İnen ilk ayet olan ‘Oku'
İnen ilk ayet olan ‘Oku' hitabına muhatap
Müslümanlar, bu emri hayatlarının tümüne yaymakla mükelleftirler. Ayetin anlamı
zaten geniş bir okumayı taşıdığı kadar bu okumanın hayatın sadece belli bir
zamanında değil her hususunda olması gerektiği anlamını da verir. Çünkü ayette
zaman belirtilmediği gibi mucizevi bir anlam taşıyan bu emri genel anlamıyla
algılamak elzemdir.
Bu anlamda ‘okuma' deyince hemen akla genç kesim ve
eğitim merkezlerinin en öncelikli ismi ‘okullar' gelir... Okumak, sadece belli
yaşlarda ve okul sıralarında belli bir zaman süresince görülecek bir eğitimmiş
gibi bir algı var maalesef. Hâlbuki okuma, ne okulla sınırlandırılabilecek bir
küçüklükte ne de sadece belli senelerde görülecek kadar dar kalıplıdır! Okuma
bir yaşam şartı olup diğer canlılardan bizi ayıran ve bilinçlenip hayata amel
olarak bir dönüşüm sağlamamızı gerçekleştiren bir husustur. Onun içindir ki;
okuma anlamında irademiz güçlü ve sarsılmaz, azmimiz bilenmiş ve hedefimiz
büyük olmalıdır.
“Bir üniversite bitirdim”, deyip okumadan sıyrılmak
‘okuma' prensibine aykırıdır. Aslında çabuk kavrama yeteneği, canlı bir akıl ve
zihnin daha taze olmasından dolayı okumaya en elverişli zaman gençlik
yıllarıdır. Kitaplar devirip, fikir ve tefekkür süzgecinden geçirip, düşünce
üreten bir akıl, gençlik zamanında daha hızlı şekillenir. Ama ne yazık ki;
okumayı okulla sınırlı tutan gençlik bu okuma nimetini yanlış
anlamlandırıyorlar ya da farkında değiller.
İşte onun için diyoruz ki; okumada irade gösterilsin!
Fakat bu hedef ‘şu liseyi, şu üniversiteyi bitireyim hele' gibi bir sürece
hapsedilecek kadar küçük olmasın! Ölünceye kadar okumakla mükellefim, iradesine
sahip olmak gerekir.
Okumak kadar neyi okuduğumuz da önemlidir. Okuma
adabını “Yaratan Rabbi'nin adıyla oku” diye gösteren Allah (CC), önceliğimizi
de belirtmiş oluyor. Okulda sadece dünyalık ilimler öğrenmek fakat İslam'ın
şiarlarından gafil kalmak; okumada öncelikli meselede sorun olduğunu gösterir.
İmtihan için gönderildiğimiz bu hayat düzeninde, yapmamız gerekenler bilgimizle
orantılıdır.
Allah'ın bizden istediği bir kulluk portresi var!
Bizler ancak okuyup bilgilenerek ve bunları hayata geçirerek istenen kulluğa
ulaşabiliriz. Kullukta bir ömür olduğuna ve bilgi de eşsiz bir enginlikte
olduğuna göre hayat baştan sona okuma üzerine olacaktır…
Okumayan insan eksiktir, yarımdır! Boş bir hayat, hiç
uğruna yaşama... Bununla beraber günümüz gençliğinin felsefe ya da ecnebi
kitaplarına da yoğun ilgi besledikleri bir gerçek! Fakat kendi hak
düşüncelerini öyle bir sabitlemeli ve yüreğinde öyle sarsılmaz kılmalı ki; o
alana yönelebilsin…
Binaenaleyh ilk ve öncelikli okuma hakikat olacak.
Sonrasında bu okuma ahlakı kapsamında elbette ki; diğer bilim dallarında da
bilgi sahibi olmamız elzemdir. Ne bilim dinle ne de din bilimle çatışır! Bilimi
dışlayan bir dinimiz olmadığı gibi aksine bilime de ilahi ahlakı giydiren bir
dine mensubuz. Bu hayat içerisindeki okumamız çok yönlü olup her hâlükârda
başta kendimize sonrasında topluma yarar sağlama anlamında, bir çığır açma
derdinde olmak durumundayız. Fakat okumalar okul sıralarından ibaret kalırsa; o
zaman ne okuma tam manasıyla anlaşılmıştır ne de geleceğe güzel bir hedef
çizgisinde bakılabilir...
Yorulmadan, bıkmadan, usanmadan okuyacağız!
Aşkla, şevkle, yeni bir şey öğrenme heyecanıyla, daha
çok şey öğrenmem –ve tatbik etmem- gerekir hedefiyle okuyacağız!
Okuma hedefi sadece salt bir üniversiteye has kılınıp
sonrasında ‘okumadan bıktım, şu okul bitsin kitap yüzüne bakmayacağım'
serzenişleri neyin nesidir? Senin için hazırlanan binlerce kitap varken ve
bilginin bu kadar kolaylaşan ulaşım imkânı varken; hayatın sadece bir kaç
senesi dışında bütün ömrü okumaktan uzak geçirmek de neyin nesidir?
Okumanın çözümü, derin ve geniş bir iradedir!
İrademizi ortaya koyduk mu kitaplar devireceğiz, kelamlar devşireceğiz
zihnimize. Okumanın bir ömrü kapsadığını öncelikle zihnimize bir güzel
yerleştirelim. Azim ve istekle bu okumanın olmazsa olmaz olduğu düşüncesini
yoğuralım. Bakalım tavrımız, bakışımız değişecek mi? Değişecektir elbette...
“Kitap okumayı hiç sevmiyorum” diyerek, ama okumanın
da zaruri olduğuna inanan insanlar nasıl da kitap kurdu oluyor bir bakalım!
Çünkü okumanın zaruri olduğu hissini gönlünde uyandırıyor ve ortaya büyük bir
irade koymuş oluyor. Tabi salt bilgi yığını için, sırf konuşmak için okumak
değil. Yaşamak için, yaşatmak için, hedefimiz olduğu için okumak!
Okuyalım! Okumanın olmadığı yerde kan
akıyor, cahillik her tarafı sarıyor, gaflet uyanıyor, karanlık insanı
kaplıyor...
Okuyalım! Nasıl bir kulluğa doğru yol
aldığımızı bilmek için, özümüze dönmek için, amelimizi uyandırmak için...
Okuyalım! Bilimi dinin hizmetine
sunmak için, bilimi din ahlakından geçirmek için, bilimi zulüm dolu araçtan
kurtarıp adalete bir vesile kılmak için...
Önümüz, sağımız, solumuz, ardımız okuma aşkıyla
dolsun. Gazete elimizin altında, dergiler yanı başımızda, kitaplar her evin
tozlu raflarında, bilgi bir tuşla yakınında!
Okuma hep olsun, hayatın her aşamasında...
Gözlerimizin, hayatımızın alışkanlığı olsun. Ara verirsek alışırız okumamaya!
Ara vermeden okumak... Diri kalmak için, farkımız için, yaşamak için, öğrenmek
için okumak.
Rabbim bu iradeyi sarsılmaz ve de güçlü kılsın!
16 Ocak 2018 14:19