Güneş değil Güneşsizlik Hasta Eder!

 

16 Eylul 2017 14:37
Güneş değil Güneşsizlik Hasta Eder!




Size önerim, yaz aylarının bu son tatilinde sağlığınız için önemli bir adım atın ve güneşlenin!


  Güneşin zararlarından korunalım derken farkında olmadan bir
çok hastalığa davetiye çıkardık. Doğal enerji kaynağımız olan güneşin
sağlığımıza olan etkilerinin gözardı edildiği son yıllarda eklem
rahatsızlıklarından kansere, depresyondan D vitamini eksikliklerine bir çok
hastalıkta ciddi artışlar gözleniyor. Dr. Ümit Aktaş’ın, güneşi hayatımızdan
uzaklaştırdıktan sonra başımıza neler geldiğini anlatan yazısı hayatımızı
yeniden gözden geçirerek güneşle yeniden barışmamızı sağlayacak

Maalesef güneşle olan şifa dolu ilişkimiz bir karalama
kampanyasına kurban edilmiş durumda. Senelerdir güneşten uzak durmanın bedelini
D vitamini eksikliği ve beraberinde kapımızı çalan amansız hastalıklarla
ödüyoruz.

Size önerim, yaz aylarının bu son tatilinde sağlığınız için
önemli bir adım atın ve güneşlenin!

Kimse koruma faktörü 30, hatta 50 olan koruyucular olmadan
kumsala gitmez oldu. Maalesef sağlık için son derece vahim sonuçları olan bir
karalama kampanyası ile karşı karşıyayız. Söylenenin tam aksine, asıl güneş
değil güneşsizlik adamı hasta eder!

Son yıllarda giderek artan kanser vakalarının ardında yatan
önemli faktörlerden birinin güneş fobisi olduğunu gösteren birçok araştırma
var. İlginç ama yaklaşık 30 sene önce bu fobinin tohumları atıldığında amaç
insanlığı cilt kanserinden korumaktı. Gelin görün ki cilt kanseri azalmadı,
aksine tüm kanserler patladı! Neden? Çünkü onca yıl boyunca D vitamininin
hayati önemi ve insan vücudunun D vitamini sentezlemek için güneş ışınlarına
ihtiyaç duyduğu gerçeği göz ardı edildi.

Kliniğime gelen hastalarımda ilk kontrol ettiğim değerlerden
biri D vitaminidir. Neredeyse hepsinde bu değerin son derece düşük olduğunu
söyleyebilirim. Besinlerimizde eskisi kadar D vitamini olmadığını sık sık dile
getiriyorum. Bu da yetmezmiş gibi bir de üstüne güneş fobisi eklenince durum
iyice vahim bir hâl aldı. D vitamini aslında vitamin değil, güneşle aktive olan
bir hormondur. Dilediğiniz kadar D vitamini zengini beslenin teniniz güneş
görmezse nafile. Bunun aksi de doğru. Yani, istediğiniz kadar güneşlenin eğer
diyetinizde yeteri kadar D vitamini yoksa yine nafile! Söz konusu olan öyle
önemli bir hormon ki, yaklaşık 3000 geni etkilediği biliniyor. Bu sayı da tüm
genlerimizin % 10’u anlamına geliyor.

2006 yılında, D vitamini ve kanser arasındaki ilişkiyi
araştıran son derece kapsamlı bir araştırma(1) yapıldı. Bu çalışmanın sonunda
sadece D vitamini rezervlerini dolu tutarak kansere karşı  % 60 oranında koruma sağlandığı ortaya çıkmış.
Bu ne demek? Aralarında pankreas, yumurtalık, prostat, akciğer ve cilt
kanserlerinin de olduğu 16 kanser türüne karşı en etkili savunmanız D vitamini
rezervinizi dolu tutmaktan geçiyor. Bu arada ironiye dikkatinizi çekmek
istiyorum. Cilt kanseri olmamak adına güneşten bucak bucak kaçarak neredeyse
tüm kanserlere davetiye çıkardık; üstelik bunların arasında cilt kanseri de
var! 

Güneş
Girmeyen Eve Doktor Girer!

