin doktorları tarafından ikinci bir kesin tanı testine yönlendirildiğini söyleyen Biri, “Tanı testi ne kadar doğru olursa, ikinci basamak işlemleri daha az yapılır ve zararlarından da korunulur. Bu konudaki analizlerin daha saflaştırıldığını, daha özel, spesifik bölgeler incelenmeye başlandı ve hata payı en aza indirilmeye çalışılıyor.” diye konuşuyor.
05 Kasım 2014 14:43