Aile fertleri birbirini dinlemeyi ve anlamayı becere/biliyor mu?
Bireyin gelişiminde ve
eğitiminde önemli bir işlevi olan aile, iletişim bakımdan da çok önemlidir.
Aile içi iletişim; aile üyelerinin birbirlerine, sözel ve sözel olmayan
davranışları ile verdikleri tepkileri ve mesajları kapsar. Etkili bir iletişim,
aile üyelerinin karşılıklı olarak birbirlerinin düşüncelerini ve duygularını
anlamalarına yardımcı olacağı gibi, uyum içinde yaşamalarına ve çocukların
gelişmesi için uygun bir ortam oluşmasına da katkı sağlayacaktır.
Psikolojik Danışman ve Psikoterapist
Mehtap Kayaoğlu, köşe yazısında aile içi iletişimde birbirmizi dinlemenin/dinleyememenin
sonuçlarından bahsediyor.
Aile içi ilişkilerinizle
ilgili çalışıyorum yıllardır. Hem çocuk ve ergen danışmanlığı hem de
evlilik/çift danışmanlığı yapıyorum biliyorsunuz. Bu kadar çalışmanın bana
kazandırdığı duygu aynen şu; Hiç sansürlemeden söyleyeceğim kusura bakmayın!
Bu insanlar birbirini
hiç dinlemiyor mu Karısı kocasını dinlemiyor, kocası karısını dinlemiyor, çocuk
kardeşini dinlemiyor, anne baba çocuğunu dinlemiyor.
Kimsenin kimseyi gönül
kulağıyla dinlemediği, kimsenin kimseyi duymadığı bir ortamda konuşsanız ne
fayda, sussanız kimin umurunda
Böyle aile içi ilişki
olur mu
Dinlemek, karşınızdaki
kişiyi sadece dinlemek değil, aynı zamanda onun size vermeye çalıştığı mesajı
duymak demektir. Vericinin verdiği mesajı, alıcı olması gerektiği şekilde
işitiyorsa iletişim tam anlamıyla iletişim olmuş demektir. Veren veremiyor,
alan alamıyorsa irtibata geçmek zorlaşır. Aynı evde yaşayan insanlar birbirine
yabancılaşır. İstekler karşı tarafa ulaşamaz, ilişkiler fena halde yıpranmaya
başlar.
Eve yorgun argın gelen
eşiniz size; “Yemek nerde kaldı hanım Öldüm açlıktan, henüz hazırlamadın mı ”
dediğinde, size vermeye çalıştığı mesaj çok fena halde acıktığıdır.
Onu duyduğunuzu ve
anladığınızı hissettireceğiniz doğru cevap: “Canım çok acıktın değil mi İşim
uzun sürdü, yemeği vaktinde yetiştiremedim, hakkını helal et.” Dediğinizde,
eşinizin başlangıçtaki sert söyleminin yumuşayan bir cevaba döndüğünü fark
edersiniz.
“Sorun değil, beklerim
biraz...”
Verilen acıkma mesajını,
biraz da alınganlık psikolojisiyle birleştirerek;
“Ayy öldün mü yahuu...
hazırlıyoruz işte...” yorumuyla dillendirirseniz, onu anlamadığınız,
ihtiyaçlarını fark etmediğiniz ve onu önemsemediğiniz duygusunu ona
yüklersiniz. Kaldı ki uğraşan ve sofra hazırlamak için koşturan bir kadın olmanıza
rağmen.
Her zaman söylüyorum,
yaptığınız davranış ve iç niyetiniz birbirini tutuyorsa, iletişimde sorun
yaşamazsınız. Yaptığınız davranış eşine sofra hazırlayan kadını temsil ediyor,
ağzınızla verdiğiniz mesaj kocasının beklentisine ters cevap veriyor
niteliğindeyse iletişim çatışması yaşarsınız elbet. Sofra hazırlarken koşturan
kadın, aynı zamanda bu koşturmayı temsil eden cümleler kuruyorsa, verilen mesaj
karşı tarafa ulaşır.