En değerli D vitamini kaynağından mahrum kalmanın sonuçları
tabii ki sadece kanserle sınırlı değil. Güneşsiz bir yaşam birçok hastalığa,
rahatça serpilip, büyüyebilecekleri bir ortam sunar. “Güneş girmeyen eve doktor
girer” diye bir atasözümüz vardır. Binlerce yıllık bilgi birikiminin bilge bir
özeti olan bu atasözünü biraz açalım dilerseniz: Güneş olmazsa…

-Bağışıklık sisteminiz çöker

-Depresyona girersiniz(2)

-Kanser olursunuz

-Osteoporoz olursunuz

-Çocuğunuzun kemikleri gelişemez

-Tansiyon hastası olursunuz

-Kalp krizi geçirirsiniz

-Romatizma hastası olursunuz

 

Size bu yıl Mart ayında Journal of Internal Medicine’da
yayınlanan bir çalışmadan(3) bahsetmek istiyorum. İsveçli bilim insanları,
yaşları 25 ile 64 arasında değişen 26.000 kadının güneşlenme alışkanlıklarını
20 yıl boyunca incelemişler. Çalışmanın amacı ise güneşle ilgili risk
faktörlerinin bir karşılaştırmasını yapmakmış. Özellikle açık tenlilerde çok
fazla güneşlenmenin ölümcül bir cilt kanseri olan melanoma riskini artırdığı
biliniyor -zaten senelerdir maruz kaldığımız bu güneş karşıtı kampanyanın çıkış
noktası da budur. Peki, güneşten kaçarak cilt kanseri riskini azalttığınızı
varsayalım, ya D vitamini eksikliğinden kaynaklanan diğer risk faktörleri
nedir? Çalışmanın sonucunda, düzenli olarak güneşlenen kadınların daha uzun bir
yaşam sürdüğü; güneşten kaçanların ise kalp krizi ve kanserden ölme riskinin
önemli oranda artığı görülmüş. Hatta bir de not düşmüşler: “Güneşten mahrum
kalmak en az sigara içmek kadar tehlikelidir.”

Güneşle
İlgili Yeni Bulgular

Güneşle ilgili pek bilinmeyen bir şeyden daha bahsetmek
istiyorum. 2013 yılında yapılan bir araştırmaya(4) göre, güneş ışınları cilde
değdiğinde vücut sadece D vitamini sentezlemiyor aynı zamanda sisteme nitrik
oksit de salınıyor. Bu önemli molekülün marifetlerinden biri damarların
gevşemesini ve kan akışının sorunsuz bir şekilde gerçekleşmesini sağlamaktır.
Yani vücutta yeterli miktarda nitrik oksit varsa yüksek tansiyon probleminiz
olmaz, dolayısıyla da kalp krizi geçirme riskiniz önemli oranda azalır. D
vitamini seviyeniz düşükse ve güneşten etkin bir şekilde faydalanamıyorsanız, D
vitamini takviyesi almak, diyetinizde D vitamini zengini gıdalara yer vermek
son derece akılcı bir yaklaşım. Ancak güneşle temasın daha önce bilinmeyen
faydaları ortaya çıktıkça, hiçbir takviyenin güneşin yerini tutamayacağı daha
da iyi anlaşılıyor. Bu araştırmanın bir dermatoloji dergisinde yayınlanmış
olması da son derece manidar.

Güneşi
Balçıkla Sıvayamazsınız!

Tabii ki, 30 yıldır devam eden karalama kampanyasından sonra
çıkıp “Biz büyük bir hata yaptık” demek kimsenin işine gelmiyor. Ama her zaman
söylediğim gibi güneşi balçıkla sıvayamazsınız. Gerçekler er ya da geç ortaya
çıkar, çıkıyor da.

Aslında güneşin ve güneşle temasta vücut tarafından
sentezlenen D vitaminin önemi öyle yeni bir bilgi değil. Mesela tüberkülozu ele
alalım. Ta 1903’de İsviçreli bir bilim insanı tüberkülozu güneş terapisi ile
tedavi etmede büyük bir başarı sağladı. Bu yaklaşımı tüberküloz tedavisinde
hâlâ altın standart olarak kabul ediliyor. Hele hele kemiklerin iyi
gelişmemesinden kaynaklanan raşitizm hastalığı ile güneş arasındaki ilişki daha
17. yüzyılın ortalarında bile biliniyordu. İnsanlık tarihinin ortak hafızasını,
bilgi birikimini yok sayarak, güneşi düşman etmek tam anlamıyla bir
saçmalıktır.

Güçlü Bir
Bağışıklık Sistemi İçin Güneş

Kanserden gribe tüm hastalıklara karşı en etkili savunma
silahınızın güçlü bir bağışıklık sistemi olduğunu biliyorsunuz. Peki, güçlü bir
bağışıklık sistemi için D vitaminine ihtiyacınız olduğunu biliyor musunuz? D
Vitaminin bağışıklık sistemini aktive ettiği ilk olarak 2010 yılında Kopenhag
Üniversitesi’nde yapılan bir araştırma(5) sonucu ortaya kondu. Nature
Immunology dergisinde yayınlanan çalışma bağışıklık sisteminin en güçlü savunma
mekanizması olan T hücrelerinin harekete geçmesi için D vitaminine ihtiyaç
duyduğunu gösteriyordu. Yani bu vitamin olmadığında savaşçı T hücreleri faaliyete
geçemiyordu.

