İlk üç yaşta ekran ve dijital araçlar kesinlikle zararlı. Bunların kullanımı, 3-6 yaş arasında günlük bir saati geçmemelidir.
Gelişimini henüz tamamlamamış çocukların dijital dünya ile
etkileşimi giderek artıyor. Televizyon, bilgisayar, cep telefonları, oyun
sistemleri bebeklikten itibaren çocukları etkiliyor. Okullarda akıllı tahtalar,
tabletle öğrenim, kodlama dersleri, bilgisayarla ders tekrarı gibi durumlarla
çocuklar mecburi olarak dijital dünyayla etkileşime giriyor.
Çocuk
ruh sağlığı, dikkat eksikliği, otizm gibi konularda çalışmalar yapan Doç. Dr.
Osman Abalı, soruları yanıtladı.
Çocuk
Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Abalı, çocukların yaygın ve
yoğun olarak dijital araçlarla etkileşiminin özellikle okul öncesi çocuklarda
dil gelişiminin bozulması, sosyal algının çarpıklaşması, empati ve duygusal
zekanın körelmesi, el göz koordinasyonu ve kas gelişiminin zayıflaması, dikkat
ve öğrenme bozukluklarının artması gibi sorunlara neden olabildiğini ifade
etti.
Özellikle
oyunlardaki şiddet ve kötü modellerin çocuklardaki olumsuz etkilerinin birçok
araştırmanın konusu olduğunu ve çıkan sonuçların net bir şekilde gelişime
negatif etkilerinin bulunduğunu gösterdiğini vurgulayan Abalı, sözlerini şöyle
sürdürdü: "Buna rağmen sadece ülkemizde değil bütün dünyada çocukların
kullanımı ve maruz kalma süresi artmaktadır. Fiziksel olarak görme ve odaklanma
bozukluklarından, bel boyun eğriliklerine, obezite ve kas erimesinden
epilepsiye (sara nöbeti) kadar birçok sorunu da beraberinde getirmektedir. Tabii
ki bunlar teknoloji ve dijital araçların kötüye kullanılması yani yaygın ve
yoğun bir şekilde kullanılması ile oluşmaktadır."
Teknolojinin
yalnızca zararlarından söz edilemeyeceğini vurgulayan Abalı, şunları
söyledi: "Çocukların elektronik ve bilgisayar sistemleri ile tanışması
onların modern hayata biraz daha kolay adapte olmalarına yardımcı olmaktadır.
Özellikle internetin uygun kullanımı ile bilgiye ulaşım ve bilgi edinme
artmaktadır. Farklı dünyalardan haberdar olma, sosyal medya aracılığı ile temel
iletişim sistemi içinde olabilme yararlı görülmektedir. Klavye ile yazmaya,
yazılım ve uygulamalara, bilgisayar ve telefon sistemlerindeki temel araçlara
alışmak ve erken yaşta öğrenmekte faydalı olmaktadır. Burada en önemli konu
eğer dijital dünya çocuğun günlük hayatının büyük bölümünü alıyor, orantısız
bir şekilde kullanım oluyor ve çocuk artık bağımlılık derecesinde kalıyorsa bu
ciddi riskler oluşmaktadır."
"Olumsuz örnekler daha
fazla"
Abalı,
"Mavi balina" oyunu başta olmak üzere Türkiye'de şiddet, korku,
cinsellik ve uygun olmayan kültürel modeller içeren oyunların çok yaygın
olduğunu vurgulayarak: "Bugün artık oyun denince çocukların aklına kan,
savaş, silah ve güç ile karşıdakini yok eden sistemler gelmektedir. Elbette ki
zeka gelişimine faydalı olabilecek veya sadece eğlence amaçlı oyunlar da vardır
ama genel olarak olumsuz örnekler daha fazla diyebiliriz." ifadelerini
kullandı.
"Güzel vakit geçirirsek
çocuklar ekranları değil bizleri tercih edecektir"
Abalı,
ebeveynlerin birçoğunun sosyal medya bağımlılığı başta olmak üzere internet ve
cep telefonu kullanımında aşırıya gittiğini anlatarak, "Ailenin bir arada
ortak vakit geçirmeye alışması, iletişim kalitesini artırması, teknoloji dışı
oyunların ve aktivitelerin artırılması, evdeki sistemin düzenlenmesi gerekir.
Bütün ev sistemi düzenlenmeden çocukların oyun bağımlılığından kurtulması
mümkün değildir. Eğer çocuklarımızla güzel vakit geçirirsek çocuklar ekranları
değil bizleri tercih edecektir. İlk üç yaşta ekran ve dijital araçlar
kesinlikle zararlı. Bunların kullanımı, 3-6 yaş arasında günlük bir saat, 7-12
yaş arasında 2 saat, 12 yaş ve erişkinlik döneminde ise günlük 2-3 saati
geçmemelidir." dedi.
Abalı,
çocuklarını sanat ve spora yönlendirmek isteyen ailelere şu tavsiyelerde
bulundu: "Özellikle ödül merkezinin sanat ve spor faaliyetleri ile aktive
edilmesi gerekir. Yani çocuk üretmeli, başarmalı, kazanmalı, mücadele etmeli,
ortaya koyduğu ürün takdir edilmeli ve kendini bu konuda mutlu hissetmelidir.
Çocuk kendini ortaya koyamadığı alanlarda bulunmak istemeyecektir. Ağır
olmayan, aşırı rekabet ve riskten uzak, eğlenceli ve sosyalleşmesine yardımcı
etkinlikler seçilirse çocuklar bunları yaparken de çok mutlu olacaktır."
"Kodlama derslerinin
çocuğa çok katkısı olacağını düşünmüyorum"
Abalı,
son dönemde özel okullarda yaygınlaşan kodlama derslerine de değinerek, şunları
kaydetti: "Bunun çok katkısı olacağını düşünmüyorum. Öncelikli olarak
temel gelişim alanları diyebileceğimiz dil gelişimi, sosyal gelişim, kas
gelişimi ve zihinsel gelişim konusunda çocukları ideal hale getirmek
gerekmektedir. Ekmek ve su vermeden pasta vermek fayda getirmez. Okullar
çocuklara bu dersleri vermeden önce onların gerçek zihin, sosyal ve duygusal
kapasitelerini kullanıp kullanmadıklarını değerlendirmeli ve bunu
artırmalıdırlar. Zihinsel kapasitesi artan bir çocuğun kodlamayı öğrenmesi hiç
zor olmayacaktır. Ancak çocuk kodlamayı öğrense bile temel iletişimi
öğrenemezse hayatta ciddi sıkıntılar yaşayacaktır. Sonuç olarak teknoloji ve
dijital dünya kaçınılmaz bir süreçtir. Önemli olan bunu hayatımıza entegre
ederken kölesi olmadan onları kendimiz ve çocuklarımız için faydalı yönde
kullanmaktır. İnsani özelliklerin, konuşmanın, duygu alışverişinin, empati
duygusunun, aktif dinlemenin, aile bağlarının yerini hiçbir şey tutmaz bundan sonra
da tutmayacaktır."
06 Şubat 2018 13:51