Çocukluktan ergenliğe geçişte karşılaşılan sorunları nasıl çözeriz
Ergenlik çağının en
önemli çabası kimlik arayışıdır. Gencin kişilik özelliklerinin farkına varması,
bu özelliklerin gerçekleşmesini engelleyen her türlü olumsuz şartlarla
mücadeleye girişmesi kimlik arayışı olarak isimlendirilmektedir. Başarılı
olduğu sürece öz güveni artar, kendisini değerli hisseder. Başarısızlığa
uğradığı veya engellendiği zaman hırçınlaşır, saldırgan davranışlarda bulunur.
Gencin yeteneklerini keşfetmesi, başkalarından farklı olduğunu görmesi için
ailenin dışına çıkması gerekmektedir. Anne babanın verdikleri ona yetmez. Bu
dışarıya yönelişe bağımsızlık isteği diyoruz. Anne baba çoğu zaman gencin
bağımsızlık isteğini aileden kopma olarak değerlendirir. Halbuki gencin amacı
aileden kopmak değildir. O dış dünyayı, diğer insanları tanımak istemekte,
ailenin içinde olduğu kadar toplum içinde de bir yer edinmek istemektedir.
Çocukluk yıllarında yeterince güven duygusu
kazanamayan bir genç, kimlik arayışı sırasında karşılaştığı engelleri gözünde
büyütür, aşılamaz olarak görür. Deneme yerine geri çekilmeyi tercih eder.
Fiziksel olarak bir insan topluluğunun içinde yaşamaktadır, ama duygusal olarak
toplumdan ve aileden kopmuştur. Bir kimlik sahibi olmak ve sorumluluk almak
istemez.
Anne babaların gençle
olan ilişkilerinde yaptıkları en büyük yanlış onların kendilerine benzemesini,
kafalarındaki şablona uymasını istemeleridir. Bunları yaparken bir zamanlar
kendilerinin de genç olduğunu unuturlar. Geniş ailelerde büyük anne ve büyük
baba da aynı yanlış tutumlarını sürdürür, torunların eğitimine müdahale eder,
onları şımartır, anne babayı yönlendirmeye çalışırlar. Anne baba bundan rahatsız
olduğu halde büyükleri küstürmemek için seslerini çıkarmazlar.
Kuşaklar arası çatışma dediğimiz şey, anne
babaların çocuklarını kendi zamanlarına ve kendi geleneklerine göre
yetiştirmeye çalışmasından kaynaklanmaktadır. Zamanın değişmesi ile birlikte
gelenekler de revizyona uğramaktadır. Dedelerimizin, ninelerimizin çocukluğunu
yaşadığı elektriğin, telefonun, televizyonun ve bilgisayarın olmadığı o günleri
düşünelim. Bir de çocuklarımızın bilgisayarla ders yaptıkları bu günleri
düşünelim. Zaman değişiyor derken bunu kastediyoruz. Çocuklarımız anlayış ve
bilgi yönünden bizden çok ilerideler. Eğer onları kendi zamanımızın dar
kalıpları içine sokmaya çalışırsak, hem onlara haksızlık yapmış, hem de kendi
elimizle çatışma alanı açmış oluruz.
Hızlı Vücut Değişimine
Tepkiler
Gençler vücutlarında
görülen hızlı değişmeye farklı tepkiler gösterirler. Ancak bu tepkilerin çok
azı sevinç ifade eder. Bazı gençler ergenlik belirtilerini büyümenin bir kanıtı
olarak gördükleri için övünür, kendilerinden birkaç yaş küçüklere caka satar,
“Sen daha bebeksin!” derler. Erkekler sakal ve bıyıklarının çıkmasına sevinir,
bir an önce gürleşmesi için sık tıraş olurlar. Kızların çoğu göğüslerinin
büyümesinden utanır, başkalarının özellikle babalarının gözünden saklamaya çalışırlar.
Ergenliğe geçişte vücut
görünüşü aşırı önem kazanmaya başlar. Kimileri boyunu, kimileri kilosunu,
kimileri uzun burnunu, kimileri büyük kulaklarını, kimileri de yüzlerindeki
sivilceleri takıntı haline getirir. Bu özelliklerinden dolayı ad takılması
durumunda kendinden utanmaya varan bir aşağılık duygusuna yol açmakta, gencin
kimlik oluşumunu etkilemektedir. Kendisine isim takılan gencin alınganlık
göstermesi alaycıların iştahını kabartır, onu kızdırmaktan zevk alırlar. Bazen
takılan isim gence öyle uygun düşer ki, kimliğinin bir parçası haline gelir.
Yıllar sonra bile kocaman adamlar birbirlerini takma isimleriyle çağırmaktan
zevk alırlar.
Ailesi ve arkadaşları tarafından sevilen,
değer verilen, yetenekli, başarılı, sorumluluklarını bilen, öz güven duygusu
gelişmiş gençler vücut görünüşünü fazla önemsemezler. Uzun boyun kişiyi
yüceltmediğini, kısa boyun küçültmediğini; insanların başarılarıyla,
bilgileriyle, güzel huylarıyla saygı gördüğünü öğrenmişlerdir.
Ergen Çocuğun Psikolojisi
Ön ergenliğin belirtileri ortaya çıkar çıkmaz
uyumlu ve dengeli o ilkokul çocuğu gider; yerine tedirgin, kuruntulu, alıngan,
küçük şeyleri sorun yapan, geçinmesi zor bir yarı yetişkin gelir. Duyguları
hızlı iniş çıkış gösterdiği için neye nasıl davranacağı önceden kestirilemez.
Çabuk sevinir, çabuk sinirlenir. Anne babanın uyarılarına birden tepki
gösterir. Evdeki kuralları fazla ve sıkıcı bulur. Anne ve babayı acımasızca
eleştirir, kabalaşır. “Bana karışamazsınız, ben artık çocuk değilim!” der.
Savruk, unutkan, umursamaz, dağınık bir
kişilik sergiler. Sakarlaşır, sık sık bir şeylere çarpıp devirir. Derslerine
eskisi kadar önem vermez, çalışma düzeni bozulur, okul başarısında düşme
görülür. Buna karşılık istekleri artar, bencilleşir, kendisine tanınan hakları
yetersiz bulur. Gel git hevesleri artmıştır. Gürültülü müzikten hoşlanır. Evde
durmak istemez, sıkıldığını söyler. Okuldan dönüş saatlerine aldırmaz. Geceleri
dışarı çıkar, arkadaş gruplarıyla buluşur, geç saatlerde eve döner. Fiziksel
görünüşünü önemser. Ayna karşısında saçlarına jöle sürer, uzun süre şekil
verir. Bir taraftan çabuk büyümek isterken diğer taraftan çocukluktan
kurtulamaz.
07 Mart 2016 15:03