Gözün gördüğünü yürek
hissetmelidir
Dinlemek sadece kulakla
değil, algıyla, duyguyla ve ruhla yapılırsa işe yarar. Gözün gördüğünü yürek
hissederse iletişim tamamlanır.
Etkin dinlemede, gerçek
iletişimde büyülü gibi bir hava vardır. Çünkü “Seni duyuyorum, seni
hissediyorum, ihtiyaçlarının farkındayım.” Mesajı karşı tarafa ulaşır. Aile
içinde yaşanan bu iletişim, elle tutulmayan, gözle görülmeyen; ama insanın
ruhsal hayatında inanılmaz olumlu etki yapan çok tatlı bir ilişki yöntemidir.
Söylediğim gibi sihir gibidir.
Her zaman söylüyorum,
hepimiz değerli olduğumuzu, biricik ve özel olduğumuzu hissetmek isteriz.
Birbirimizden korkan, birbirimizin canını yakmaya çalışan, herkesin herkesi
hayal kırıklığına uğrattığı ailelerde iletişimden bahsetmek mümkün değildir.
Onlar kâh bağırır kâh güler, kâh azarlar birbirini kâh sinirlenir. Kimin kime
ne yaptığı belli olmayan dengesiz hayatlar yaşarlar.
Duygu geçicidir. Duygu
karşı tarafça hissedilir.
Eve yorgun gelen
kocanın, gün boyu yorulan tek kişinin kendisi olmadığını bilmesi ne kadar
önemli mesela! Yemek hazır değil mi diye bağırırken, o yemeği sofraya getirmek
için uğraşan kadınının emeğini aşağılamaması, sevgili karısının da farklı
şekillerde akşama kadar yorulmuş olabileceğini hissetmesi ne kadar önemli.
Herkes sadece kendi
konuşmasını yapıyorsa, sadece kendi ihtiyaçlarını ihtiyaç zannediyor, karşı
tarafın ihtiyaçlarını yok sayıyorsa o ailede iletişimden bahsetmek zorlaşır.
Söylediklerinizin
duyulması, aile içinde birbirinizle daha barışçıl ortamlarda yaşamanız hiç de
zor değil.
Herkesin ihtiyacı
olabileceğini kabul edip neyi ne zaman söyleyip ne zaman söylemeyeceğinizi
biliyorsanız,
Sizin ihtiyaçlarınızın
olduğu kadar, birlikte yaşadığınız diğer aile bireylerinin de kendilerine göre
ihtiyaçları olabileceği gerçeğini kabul edebiliyorsanız,
Ev içinde uyumlu olmak
için çabalıyorsanız,
Birbirinizle ilgili
hataları yüzünüze vurmak yerine, birbirinizle zenginleşmeyi deneyebiliyorsanız,
Birbirinize tepkisel
davranmak yerine, yapılan davranışın önemli bir ihtiyaçtan ortaya çıkmış
olabileceğini düşünebiliyorsanız,
Ev içinde sorgulama ve
hesap sorma davranışı geliştirmek yerine, öneri ve problem çözme yöntemleri
üzerinde konuşma alışkanlığı geliştirebiliyorsanız, aile içi iletişimde
birbirinizi duymaya ve duyduğunuzu işitmeye başlamışsınız demektir.
Dinlemek önemlidir
anlayacağınız! Kulağınız duyar ama gönlünüz ve aklınız işitir! Evde bağrışıp
tartıştığınız konuların çoğu yüzeysel meselelerdir. Esas konu altta yatan
ihtiyaçlardır. İyi dinlemek, iyi dinleme sonucu iyi işitmek gerçek ihtiyaçların
ortaya çıkarılmasında inanılmaz etkilidir. İhtiyacı algılar, o ihtiyacın
giderilmesine yönelik tavır ve davranışlarınızı artırırsanız iletişim
noktasında önemli bir adım atmış olursunuz.
Sevgiler...
20 Ocak 2017 14:53