Gördüğünüz üzere senelerdir hem siz hem de çocuklarınızın
sağlığı için elzem olan bir şifa kaynağından mahrum bırakıldınız!  Bunun hesabını kim, nasıl verecek bakalım?

Güneşten
Faydalanma Kılavuzu

- Öncelikle şunu bilmelisiniz: Sadece güneşlenmeniz yetmez,
mutlaka gıdalarla da D vitamini almalısınız. Gıdalarla alınan D vitamini aktif
formda değildir. Güneş, aktif olmayan D vitamininin aktif hale geçmesini
sağlar.

- Kanser ve depresyon vakalarının artışının bir sorumlusu da
senelerdir güneşten köşe bucak saklanmanızı öğütleyen kimyasal tıptır. Sonuçlar
ortada: Kötü beslenmenin üstüne bir de güneşi düşman belleten bir beyin yıkama
eklenince, D vitamini rezervleri boşaldı ve kanserden depresyona tüm
hastalıklar artışa geçti. Önce bildiklerinizi unutun. Güneş değil güneşsizlik
hasta eder!

- Söylediklerimi çarpıtmak için tetikte bekleyenlere not:
Kimseye gidin marsık gibi yanın, kavrulun demiyorum. Sadece günde 20-30 dakika
güneşlenmek besinlerle aldığınız D vitamininin sentezlenmesi için yeterlidir.

-Hangi saatte güneşlendiğiniz önemlidir. Güneşin tepede dik
olduğu saatlerde UV B ışınları gelir ve D vitamini sentezini sağlayan, işte bu
UV B ışınlarıdır. Güneşin yatay geldiği saatlerde ise, UV A ışınları gelir. UV
A ışınları D vitamini sentezlemez ve kanserojendir. Yani, vücudunuzda D
vitamini sentezlensin istiyorsanız, güneşin tepede dik olduğu saatlerde;
gölgeniz boyunuzdan kısa iken güneşlenmelisiniz.

-Vücudunuza sürdüğünüz o kimyasallarla dolu güneş
koruyucularla güneşten D vitamini falan alamazsınız. Çünkü D vitamini yağda
çözünür ve siz vücudunuza yağları sürüp güneşlendikten sonra duşa girince
vücudunuzdan akar gider. Sürdüğünüz kimyasalların cildinize vereceği zarar da
cabası… Güneşten ancak ve ancak teninize hiçbir şey sürmeden faydalanabileceğinizi
unutmayın.

-Güneşlendikten sonra sakın hemen duş almayın. Vücudunuza
vitamini sentezlemesi için bir süre verin.

-D vitamini rezervlerinizi doldurmak için iki faktör bir
arada olmalı: Hem D vitamini açısından zengin bir diyet hem de güneş.

-İdeal D vitamini değeri 80-150 ng/ml olmalıdır. 

Hepinize bol güneşli, sağlıklı ve keyifli bir tatil
diliyorum.

1 “Vitamin D supplementation reduces cancer risk: results of
a randomized trial” Joan M Lappe, Dianne Travers-Gustafson, American Society for
Clinical Nutrition, Am J Clin Nutr June 2007 vol. 85 no. 6 1586-1591

2 “Suicidal patients are deficient in vitamin D, associated
with a pro-inflammatory status in the blood” Grudet, C.Malm, J.Westrin,
Psychoneuroendocrinology, 2014.50:p. 201-9

3 “Avoidance of sun exposure as a risk factor for major
causes of death: a competing risk analysis of the Melanoma in Southern Sweden
cohort” P.G. Lindqvist, E. Epstein, K.Nielsen Journal of Internal Medicine
March 16, 2016 DOI: 10.1111/joim.12496 

4 “UVA lowers blood pressure and vasodilates the systemic
arterial vasculature by mobilisation of cutaneous nitric oxide stores" D
Liu, BO Fernandez, NN Lang, JM Gallagher, DE Newby, M Feelisch and RB Weller;
Journal of Investigative Dermatology on 
(2013) 133, S209–S221, abstract no 1247

5 “Vitamin D controls T cell antigen receptor signaling and
activation of human T cells” Marina Rode von Essen,  Martin Kongsbak, Peter Schjerling, Klaus
Olgaard, Niels Ødum, Carsten Geisler, Nature Immunology  



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.