Ev ve İş yeri yükünü taşıyan Kadın
Modern dünyanın vazgeçilmezlerinden bir çalışmak. Şehirleşme ile birlikte kadının evin dışından çalışıyor olması da aile hayatında yeni bir dönemin açılmasına neden oluyor. Özellikle çalışan kadının evi ile iş yeri arasında yoğun bir tempo tutturması bir dizi özverilerin gerekliliğini de beraberinde getiriyor.Şehir hayatında geçen her dönem, kadının sosyal hayatta evinden ayrı çalışma ortamıyla da bağ kurması yeni sorunları da beraberinde getirdiğini görmekteyiz. Uzmanlar bu konulara dikkat çekiyor.İşte İHA'nın konuya ilişkin bir haberi.Yılların ilerlemesiyle birlikte kadının çalışma hayatına daha çok katıldığını anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Bu durumun birçok sebebi olduğu gibi aynı oranda sonuçları da olduğunu görmekteyiz. Diğer kişilerin yaşamlarında ne olup bittiğini görme ve kendi yaşamları ile kıyaslama imkanını daha fazla bulan insan, hayatını daha kaliteli sürdürmek istemekte. Diğerlerinin sahip olduklarına, yaptıklarına kendisinin de hakkı olduğunu düşünmektedir. Bu durumda ihtiyaçların artmasını ve beklentinin yükselmesini sağlamaktadır. Hakkı olduğunu düşündüğü şeylere erişmek istemesi gayet normal bir istek iken bunları yapmak için yeterli imkanı bulup bulamaması önemlidir. Böyle bir durumda ailede kadının çalışması bir çözüm yolu olarak karşımıza çıkmaktadır” dedi.Eğitim düzeyi düşük veya yüksek herkesin girişimde bulunma ve kazanç elde etme, kendi yaşamını idame ettirmek isteme hakkı olduğunu anlatan Uzman Psikolog Naciye Tokaç, “Ancak kadının çalışma hayatına katılımının eş ile ilişkisini farklı açılardan etkilediğini de söylemek yanlış olmaz. Ülkemiz geleneğinde erkeğin çalışması zorunluluk olarak görülürken; kadının çalışması gereklilik olarak görülmüyordu ancak son zamanlara kadar hayatının zorunlu ihtiyaçlarını gidermek için maddi gelir konusunda yeterli geliri elde edemeyen ailede kadın da maddi destek olmak zorunda kalıyor” diye konuştu."KADINA EV İÇİ SORUMLULUK DA YÜKLENİYOR"Kadının çalışmasının aile hayatına etkilerinden birisinin kadının da erkekler gibi aynı mesai saatleri içinde çalışıyor olmasına rağmen kadından çocuklar ve ev içi sorumluluklar konusunda aynı beklentilere sahip olunması olduğunu dile getiren Tokaç, “Çoğunlukla benzer saatlerde evine gelen kadın ve erkek, sorumluluklar konusunda paylaşımda bulunmadıkları takdirde birbirinden beklentiler değişmekte ve bu durum tartışmalara yol açmaktadır. Bu durumun önüne geçmenin yolu; anlayış ve çiftlerin birbirine destek olma konusundaki becerileridir. Kadının iş yaşamına katılması ile birlikte sosyal yaşamının da geliştiğini görmekteyiz. Arkadaş ortamının geliştiği, farklı kültürlerden ve farklı sosyal statülerden kişilerle tanışma imkanı bulduğunu görmekteyiz. Böylece kendi bildiği, öğrendiği yaşam hakları dışında yaşamları da tanıması, hayattan ve dolayısıyla eşinden olan beklentisinin de artmasını sağlayabilir. Eğer eşler kendisini geliştirmeye açık değillerse ve yeniliklere açık değillerse bu durum aralarındaki iletişimin bozulmasında rol oynayabilir. Çalışma hayatının kadının yaşamında değiştirdiği en önemli durumlardan birisi de; kadının kendisine olan saygısının artması ile kendine güveninin artmasıdır. İsteklerine evet, istemediklerine hayır deme hakkı olduğunu, kocasına itaat etmenin zorunluluk olmadığını her iki eşin de birbirine sorumluluğu olduğunu benimseyen kadın, aile hayatında bu isteklerine karşılık bulamadığında, bu durum eşler arasında çatışma nedeni olabilir” şeklinde konuştu.Her ne sebeple olursa olsun kadının çalışma hayatının eşler arasındaki ilişkiyi etkilediğini ifade eden Tokaç, “Ancak eşlerin iyi bir iletişim ve anlayış içerisinde olması, hayatın zorlukları konusunda birbirlerinin elinden tutma konusunda kendilerine verdikleri sözleri unutmamaları sorunları aşma konusunda yardımcı olacaktır” dedi.
15 Nisan 2016 20:37