Çocuğun yanında yapılan tartışmalar onun psikolojisini olumsuz etkileyebilir
Aile içinde duygusal ve
fiziksel stres oluşturan krizlerle karşılaşmak mümkün. Ebeveyn kavgası bu
krizler içinde önemli bir yer tutar.
Uzman Psikolog Oktay
Şılar, ailelere çocuklarının yanında kavga etmeden önce düşünmeleri gereken
önemli noktaları hatırlattı
Kavgaya Şahit Olan
Çocuğunuz Gelecekteki İlişkilerinde Sorunlar Yaşayabiliyor
Ev içerisinde ve çocuğun
gözü önünde yaşanan tartışmalar çocuk için travmatiktir ve bu nedenle onların
yanında tartışmaktan, kavga etmekten imtina etmek gerekmektedir. Bu
tartışmalara şahit olan çocuğun yaşadığı duygular, kendi kişiliği ve gelecekteki
ilişkileri üzerinde olumsuz bir etkiye yol açar.
Çocuğunuzu
Kavgalarınızda Taraf ya Hakem Kılmaya Çalışmayın
Bu kavgalar sırasında
kimi zaman duygusal iklim fazla ağırlaşır, sözlü ya da fiziksel şiddet
olabilir. Ebeveynler çocukları bir koalisyon edinmek için kavgaya taraf ya da
hakem kılmaya çalışabilir. Birbirlerinin kişiliğine yönelik ağır hakaretler
edilebilir. Bazen bu tartışmalar geçici ayrılıklara yol açabilir ve taraflardan
biri evi terk edebilir.
Anne-Baba Kavgası
Sırasında Çocuklar Hangi Duyguları Yaşar?
Bu duygular, korku,
kaygı, çaresizlik, öfke olabilir. Fiziksel düzeyde artmış ses tonu ve gerilimli
bir atmosferde, bu havayı teneffüs eden çocuğun ilk duygusu korkmak olacaktır.
Anne-babasının
anlayamadığı nedenlerden dolayı birbirleriyle kavga ediyor olmaları nedeni ile
kendisinin ya da ebeveynlerinin zarar göreceğinden korkar çocuk. Kavga
sırasında kulaklarını tıkar, bağırabilir, yatakta ise yorganın altına büzülüp
ağlayabilir. Ya da sesini duyurabiliyorsa, korktuğunu ve kavga etmemelerini
söyleyebilir.
Kaygı ise bilinçdışı bir
süreçte ifade bulur. Çocuğun okul yaşantısında, arkadaşlık ilişkilerinde
problemler belirebilir. Ailenin esenliğini gözetmek adına evde kalmak isteyen çocuk
okula gitmek istemeyebilir, okulda arkadaşları ile ilişkilerinde kavgacı bir
role kayabilir, huzursuz bir görünüm sergiler, dikkati dağılabilir,
ders-aktivitelere ilgi ve başarıları azalabilir.
Çocuklar Yaşamlarını
Devam Ettirmek İçin Anne Babaya İhtiyaçları Olduklarını Bilirler
Uykuları
düzensizleşebilir, gece korkuları artabilir, kendi odasında yatan çocuk,
anne-baba ile yatmak isteyebilir. Bu davranışları ile çocuk örtülü düzeyde,
anne-baba kavgasını önlemeye yönelik bir çaba sarf etmektedir. Bu davranışların
altında yatan asıl kaygı ise çocuğun kendi varoluş kaygılarıdır. Çocuklar,
yaşamlarını devam ettirmek için yetişkinlere muhtaç olduklarını bilirler. Bu
bilinçdışı bir bilme halidir ve sadece maddi bir yaşam kaygısı değildir.
Çocuklar yaşamak için
fiziksel bakım kadar, sevgiye, ilgiye, duygusal olarak kollanmaya da ihtiyaç
duyarlar. Süregiden anne-baba kavgalarının, çocukta bilinçdışı uyardığı ilk
kaygı bu yaşam-ölüm kaygısıdır. Çocuk yukarıda saydığımız davranışlarla
anne-baba çatışmasını kontrol altına almaya çalışarak aslında kendi varoluşu
idame ettirmeye çalışır.
