Zihin yorgunluğunun üstesinden gelmek mümkün mü

 

30 Ağustos 2016 13:44
Zihin yorgunluğunun üstesinden gelmek mümkün mü




GİMDES Başkanı Büyüközer: Zihin yorgunluğunu yenmekte dengeli beslenme çok önemli


  GİMDES Başkanı Dr.Hüseyin
Kami Büyüközer, zihin yorgunluğuna sebep olan etkenleri ve giderebilme
yollarını açıkladı.

Günlük hayatta
konsantrasyon kaybı, bazı şeyleri hatırlayamamak birçok kişinin başına gelen
olaylardan biri olan zihin yorgunluğu olduğunu söyleyen Gıda ve İhtiyaç
Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı
Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, “Bazen bir süre sonra bu durumlar geçer ve kişiler
eskisi gibi olur. Bazen gerekli tedbirler alınmazsa, bazı şeyleri hatırlayamama
durumunun ilerlemesi ile zamanla Alzheimer rahatsızlığı görülebilir. Bu durumun
görülmemesi için, hafızayı güçlü tutmakta, çeşitli şifalı bitkilerden
yararlanmakta fayda vardır. Fakat en mühimi insanoğlunun hayatı boyunca
sürdürdüğü yaşam sisteminin niteliği ve niceliğidir” dedi.

Beyin, beyincik,
omurilik soğanı, omurilik merkezi sinir sistemini meydana getirdiğini belirten
Büyüközer, merkezi sinir sistemi bütün vücudu saran ağları ile görme, dokunma,
işitme, tat alma, koklama, hafıza, düşünce ve hareketlerimizi düzenleyen ve
kontrol eden bir yapı olduğunu kaydetti.

Etkilediği alanlardan da
görüleceği üzere merkezi sinir sistemi ve sistemlerde meydana gelen
rahatsızlıkların önemli olduğunu ve bütün vücudu olumsuz yönde etkilediğini
belirten Dr. Büyüközer, “Sinir sistemi ile ilgili bazı hastalıklar için şunları
sayabiliriz: Sara, beyin damarı hastalıkları, unutkanlık, baş dönmesi ve denge
bozuklukları, beyin kanaması. Beyin ve hafıza üzerinde çalışan uzmanlar,
genellikle beynin ihtiyaç duyduğu oksijen, glikoz ve bazı enzimlerin yeterli
miktarda sağlanamamasını, stres ve gerginlik gibi sebeplerle beynin enerjisinin
hemen tükenmesinden dolayı çalışma akışının düzensizleşmesi, sadece bazı
meseleler üzerine yoğunlaşmadan ötürü beynin bir bölümünün atıl bırakılmasını
ve sistemsiz düşünme alışkanlığını hemen akla gelebilecek sebepler olarak
saymaktadırlar.

İki çeşit unutkanlık
görüyoruz. Birincisi basit unutkanlık; geriye dönüşü olan düzelebilen
unutkanlık. Daha çok stres ve depresyonla oluşuyor. İkincisi ise kötü huylu
unutkanlık. Hafıza kaybı, yani 'Alzheimer' hastalığı gibi beyindeki ağır hücre
yıkımıyla ilgili oluşuyor. Beyindeki hücreler arası enerji transferinin
bozulması, hücrelerin bilgileri kaydetme, tekrar çağırabilme, bilgileri
depolayabilme özelliklerinin bozulması 'unutkanlık' olarak tanımlanıyor”
ifadelerini kullandı.

Zihin yorgunluğunu
yenmekte dengeli beslenme çok önemli rol oynadığını belirten Dr. Büyüközer:
“Dengeli beslenme, çok yönlü bir kavram olarak yorumlanmalıdır. Maddi ve manevi
olarak beden ve ruhumuzun ihtiyacı olan maddelerin Rabbimizin bizden istediği
nicelik ve nitelikte olması keyfiyetini mutlaka ön planda tutmalıyız. Bir
yandan manevi tatminsizliklerle dolu stresli bir hayat, bir yandan Allah’ın
rızasına uygun olmayan dengesiz, helal ve tayyib şartlara uygun olmayan bir
beslenmenin beden ve ruhumuzda yapacağı bir çok tahribatın içinde hafıza kaybı,
insanı ölmeden öldüren, çok acı bir sonuçtur. Genelde yaşlılar için büyük bir
sorun olan unutkanlık, artık gençlerde de görülüyor” dedi.

"Beyin çok
çalışırsa yorulur' kanaati yanlıştır"

Dr. Büyüközer: “Hafızayı
zayıf düşüren illetlere mukabil, onu kuvvetlendirecek sebepler de mevcuttur.
Bunların başında Allah’ın rızasına uygun, düzenli bir hayat, disiplinli bir
çalışma, sistemli ve sürekli bir düşünsel ve zihinsel meşgale gibi hususlar
gelir. Uzmanlara göre, 'Beyin çok çalışırsa yorulur' kanaati yanlıştır. Beynin
yorulmasının sebebi onu çok çalıştırmak değil, yanlış kullanmak ya da onu
hareketsiz bırakmaktan kaynaklanan hantallaşmadır. Evet, beyin çok çalışmaktan
dolayı yorulmaz; aksine çalıştıkça gelişir, daha verimli hale gelir. Beyni
yoran ve körelten çalışmak değil, boş durmak, düşünmemek, tefekkür etmemek,
zararlı istikamette kullanmak ve iş yapmamaktır. Kullanılmayan organların
köreldiği gibi hafıza da doğru bir şekilde sürekli işletilmezse dumura uğrar.

Hafıza gücünü artırmak
için, dengeli beslenmek, temiz havada egzersiz yapmak, bitkilerin şifalarından
yararlanmak mümkün. Ancak ekseriya göz ardı ettiğimiz, bir diğer önemli
yapılması gereken iş, dini hayatımızı tekrar gözden geçirerek, bugüne kadar
ihmal ettiğimiz Allah’ın bizden istediği ibadet hayatımızı onarmak. Kısaca
helal ve tayyib bir yaşam sistemine dönüş yapmak. Unutmayalım ki en büyük hafız
Rabbimizdir. O ise bize ‘şah damarımızdan daha yakın olduğunu bildiriyor’.
Fakat bu yakınlıktan ekseriya habersiz gibi yaşıyoruz. Biran evvel bu
yanlışlığımızı gidermeye çalışmalıyız. Rabbimiz de bu konuda bizi ikaz ediyor”
diyerek şu ayetleri söyledi:

“Sana vahyedilen kitabı
oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
Allah'ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir. (Ankebut
45)

O halde beni anın ki,
ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin. (Bakara 152)

Ey iman edenler! Allah’ı
çokça zikredin! (Ahzap 41)

Allah’ın sizlere rızık
olarak verdiği şeylerden helal ve tayyib olarak yiyiniz! Eğer gerçekten Allah’a
ibadet ediyorsanız, Onun vermiş olduğu nimetlere teşekkür ediniz (Nahl 114)”.  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.