'Başarılı olmak istiyorsak mutlaka sevgi dilini kullanmalıyız'

 

07 Ocak 2018 14:30
'Başarılı olmak istiyorsak mutlaka sevgi dilini kullanmalıyız'




Adıyaman'da düzenlenen 'İletişim Teknikleri' adlı seminerde, başarılı olunmak isteniyorsa mutlaka sevgi dilinin kullanılması gerektiği belirtildi.


  Birlik Vakfı Adıyaman Şubesi tarafından gerçekleştirilen
"İletişim Teknikleri" adlı seminere katılan kişisel gelişim uzmanı
Rahim Aladağ, iletişim sorunlarına değinerek, bunların giderilmesi için
yapılması gerekenlerle ilgili bilgilendirme yaptı.

Vakfın
toplantı salonunda düzenlenen seminerde konuşan Aladağ, insanların, herkesle
iletişim halinde olduğunu belirtti.

Aladağ,
"Yani canlı ve cansız herkesle iletişim halindeyiz. O yüzden iletişim,
yaşamımızın her alanında var. Peki, iletişim olmasa ne oluyor biliyor musunuz?
İletişim olmasa kavga, gürültü, anlaşamamazlıklar oluyor. İşin sonucunda kaos
oluyor." dedi.

İnsanın
beyninde sağ ve sol lobun olduğu bilgisini veren Aladağ, şunları söyledi:
"Geçmiş, kelimeler, mantık, detaylar, gerçekler, matematik beynin sol
tarafında oluşuyor. Peki, beynimizin sağında ne oluşuyor? Gelecek, duygular,
hayal, din, felsefe, inanç ve renkler de beynimizin sağ tarafında oluşuyor.
Herhangi bir olay karşısında verdiğiniz ilk tepki duygusal mı, mantıksal mı?
Olaylarda daha çok gerçekleri mi hatırlıyorsunuz yoksa hayal mi kuruyorsunuz?
Mantıklı mı davranıyorsunuz, detaylara mı bakıyorsunuz? İnsanların yüz simaları
mı aklınızda yoksa kelimeler mi? İşte, beyninizin bir tarafı daha ağır
basabilir."

"Başarılı olmak istiyorsak
mutlaka sevgi dilini kullanmalıyız"

İnsanların
yaşadıkları ortamın kişinin gelişimi üzerinde etkisi olduğunu dile getiren
Aladağ, "Evliya Çelebi, 'Yaşadıkları bölge ve iklim, insanların
hareketlerinde ve yaşayışlarında farklılıklar getiriyor.' diyor. O yüzden
iletişim kurduğumuz kişilerle hep aynı iletişimi kurarsak hata yaparız. Bizim
birbirimizi tanımaya ihtiyacımız var. Biz birbirimizin dilinden anlıyor muyuz?
'Türkçe konuşuyorum, anlamıyor musun?' diyor. Evet, aynı dili konuşuyoruz da
gönül dili diye bir dil var. Peki, gönül dilini aynı kullanıyor muyuz? Sevgi
dillerini bulmaya başladığınız zaman işleriniz rast gitmeye başlıyor. Niye
biliyor musunuz? Çünkü insanlar bunları özlemle arar hale gelmiş. İnsanlar
birbirlerini takdir etmiyor, birbirlerine teşekkür etmiyor. İnsanlar artık
birbirlerine bu hediyeleri vermekten imtina ediyor. O yüzden benim âcizane
tavsiyem, başarılı olmak istiyorsanız, hele bir de ekip halinde çalışıyorsanız
bu sevgi dilini az da olsa mutlaka ama mutlaka kullanmamız lazım."
ifadelerini kullandı.