Bir diğer duygu ise
suçluluktur. Çocuklarda suçluluk duygusunun ortaya çıkması psikodinamik
gelişimin erken evrelerine denk düşer.
Bakım veren anneye
tümden sahip olmak isteyen bebek, bunun fiziksel olarak imkansız olduğunu
görünce, anneye karşı çift-değerli bir duygu yaşar. Hem onu çok sever, hem de
her zaman ona ait olmadığı için anneye kızar. Bu kızgınlıkla fantezi dünyasında
anneye ceza verir. Bu cezalandırmalara rağmen annenin yeterli bir bakıcı
olması, suçluluk duygusunun temelini oluşturur. Bu nedenle de çocukta suçluluk
duygusunun takip edilmesi önemlidir.
Eğer çocuk kavga
sırasında taraf olmaya yada hakem olmaya zorlanırsa, bir tarafa yakın durmak
zorunda bırakıldığı için istemediği bir açmazın içinde kalır ve kendini kötü
hisseder. Ya da bir kavga sonrasında ‘sen böyle davranmasan, kurallara uysan,
uslu davransan biz kavga etmezdik’ gibi cümleler duyarsa kendisini hem suçlu
hisseder hem de kendi benliğini olumsuz algılar.
Kendini suçlu hisseden
bir çocuk, bu suçluluğunu telafi etmeye çalışır ve yetişkinlerin sebeplerini
kavrayamadığı için hata üstüne hata yaparak kendini daha kötü hisseder ve bir
kısır döngü yaşar. Bu süreçte mükemmelliyetçilik, kendi hatalarına karşı acımasız
olma ve katı bir yargılama gibi özellikler belirebilir.
Diğer duygular ise
çaresizlik ve görmezden gelme çabasıdır. Yetişkinlere müdahale edemeyen çocuğun
çaresizlik duygusu artar. Bu duygu sıkışmışlığında çocuk ya olanları görmezden
gelme, yadsıma gibi beyhude bir çaba içine girer ya da depresif bir duygu
durumu yaşamaya başlar. Hangi tepkiyi vereceğinde kararsızlık yaşar, vereceği
tepkinin getireceği sonuçları kestiremez, şaşkın ve ürkek bir halde ve bloke
olup kalır.
Bu Tartışmalardan Çocuk
Olumlu Şeyler de Öğrenebilir Ama...
Eğer anne-baba
tartışmayı ilişkileri ve çocuk adına travmatik olacak noktaya kadar
taşımıyorsa, çocuğun yanında başlayan bir tartışma eşlerin soğukkanlı oluşu ile
o sırada makul sınırlar içinde kalıyorsa, çocuk bu tartışmalardan olumlu şeyler
de öğrenebilir.
Anne-baba arasında görüş
ayrılıklarının olması ve bazen buna bağlı olarak tartışılmasının sağlıklı bir
ilişki formu oluşturduğunu görmesi çocuk için faydalı olabilir. Böylece aile
dışındaki ilişkilerinde tartışma yaşayan çocuk bunların normal insani durumlar
olduğunu bilir, hayal kırıklığı ya da çaresizlik yaşayıp kendini bastırmaz.
Dünyayı sadece mutluluk
ve hazdan ibaret görmez bu durumları doğal karşılar. Böylece sıkıntılı
durumlara karşı direnç eşiği, tolerasyonu yükselir ve her tartışmada hemen
kırılmaz. Çocuklar birçok olumlu ve olumsuz duyguyu ev ortamında yaşayıp
öğrenirler ve sadece sevginin, hoşgörünün değil, öfke ve kızgınlığında insani
ifadeler olduğunu fark eder. Tabii ki önemli olan bu öfke ve kızgınlığın
tartışmada nasıl sergilendiğidir.
