İnsanların
çoğu, kendileri değil başkalarıdır; düşünceleri başkalarının düşünceleridir;
yaşamları başkalarını taklittir ve tutkuları ise alıntılardır. ’Oscar Wilde’
İnsanların çoğu, kendileri değil başkalarıdır; düşünceleri başkalarının
düşünceleridir; yaşamları başkalarını taklittir ve tutkuları ise alıntılardır.
’Oscar Wilde’
Her şeyin özenti üzere kurulduğu şu zamanda, Müslüman birey herkesten
farklı olduğunu hem düşüncesi hem hareketi ve tarzıyla ortaya koymalıdır.
Şu mankenin giydiği şu kıyafeti almadığında dünyası başına yıkılan. Kendi
örfünde ve âdetinde olmayan sunum ve ev düzeni oluşturmaya çalışan. Reklamı
yapılan ve arkadaşları, çevresi tarafından kullanılan eşya kendisinde
olmadığında hayatının zindana döndüğünü ve ne yapıp edip onu alması o tarz
takılması ve denileni demesi, yapılanı yapması, alınanı alması gerektiğini
düşünen bir millet olduk.
Arkadaşı bilmem hangi marka telefonu kullanırken kendisi, bu geçen sezon
moda olan telefonla kalamaz. Komşusu yeni çıkan ev aletlerinden almış, kendisi
almadan yapamaz, evine kimseyi kabul edemez. Çevresindeki insanlar şu tarz ve
marka giyiniyor kendisi bu tarz giyinmezse insan içine çıkamaz. Şu alışveriş
merkezinden, bu markada yeni sezon çantası olmazsa, hayatı rayında ilerlemez ve
mutlu olamaz. Çünkü herkeste var ondan eksik mi kalsın? Sırf özenti olsun diye,
insanlar gittiği için kafeye giden, sırf özenti üzere giyinen en ufak bir şeyi
dahi, kendine özgü olmayan genç bir bireyden ne kadar özgün bir davet, ne kadar
çaba ya da kaliteli bir kişilik beklenebilir?
Belki bu giyim kuşam en basitidir. Artık insanlar konuşma tarzı hatta
fotoğraf çekilirken bile birilerine benzeme çabasında. Gülüşü, hareketleri,
konuşması, esprisi, fikirleri, oturup kalkması velhasıl her şeyi. Kendi
medeniyetini unutmuş, sahtecilik ve özenti üzere kurulmuş bir hayat. Şimdi bir
genç kıza böyle giyinmen yanlış veya şunu kullanman şöyle davranman yanlış
dediğinizde ilk cevap “ama herkes böyle” işte sen herkes değilsin. Sen Müslüman
bir birey ve vazifeleri olan bir bireysin. Modayla kapitalist sistemle ve sana
örnek gösterilen mankenlerle, oyuncularla kafa yorana kadar senin elinden bütün
değerlerin alınıyor. Evinde nasıl misafir ağırlanır. İkramların nasıl olmalı
giydiğin kıyafet, kullandığın parfüm hangi marka, nereden olmalı buna kadar
karışırken ve sen bunlarla meşgulken. Elinden bütün inancın, değerlerin, yapman
gerekenler alınıyor. Artık sen amaçsız, çizgisiz ve ne yapacağını şaşırmış bir
insan olup çıkıyorsun, çünkü her yeni çıkan şeye yetişemiyor, o mankenin şu
oyuncunun kullandığına ulaşamıyor ve en son mutsuz, hiçbir şeyden mutlu olmayan
bir insan olup çıkıyorsun.
Çünkü her yeni çıkan ve herkeste olan şeye ulaşana kadar çaba sarf ediyor,
çoğu şeyden kısıyorsun sonra, ona ulaştıktan sonra yeni bir şey çıkıyor yine
herkeste oluyor ve sende, yine sende de olması gerektiğini düşünüp önceki
aldığın eşyadan mutsuz, yan komşunun aldığını almak için kafa yorar hale
geliyorsun.
Bırakalım artık insanlar ne takmış, ne giymiş nasıl misafir ağırlamış,
hangi çantayı nasıl bir ferace, nasıl bir marka eşarp kullandığını, kendimize,
kendimiz olmak için bir dönüş yapalım. Kendi medeniyetimize, İslam medeniyetine
geri dönüş yapalım. İnsanlar ne almış ne kullanıyor en son çıkan hangi ürün,
diye kafa yormayı ve bu özenti ile mutsuz olmayı bırakalım.
16 Şubat 2018 14:26