"Stres ve öfkeyi yenmemiz
gereken şeyler yapmamız lazım"

İnsanların
stres ve öfkeyi yenmeleri gereken şeyler yapmaları tavsiyesinde bulunan Aladağ,
Hz. Muhammed'in bu konuyla ilgili sözlerinin olduğunu anlatarak, "Bir yere
giderken evden nasıl çıkarsanız çıkın ya da işten nasıl çıkarsanız çıkın,
gittiğimiz yerlere o enerjimizi götürmememiz lazım. O yüzden de stres ve öfkeyi
yenmemiz gereken şeyler yapmamız lazım. Ne yapmak lazım? 

"Negatif enerji
yüklendiğimizde kendimize göre tedbirler alabiliriz"

Abdest
almanın öfkeye etkisiyle ilgili akademik araştırmalar yapıldığına değinen
Aladağ, sözlerine şöyle devam etti: "Özellikle enseye verilen su,
vücuttaki hormonal dengeyi düzeltip, karaciğerdeki yağ, asit dengesini
düzeltiyormuş ve insanın sakinleşmesini sağlıyormuş. O zaman moralimiz
düştüğünde, negatif enerji yüklendiğimizde kendimize göre tedbirler alabiliriz.
O stres ve öfke halinden çıkıp pozitif hale gelmemize ihtiyacımız var."

İnsanların
birbirlerini ilk gördükleri andaki izlenimin çok önemli olduğunu belirten
Aladağ, bu bakımdan, söz konusu karşılaşmalarda ilk intibayı doğru vermek
gerektiğini söyledi.

Kullanımı
aşırı bir hal alan televizyon ve telefonun, kişiler arasındaki iletişimi iyice
kopardığını dile getiren Aladağ, "Öyle bir hale geldik ki 'Misafirliğe
geleceğim.' dediğinizde 'Bugün şu dizi var, başka zaman gel.' diyor.
Misafirliğe gidiyorsunuz, kimse birbiriyle konuşmuyor, herkes televizyona bakıyor.
Çıkarken apartman boşluğunda sohbet başlıyor. Ayakkabı giydiğimizde 'Vay, siz
bize mi geldiniz?' diyor. Artık durum buna geldi. Maalesef o haldeyiz.
Televizyonlar da çok sandığınız kadar iyi niyetli araçlar değil. Subliminal
mesajlar var. Tabi, bunun tamamen paranoya haline gelmemesi lazım. Özellikle
yabancı çizgi film kanalları tamamen böyle. Farklı farklı mesajlar verdiği
alenen belli. Biraz daha dikkatli davranıyoruz. Cep telefonunda öyle çılgın bir
hale geldik ki sabahleyin daha yüzümüzü yıkamadan telefonu elimize alıp, 'Kim
beni beğenmiş?' diye açar olduk. Dünyada en fazla telefon kullanan ikinci
milletiz." dedi.

"Biz sanki telefon işini
abarttık"

Ebeveynlerin
cep telefonlarına düşkünlüklerinin gelecekte birçok sıkıntıya sebep olacağını
sözlerine ekleyen Aladağ, "İnsanlar, annesinden ve babasından görerek jest
ve mimikleri öğrenir. Yani siz şaşırdığınızda ne tür tepki veriyorsanız çocuk
da onu sizden görmeye başlıyor. Şaşkınlıkta ne yapacağını görerek öğreniyor.
Bir pedagog, 'Korkarım ki insanlar 20 sene sonra jest ve mimiklerini
kullanamayacak.' diyor. Sebebini ise 'Herkesin elinde bir telefon var. Çocuk
babasına iyi bir şey anlatırsa aferin deyip geçiştiriliyor, hiç jest ve mimik
yok. Kötü bir şey olsa da bir daha yapmaması gerektiğini söylüyor, yine jest ve
mimik yok.' diye açıklıyor. O yüzden şu ikili ilişkilerimizde, en azından
birbirimizi görmeye gittiğimizde, misafirliğe gittiğimizde şu işi bir standarda
bağlamamamız lazım. Biz sanki telefon işini abarttık gibime geliyor."
ifadelerini kullandı. 

   



Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.