Kavgaları Çocuğun
Olmadığı Zamanlara Ertelemek En Doğru
Karar
Tartışmalar her ne kadar
spontan gelişse de, anne-baba bu tip durumlar için önceden kendi aralarında
konuşup mümkün olduğu oranda izleyebilecekleri bir yol haritası çıkarabilirler.
Bu konuda bazı örnekler verilebilir. Çiftler çocukların yanında iken derinleşme
ihtimali yüksek olan tartışmalardan uzak durmayı seçebilirler. Bazı konular iki
tarafı çok çabuk duygusal olarak ivmelendiriyorsa, en azından bu konular
çocuğun olmadığı zamanlara ertelenebilir.
Çocukların kendi
durumları ile ilgili olarak endişeye düşebilecekleri ve anlamayacakları parasal
konular onların yanında tartışılmayabilir. Ev değişikliği, taşınma, boşanma,
yakın birinin kaybı, büyüklerin ziyaretleri, zorunlu seyahatler, iş yemekleri
vb. konularda ise çiftler tartışmalarını makul sınırlar içinde tutmalı, bu
konuya bakışlarında bir ortaklık sağladıklarında kavga nedenleri ve sonuçlarını
yaşına uygun düzeyde çocukla paylaşmalıdır.
Çocuklarla ilgili bir
diğer tartışma çocuk yetiştirme tutumlarındaki farklılardan doğar.
Bir ebeveynin yaptığına
diğeri müdahale edebilir. Bu durumlarda bazen çocuk, hangi ebeveyninin
davranışı işine geliyorsa onu istismar edebilir. Bu istismar kötü niyetli
değildir ve insan oluşun doğasında vardır.
Çocuk yetiştirmeye
ilişkin tutumlardan doğan tartışmaların sonrasında anne-babanın bu konuları
tartışması, ele alması önemlidir. Üzerinde uzlaşılan tutumları çocuk önünde
yeniden tartışmamaya özen göstermek gerekir. Ağır sözlü ve fiziksel şiddet
içeren tartışmalar içinse, tekerleği baştan icat etmeye gerek yok, tabii ki
başarılabiliyorsa bundan kaçınmak gerekir.
Çocuğun yanındaki
tartışma büyüme eğilimi gösteriyorsa, özel bir işaret sistemi ile ara
verilebilir. Sonrasında çocuk, şaşkın ve ürkekse duygusu mutlaka konuşulmalı,
tartışmanın içeriği hakkında anlayabileceği düzeyde açıklama yapılmalıdır. 4
yaşlarındaki bir çocukla, ergen bir gence yapılacak açıklama doğal olarak
farklı olacaktır.
Yaş ve gelişim
özellikleri dikkate alınarak yapılacak açıklamalar, kimi zaman ikna edici
olmasa bile, en azından o sırada çocuk kendi soru ve cevapları ile baş başa
bırakılmamalı ve duygularını ifade edebilmesi için imkan yaratılmalıdır. Çocuğa
yapılan açıklama onun korkularını uyarıcı olmamalıdır. Eğer buna rağmen çocuk
kötü bir manzaraya şahit oluyorsa ebeveynlerden duygusal gücü yeten, çocuğu o
ortamdan bir süre için uzaklaşmasını sağlayarak, tansiyonu düşürebilir.
Hem kavga edip hem
ruhsal sağlıklı oluşu kollamak her zaman kolay olmaz. Eğer bütün bu
dinamik-sistemik süreçlerde ilişkiyi taşıma ve kollama noktasında zorlanıyorsanız,
aranızdaki tartışmalar sizin ve çocuğunuzun ruhsal sağlığını olumsuz yönde
etkilemeye başlamışsa, bildiklerinize rağmen buna engel olamıyorsanız, size bu
konularda yardımcı olabilecek bir uzmana başvurabilirsiniz.
15 Şubat 2016 14:50